Bereketli Topraklar Demokratik Halk Devrimine Gebedir

Kadın GerillaRojava (Suriye Kürdistanı veya Batı Kürdistan), Suriyenin kuzey-doğu kesiminde, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeyi tanımlamaktadır. Kürtçede “bın xet ser xet” olarak da tanımlanır. Suriye Kürdistanı tamamen Suriye toplumundan uzak, korku üzerine inşa edilmiş, Suriye topluluklarından tamamen izole edilen, kardeşin kardeşe, eşlerin eşlere güvenmediği, Baas ve El Muhaberat örgütlerince yönetilen ve insanların sürekli takip edildiği bir toplum olarak anılır. devamı


Sen Rüyanı Hangi Dilde Görüyorsun?

Milliyetçilik konusunu (İlletini) gazetemizin değişik sayı, sayfa ve köşe yazılarında ele almıştık. Bu sayımızda da yine güncel ve elzem olduğu için, farklı bir açıdan, yaşananlar üzerinden ele alacağız. Gerçekten de milliyetçilik denen virüs, bir kişinin, hele hele bir toplumun vücuduna (beynine) sirayet etmişse onu çıkarıp atmak, yok etmek zor ve gerekli bir çalışma ister. devamı



Bekledik gelmediniz

Ahmet Hicri İzgören’in 2011 yılında Özgür Gündem’de yayımlanan “Bekledik Gelmediniz” adlı yazısı ve ayrı kaleme aldığı çok anlamlı şiirsel seslenişi, bugün de güncelliğini koruyor. İnsan, akıl, hiza ve siyaset, bu sesi duymak ve ses vermeyi gerektiriyor. Çocukların ölüme meydan okuduğu, öldürüldüğü bu coğrafya, beklemekte hala... Duyuyor musunuz?

Politika
 

A. Hicri İZGÖREN devamı


Türkiye Nereye Gidiyor? Nereye Gidebilir?

Genel Bakış

Türkiye henüz 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden önce, HDP’nin anti-demokratik seçim barajını yıkacağı anlaşılır anlaşılmaz karmaşık bir toplumsal ortama girdi. Söz konusu olan sadece Erdoğan’ın seçim meydanlarına inip AKP’ye oy istemesi veya Davutoğlu’nun da aynen Erdoğan gibi seçim mitinglerinde HDP’yi hedef alan konuşmaları değildi. Evet bunlar da bugün yaşananlar açısından ipucu vermesi açısından belirleyici önemdeydi. Anımsanırsa HDP seçim kampanyasında “terörist” bir örgüt olmak ile suçlandı. devamı


Türkiye’nin Neoliberal Dönüşüm Süreci ve AB’nin Rolü (III)

Kriz Yılı 2011

Küresel çapta büyük çalkantılara yol açan 2008-2009 krizlerinin ardından Yunanistan, İrlanda, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin içine düştükleri borç batağı, Euro bölgesinde derin bir krizin ortaya çıkmasına neden oldu. Aslında 2008-2011 yılları süregiden kriz yılları oldu. Türkiye’de de 2011 yazından sonra kriz tandansları kalıcılaşmaya başladı. Ekonomist Mustafa Sönmez 2011 Eylül’ünde IMF’nin Türkiye’yi “G 20 ülkeleri içinde krize en yakın ülke” olarak nitelendirdiğini yazıyordu. devamı


Barış Sorunu

V. İ. Lenin *

Sosyalistler için acil (immediate) bir eylem programı olarak barış sorunu ve onunla ilişkili olarak barış koşulları sorunu, evrensel bir ilgi görüyor. Sorunu, alışılagelen küçükburjuva ulusal görüş açısından değil, ama gerçekten proleterce ve enternasyonalist açıdan ortaya koyma çabalarından ötürü Berner Tagwacht’a şükran borçluyuz. sayı 73’te (“Friedenssehnsucht”), barış özlemi olan Alman sosyal-demokratların, junker hükümetinin siyasetiyle ilişkiyi kesmelerine (sich lossagen) ait başyazı notu mükemmeldi. devamı


Barış Bloku ve Bize Düşen Görevler

Politika Gazetesi olarak içinde yer aldığımız Barış Bloku Temmuz ayı içerisinde kuruluş bildirisini yayınladığında ülkedeki siyasi iklim bugüne göre çok farklıydı.

7 Haziran seçimlerinden AKP’nin tek başına iktidar olamayacağı ve parlementoda HDP milletvekili sayısının MHP ile eşitlendiği bir tablo ortaya çıkarken HDP’nin 6 milyonun üzerinde aldığı oy bir seçim başarısının ötesinde demokrasi güçlerinin bir araya gelişinin önemli bir sonucu olmuştur. devamı


Zimmerwald Konferansı’nın 100. Yılında Savaş ve Enternasyonalist Tutum (1)

Spartakusbund'un savaşa karşı afişi1880’li yıllarda Avrupa’da yükselen iki rakip emperyalist ülke kılıçlarını bilemeye başlamıştı. Üç yüz yıldır dünyanın her yerinde ticaret kolonileri kurmuş İngiltere ile Siemens ve Bessemer tipi yüksek fırını bulup demir çelik işleme teknolojilerinde büyük ilerleme kaydetmiş Almanya... Sanayi devriminin ardından ortaya çıkan devasa hammadde ve enerji ihtiyaçları için her ikisi de gözlerini Asya, Afrika ve Ortadoğu uluslarının yeraltı-yerüstü zenginliklerine dikmişti. İtalya, Fransa, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası da kurulmakta olan ‘‘kurtlar sofrasını’’ görüp kendi hazırlıklarını yapmaktaydı. devamı


EĞİTİM DİZİSİ VIII: Tarihi Materyalizmi Doğru Kavramak

Bu yazımızda, geçtiğimiz sayılarımızda genel hatlarını ortaya koyduğumuz tarihi materyalist teorinin doğru kavranması için önemli bazı noktaları vurgulamaya çalışacağız. Bu noktalar göz önüne alınmadığı takdirde, tarihi materyalizm, gerçeklerden giderek uzaklaşan ve bizi yanlış politik tavırlara yönelten bir anlayışa hizmet etme riskini taşır.

Üstyapı, Altyapının Basit Bir “Yansıması” Değildir devamı


Anti-Militarist Edebiyatın 2 Başyapıtı: “Ateş” ve “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”

Henri Barbusse: AteşKirli ve kanlı bir savaşı yaşadığımız şu günlerde, Kürt halkına karşı mezbahaya sürülür gibi sürülen genç kardeşlerimiz ve kalbi onlar için çarpan anne-babalar için, savaşın çirkinliğini en çarpıcı şekilde aktaran iki başyapıtı tanıtmak istiyoruz. 1. Dünya Savaşını iki düşman cephede, Fransız ve Alman cephesinde yaşamış 2 asker-yazarın kitapları olan “Ateş” ve “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”. devamı


1 Kasım Seçimleri

Cumhurbaşkanı, Sarayından erken seçim kararı aldı. Bu yetkiyi nereden aldı bilinmiyor. 7 Haziran’da genel seçim gerçekleştirilmiş ve beğenilsin veya beğenilmesin ortaya bir irade çıkmıştı. Birileri bu iradeyi beğenmemiş olacak ki, acemice hazırlanan bir senaryo ile “tekrar” seçim ile şansını yeniden denemek istiyor. devamı


“Seçim Hükümeti” mi, “Savaş Hükümeti mi?

Tüm okuyucularımızın ve temsil ettiğimiz siyasal çevreyi yakından izleyenlerin de tespit edebileceği gibi Politika Gazetesi Kürt ulusal sorununun çözümü konusunda ilkesel bir politik hat izlemektedir. Buna koşut olarak Kürt ulusal sorununun çözümü ile Türkiye’nin demokratikleşmesi olgularının ve tersi durumun bir birine sıkı sıkıya bağlı olduğunu savunmaktadır. devamı


Kriz ve Çıkış Yolu

Türkiye’nin politik gündemini bir yandan “koalisyon mu, erken seçim mi?” tartışması, diğer yandan iktidarın saldırısı sonucunda oluşan çatışma ortamı belirliyor. Egemen sınıflar, işbirlikçi tekelci burjuvazi AKP’den desteğini çekmiş değil. AKPCHP Koalisyonu tarzında bir yöntem ile kendileri açısından ekonomik ve siyasi “istikrar” sağlamayı zorluyorlar. Erdoğan ve çevresindekiler ise erken seçimle kendileri açısından raydan çıkan treni tekrar raya oturtma planları yapıyor. devamı