“Güneşi görmek için karanlığı kazıyoruz”

“Güneşi görmek için karanlığı kazıyoruz”

Kömür madeni işçisiBartın’ın Amasra ilçesinde devletin kurumu olan TKİ’ye ait bir kömür madeni ocağında yaşanan grizu patlamasında 41 işçi canından oldu.

Can veren işçilerden biri, kazadan birkaç gün önce sosyal medyada “Güneşi görmek için karanlığı kazıyoruz” yazdığı ifade edildi. Madencilerin duvar yazılarından biridir, "Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin!” yazısı. Başka türlü yaşama koşulları ellerinden alınarak “cehennem kuyuları”nda çalışmaya mecbur bırakılan işçilere reva görülen “kader” bu işte. Esas sorun da bu kaderi kimlerin yazdığı ve kimlerin değiştirmesi gerektiğidir.

İnsanları açlığa mahkûm ederek en azgın sömürü koşullarında, en güvencesiz yerlerde bile çalışmak zorunda bırakarak canlarına kasteden, yaşanan bu ve benzeri işçi katliamlarından birinci derecede sorumlu olan siyasi iktidardır. Sekiz yıl önce Soma’da, Ermenek’te 301 insan katledilirken de aynı şekilde “kader” demişlerdi ve Soma katliamının sorumlusu patronu kurtarmak için Yargıtay üyelerini bile değiştirerek ödül gibi cezalar vermişlerdi.

Yaşanan grizu patlaması ve diğer işçi cinayetlerinin, meslek hastalıklarının tek nedeni, ister kamu sektörü olsun ister özel şirketler, maliyetlerden kaçınmak, işçileri olabildiğince ucuza çalıştırarak, olabildiğince çok kar elde etmek peşinde koşulmasıdır. Hem devlet için hem şirket için işçilerin canının bir kıymeti yoktur. Kıymeti olan, birim zamanda ne kadar çok kömür çıkarıldığıdır. Maliyetten kaçınıldığı için bu katliamlar yaşanmaktadır.

2019 yılında Sayıştay Raporu’nda Amasra TİM’de (Taşkömürü İşletme Müessesesi) “az işçi ile çok iş” temelinde kâra odaklanmış, emekli olan, iş bırakan işçilerin yerine işçi alınmamış, gerekli alt yapıların modernleştirilmediği, yangın başta olmak üzere iş güvenliğinin sağlanmayıp, eksik bırakıldığı tespit edilmiş. Grizu patlaması riskinin arttığına dikkat çekilmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını yaşanan katliamla ortaya çıkmış oldu. Bu sefer bir özel şirket değil ama şirket gibi işletilen bir Devlet işletmesi, kanunen yapması gerekenleri yapmayarak katliamı tertiplemiştir.

Bu katliamdan en az siyasi iktidar kadar sorumlu olan diğer kurum ise sendikadır. Genel Maden İşçileri Sendikası, yaşanan katliam sonrasında bile “işletme”den yana açıklama yapmaktan, işçilerin, ailelerinin yaşanan katliam karşısında öfkelerini dile getirmeyi “provakasyon” diye yaftalamaktan çekinmeyerek, işçilerin nasıl bir cendereye alındığını göstermiştir.

Bir başka sorumluluk da, kömür madenciliğinin enerji, kalkınma, istihdam vb. gerekçelerle savunan “teknokratlar”dır. Kömür, vazgeçilmez, yegane enerji kaynağı, hele ki bir “kültür” olduğu için değil, çıkarılması en ucuz olduğu için tercih edilen bir hammaddedir. Kömür ucuz bir hammaddedir, çünkü, doğada hazır halde bulunur ve onu yeraltından yer üstüne çıkarmak için çalışması gereken işçiler de devlet, sendika, şirket işbirliği ile en ucuz şekilde çalıştırıldığı için ucuzdur. Ayrıca, çıkarırken, depolarken, taşırken, kullanırken doğaya verilen zarar hiçbir şekilde muhasebelendirilmediği için ucuzdur. Aynı şekilde, çıkarırken işçilerin ciğerlerini yok eden, ister bir termik santralde ister konutlarda yakıldıktan sonra yarattığı hava kirliliği ile halkın sağlığına verdiği zarar da hiç kayda ve kaale alınmadığı için ucuzdur.

Bu yüzden dünyanın başka bölgelerindeki kömür işletmeciliği ile Türkiye’deki kömür işletmeciliğini, kamu işletmeciliği ile özel sektör işletmeciliğini mukayese ederek, birincilerini övenler de yaşanan katliamın sorumluları arasındadır.

Ne Almanya, Çin ne de Türkiye, ne Zonguldak, Amasra, ne Soma Ermenek ne de başka yerlerde insanların ya açlıktan ölmek ya da cehennem kuyularında ölmek ikilemine mahkûm edilmesine razı olabiliriz. Yer üstündeki açlığın da yer altında ölümün de işçilerin kaderi olması emperyalist kapitalist sistemin sonucudur. Bu sistemin bekası için bütün gücünü seferber eden iktidarı ve onun aparatlarını alaşağı edip o cehennem kuyularına yollamadan da bu kaderi değiştiremeyiz.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler