Ağustos 2022

Her Gecenin Bir Gündüzü Vardır

Yoksulluk asla kader değildir

Yoksulluk ile zenginlik arasında uzlaşmaz bir çelişki vardır. Bu çelişkiyi gidermenin bir tek yolu da kapitalist toplumlardaki eşitsizliği ortadan kaldırmaktır. Kapitalist toplumlardaki eşitsizliği ortadan kaldırmanın da bir tek yolu vardır. devamı


Maddeyi Güce Dönüştürmek

Malum, Türkiye’de var olan toplumsal sorunların çözümü yönünde bir dizi tartışma yürütülüyor, fikir geliştiriliyor ve azımsanmayacak düzeyde de somut adımlar atılıyor. Bir an için kendimizi geri çekip objektif olarak bu tabloya bakıp bir değerlendirme yapacak olursak karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Yürütülen tartışma ve üretilen düşüncelerin hangisi politika katına yükselip toplumsal mücadelenin pratiğinde karşılık buluyor? devamı


Seçime giden ‘üçüncü yol’

HDP sözcüleri giderek cumhurbaşkanı adayı konusunda daha açık konuşmaya başladılar. Önce HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan muhtemel adaylardan Akşener’i eleştirdi ve onu aday olursa desteklemeyeceklerini ima etti. Ardından Ziya Pir hem Mansur Yavaş’a, hem de Meral Akşener’e HDP’nin oy vermeyeceğini açıkladı.   devamı


Muhalefet Neden Heyecan Yaratmıyor?

Kurulduğu 20 yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten AKP'nin sonu artık görünmeye başladı. Küçük ortağı MHP'nin oyları seçim barajını aşamayacak derecede düştü. Asıl önemlisi AKP oylarının düşmesidir. Hangi taraftan bakılırsa bakılsın parlamento aritmetiği bir türlü 50+1'i bulamamaktadır. Bu çok net görünen bir olgu. devamı


Daha Güçlü Bir HDP İçin...

Halkların Demokratik Partisi (HDP)Bizim de karınca kararınca saflarında yer aldığımız HDP (Halkların Demokratik Partisi), hiç kuşkusuz ülkenin en yığınsal, en güçlü, en deneyimli, en özverili, en direngen ve en gelişen partisidir. Bu gerçeğin ışığında yola çıkarak mücadele bayrağı nasıl daha da  yükseltilebilir? Kendi bazımızda konuyu işleyerek bu soruya cevap vermek istiyoruz.

Her şeyden önce iç örgütlülük: İl ve ilçe örgütlerinde yapılan kongrelerde belirlenen yönetim kurulları listelerin tamamlanması kaygısıyla oluşturulmamalı. devamı


Sınıf Karşıtlığı, Bağlaşıklıklar Ve Demokrasi Mücadelesinin Kitleselleşmedeki İşlevi Üzerine -3-

Önceki yazılarımızda sınıf karşıtlığının pratik sürecinde sınıf mücadelesini doğuracağı ve sınıflı toplumlarda bu durumun nesnel bir olgu olduğunu belirtmiştik. Kapitalist toplumda artı-değeri üreten ve el koyan biçimindeki temel karşıtlık üzerinden şekillenen burjuva devlet, geniş emekçi yığınlar ve halka yönelik yoksulluk ve baskıyı getiren sonuçlarına rağmen, yüzyıllardır varlığını nasıl koruyabiliyor? devamı


Aliağa: Bir Cinayet Bölgesi

İzmir Aliağa uzun yıllardır bölgenin en büyük ekolojik ve emek kırımının yaşandığı bölge durumunda. İzmir’in önemli sanayi bölgelerinden olan Aliağa, şimdi de, yıllarca nükleer denemelerde kullanılan Fransa tarafından Brezilya’ya satılan Sao Paulo uçak gemisinin sökümü vesilesiyle gündemde. devamı


Veysi Sarısözen: Rojava devrimi bölgesel devrimlerin ilk muzaffer adımıdır

Veysi SarısözenRojava Devrimi 10. Yılını kutladı. IŞİD barbarlığı ve bölgede egemenlerine karşı büyük bedellerle verilen bir mücadele başlayan devrim, bütün dünyadan enternasyonalistlerin büyük ilgisini ve desteğini çekmeye devam ediyor. Devrim aynı zamanda sistem karşıtı güçler içinde bir dizi tartışmanın ve ayrışmanın yaşamasını da getiriyor. Rojava Devrimi’nin siyasi ve tarihsel anlamı, sosyalist hareket açısından yarattığı açılımları ve devrime dair eleştirileri ile ilgili Veysi Sarısözen’in değerlendirmelerini aldık.

Politika: Rojava Devrimi sadece bölgenin ilerici sosyalist güçlerinin değil, Japonya’dan Brezilya’ya devamı



Umut Hakkı

“Suç işleyen kişilere ne biyolojik ne de medeni ölümü reva gören, infaz sistemini insan onuruna uygun biçimde düzenleyen bir toplum, ölüm cezasını ve tahliye olanağı olmayan hapis cezalarını, ait olduğu yere, yani asar-ı atika müzesine[1], çıkrık ve tunç baltanın yanına kaldıracaktır.”[2]

“Umut hakkı”[3], müebbet hapis cezası mahkûmunun bir gün salıverilmesine dair beklenti oluşturma hakkını ifade etmektedir. İlk olarak, Alman Anayasa Mahkemesi’nin “Müebbet Hapis Cezası Davası”nda[4], müebbet hapis cezası mahkumuna, sonraki bir tarihte özgürlük umudu verecek, somut, gerçekçi ve ulaşılabilir bir şans tanınması gerektiği; mahkumun kişisel gelişiminin göz ardı edilerek, bir gün özgür olma umudunun tamamen yok edilmesinin, kişiyi hapseden devlet tarafından insan onuruna ağır bir darbe vurulacağı tespit edilmiştir.[5] devamı