Armağan BARIŞGÜL

Tütün: Yöre Halkının Ekmeği…

24 Ocak 1980 tarihinde kapitalizmin bekası için bir dizi ekonomik ve politik kararlar alındı. Bu kararlar tarihe ’24 Ocak Kararları’ olarak geçti. Mevcut koşullarda uygulama olanağı bulamayan bu kararlar için 12 Eylül 1980’de faşist askeri bir darbeyle cunta iş başına getirildi. Ardından 24 Ocak Kararları bir bir uygulanmaya koyuldu. devamı



Sömürü ve Asimilasyona Karşı Mücadelenin Diyalektiği

Türkiye işçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların ve ezilenlerin temel isteği, insan onuruna yaraşır barış içinde eşit ve özgür bir yaşamdır, demokratik bir Türkiye’dir. Bu ortak istek nasıl gerçekleşebilir?

Her şeyden önce emekçiler, yoksullar, gençler ve kadınlar içinde yaşadıkları karanlığın, sömürünün, eşitsizliğin, asimilasyonun, savaşın, yoksulluğun, taciz ve tecavüz olaylarının, kadın cinayetlerinin, doğa tahribatının ve cehaletin kaynağının emek-sermaye çelişkisi üzerinde kurulmuş bulunan kapitalizm olduğunu kavramalıdır. Bu gerçeklik kavranmadığı müddetçe karanlıktan aydınlığa çıkılamaz. devamı


Salgın Değil, Kapitalizm Öldürür!

Kapitalizm, bir sömürü düzenidir. Amacı kar elde etmektir. Bu amacına ulaşmak için her yolu yöntemi mubah sayar kullanır. Bunun için sağlık konusuna da kar gözüyle bakar ve ona göre bir sağlık politikası düşünür, hazırlar ve uygular. Böyle olunca kapitalizmin sağlık politikası nasıldır? Şimdi bu sorumuza karşı düşüncemizi açmaya çalışalım. devamı


Newroz Ateşi…

Newroz Ateşi

Newroz,  Covid-19 pandemisinin insan sağlığını tehdit ettiği ve MHP destekli AKP Rejimi’nin ülkeyi cehenneme çevirdiği çok ağır ekonomik- politik koşullar altında kutlandı. En yığınsal çıkışlar Mezopotamya bölgesinde ve İstanbul’da yapıldı.  Newroz’un coşkusu ülkeyi sardı. Ve sarmakla kalmadı, egemenlerin, zalimlerin tahtını da sarstı. Bu gerçeği kim inkar edebilir? devamı


Yoksulların ve Emekçilerin Sefaleti

Semt pazarlarının dağılmasına yakın atılan sebzeleri toplayanlar...

Kapitalizm aşılmadan sömürü, açlık, sefalet, eşitsizlik ve asimilasyon ortadan kaldırılamaz ama geriletilerek sınırlandırılabilir. Bu yoksul ve ezilen halk yığınlarının ve işçi sınıfının örgütlü gücüne ve mücadelesine bağlıdır. Her kazanım uzun bir mücadelenin, baş eğmeyen bir direnişin ve ödenen bedellerin bir sonucudur. devamı


Onbeşler’in Değeri, Önemi Ve Yol Göstericiliği

 

Anadolu ve Rumeli halklarının İngiliz emperyalizmi başta olmak üzere işgalci güçlere karşı birlikte verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yurtseverlik ruhu sıcaklığını koruyorken ve anti-emperyalist demokratik bir halk yönetimi için umutlar yeşerirken 28/29 Ocak 1921’de Onbeşler’in Karadeniz’de katledilmesiyle büyük bir kırılma yaşandı. Bu karanlık cinayet, bir dönüm noktasıdır. devamı


100. Yıl’ın Anlamı

Mustafa Suphi tarafından 10 Eylül 1920’de Bakü’de kurulan Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin 100. yaşdönümü çok geniş kesimler tarafından konuşuldu, yazıldı, çizildi ve tartışıldı. Bütün bunlar  TKP’nin  rolünden ve güncelliğini korumasından kaynaklanmaktadır. Ve yine tartışmalar ve yazılıp çizilenler iki kulvarda gelişip gitmektedir. devamı


Barış, Kürtler ve Yığınlar

Barışın yüzü sıcaktır. En çok söz ettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuz, hasretini çektiğimiz, uğruna bedeller verdiğimiz, ömürler adadığımız bir olgulardan bir tanesidir, Barış.

1 Eylül, Dünya Barış Günü’nün kutlandığı bugünlerde Barış sorunu yakıcılığını korumaktadır. Komşumuz Suriye ve Irak topraklarında sürdürülen savaş sonlandırılmadan, Ortadoğu’da barış politikası, iyi komşuluk ilişkileri izlenmeden ve ülkenin içinde sıkıyönetim, olağanüstü hal kaldırılmadan, çatışmalara son verilmeden, Kürt halkına uygulanan asimilasyon politikası terk edilmeden ülkede barış sağlanamaz. Ve, nihayetinde barış sorunu bir sınıf mücadelesi sorunudur. Emek ile sermaye arasındaki temel çelişki çözülmeden ulusal, bölgesel ve evrensel anlamda adil, kalıcı ve onurlu bir barışın gerçekleşmesinden söz etmek bir ham hayal ve koca bir yalandır. Çünkü, savaşların kaynağı sömürüdür. devamı


Birlik ve Dayanışma İçinde Karanlıktan Aydınlığa Doğru

Türkiye, bir dünya harikasıdır! Tarihi zenginliği, coğrafi yapısı, stratejik konumundan dolayı bu nitelemeyi hak ediyor. Bu, madalyonun bir yüzüdür. Şimdi gelelim, konumuzu ilgilendiren madalyonun diğer tarafına, berbat yüzüne kısaca bir bakalım. Bu topraklar üzerinde yaşayan halklar, emperyalist kuşatmaya ve onların işbirlikçilerine karşı ellerinde silah, omuzlarında yük ve cephane taşıyarak, omuz omuza durarak, kardeşçe ve yüreklice savaştılar. devamı