Güneş Balçıkla Sıvanmaz
Yok edebileceklerini zannetiler. Daha kuruluşunun dördüncü ayında önder kadrolarını pusu kurarak haince katlettiler. Olmadı. Yasakladılar. Defalarca operasyonlar, tevkifatlar, sürgünler, işkenceler, ölümler tezgahladılar. Binlerce partili kadro ve partiye gönül vermiş gençlik kadrosunu katlettiler. Yine olmadı. Daha yasaklamadan aynı adla parti kurdular. devamı

Kemalist Cumhuriyetin temel taşları döşendi, sonra Kürt halkına Cehennemin yolu gösterilmeye başlandı. Faşist bir öze sahip olan tekçi 1924 Anayasasının yaşama geçirilmesiyle Kürtler ve diğer ulusal azınlıklar için tehlike çanları çalmaya başladı. Kemalist rejim içindekini kusarak ülkeyi bir halklar zindanına çevirdi. Bu süreçle katliamlar, kıyımlar, sürgünler ve asimilasyon politikaları başladı. Bu politikaların sonucunda halklar ayrıştırılarak düşmanlaştırıldı, yerinden yurtlarından edilerek yaban diyarlarda göçmenliğe mahkum edild. Egemenler için birliği bozulan halkları ezmek ve yönetmek her zaman kolay olmaktadır. Kürtler, açlıktan ve baskıdan dolayı yüz yıldan beri öz yurtlarından batıya akan bir halktır. Kürt halkı yerinden yurtlarından ayrılarak batıya akarken hiçbir zaman doğuya, güneşe ve özüne sırt çevirmediler.
Sovyetler Birliği’nde 1937 yılında “Moskova Duruşmaları” ile başlayıp parti içinde ve dışında binlerce kişinin yargılandığı, partiden atılmadan hapse ve idama kadar bir dizi hükümle cezalandırıldığı süreç, o gün olduğu gibi bugün de Dünya Komünist Hareketinin gündeminde merkezi bir öneme sahiptir.