Armağan BARIŞGÜL

Yeniden Başa Dönüyoruz!

Sabırsızlıkla, hırsla ve umutla beklediğimiz ve aynı zamanda büyük bir endişeyle karşıladığımız 14 Mayıs Seçimlerini geride bıraktık. Seçimleri geride bıraktık ama seçimlerin bıraktığı iz çok ağır oldu ve kolay silinecek gibi değil.

Ülkenin sosyal, ekonomik ve politik durumunu göz önünde bulundurarak yeni gelişmelere gebe olduğunu ve halkların, işçilerin ve emekçilerin lehine bir doğumun olacağını, demokratik bir yaşama doğru yeni bir sürecin başlayacağını umut etmiş ve buna bağlı olarak motivasyonu yüksek tuttuk. Ne yazık ki tabiri caizse dağ fare doğurdu. devamı


Demokratik bir yaşamı hep birlikte kuracağız!

Kürt halkının, işçi sınıfının, emekçilerin, ezilenlerin ve kadınların mücadelesine karşı uygulanan baskı ve şiddet katmerleşerek devam etmektedir. AKP-MHP iktidarı tarafından her ne kadar baskı ve şiddet artırılmaktaysa da Kürt halkının, emekçilerin ve kadınların mücadelesinin/direnişinin önünde hiçbir barikat duramamaktadır.

Yüz yıllık tarihinin en derin krizini yaşamakta olan ülkede enflasyonun, yoksulluğun, hırsızlığın, talanın, şiddetin ve toplumsal çürümenin had safhaya ulaştığı bir dönemde Maraş Depremini yaşayan ve iktidarın acizliğini, ayrımcılığını, ırkçılığını ve ikiyüzlülüğünü yaşayan halk yığınları yeniden düşünmek zorunda kaldı. devamı


İttifaklar ve Saha Çalışması

Bugünlerde bir tartışmadır sürüp gitmekte. Herkes meclis, ittifaklar, seçim ve sonrasında olası gelişmelere ilgi duymakta ve görüş belirtmekte. Açlık ve yoksulluk girdabında geniş halk kitlelerinin kabus içinde olduğu bıçağın kemiğe indiği çok zor ve kritik bir dönemdeyiz. Bu dönemin kendine has bir niteliği var. 20 yıllık AKP iktidarının sonu görünüyor. Seçimi kaybetmekle iktidarı elden bırakmamak için her yola başvuracağı şimdiden anlaşılmaktadır, AKP-MHP iktidarının. Bunun için baskı ve şiddetin kırılması, karanlık perdenin yırtılıp aydınlığa doğru demokratik adımlar için meclis ve saha çalışmalarının hep birlikte çok muazzam örgütlenmesi gerekir. devamı


Bugünden Yarını Kurmak!

Değişim süreklidir, ister doğada olsun isterse toplumda. Her değişim kendine has bir yasallık içinde gelişir. Doğa ve toplumsal değişimler birbirinden farklıdır ama birbirine benzer özellikler de taşır. Her değişim tek düze bir doğrultuyu izlemez ve olumlu bir sonuç vermez. Nasıl ki doğanın bağrından çıkan bir deprem büyük bir yıkıma yol açmaktaysa toplumsal yapıdaki ekonomik krizin sonucunda totaliter ve faşist güçlerin iktidara gelmesiyle onarılması çok zor büyük toplumsal çöküşler meydana gelmektedir. Mussolini İtalya’sında, Hitler Almanya’sında, Franco İspanya’sında, Pinochet Şili’sinde olduğu gibi. devamı


Toprağı Uyandıralım!

Ülke, içinde bulunduğu bu kâbus dolusu günleri hak etmiyor. Emek ile sermaye arasındaki temel çelişki üzerine kurulmuş olan kapitalizm kendi bekası için halklara, işçi sınıfına, kadınlara ve gençlere bunu reva görüyor. Üretim araçlarını elinde tutan bir azınlık halklara, mülksüzlere, özgür ve demokratik bir yaşam isteyenlere karşı devlet aygıtını kullanarak onlara boyun eğdirmek istiyor. Gücünü tekçi anayasadan alıyor. devamı



Daha Güçlü Bir HDP İçin...

Halkların Demokratik Partisi (HDP)Bizim de karınca kararınca saflarında yer aldığımız HDP (Halkların Demokratik Partisi), hiç kuşkusuz ülkenin en yığınsal, en güçlü, en deneyimli, en özverili, en direngen ve en gelişen partisidir. Bu gerçeğin ışığında yola çıkarak mücadele bayrağı nasıl daha da  yükseltilebilir? Kendi bazımızda konuyu işleyerek bu soruya cevap vermek istiyoruz.

Her şeyden önce iç örgütlülük: İl ve ilçe örgütlerinde yapılan kongrelerde belirlenen yönetim kurulları listelerin tamamlanması kaygısıyla oluşturulmamalı. devamı


Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz

Bugün ülkenin gerçekliğine bakınca şaşmamak elden değil. Bir yanda hayat pahalılığının, işsizliğin, sefaletin, baskı ve korkunun tavan yaptığı bir durum var. Diğer yanda ise bu durumun kaynaklandığı olguları bir türlü bilince çıkaramayan, bu kötülüğe karşı ses çıkarmayan, tepki göstermeyen ve arayışa girmeyen bir halk çoğunluğu var. Bu durumu akıl ve mantıkla izah etmenin anlamı yoktur. Bu senaryoyu hazırlayıp yöneten sermaye sınıfıdır, onun iktidarıdır, uluslararası işbirlikçileridir. devamı


Haziranın Güzelliğinden Temmuzun Sıcaklığına…

Bir halk deyişi derki, “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” Bu halk deyişini ülkenin bugünkü ekonomi-politiğine uyarladığımızda şu sonucu çıkarmak mümkündür. Ülkede yaşanan ekonomik kriz önümüzdeki günlerde, yaz mevsiminde ve sonrasında zirveye ulaşacak, politik hareketlilik artacak, halkların öfkesi daha da kabaracak ve birleşik devrimci demokratik mücadele kendini daha da dayatacaktır. devamı


Coğrafyamızda Bahar ve Halkların Gücü

Doğa yasasına göre işlemekte. Mevsimlerde ona göre gelip geçmekte... Ve nihayet pek sevilmeyen soğuk kışın ardından derin bir özlemin içinden büyük umutlarla yeniden bahardayız. Bahar güzel bir mevsimdir. Güneşli, günden güne ılınan, yağmurlu, çamurlu, bereketli, doğurgan ve yerin gri yüzünün yeşile dönüştüğü, bir başka şirinliğe büründüğü bir mevsim… devamı