POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 11.05.-17.05.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 11.05.-17.05.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 11.05.-17.05.2020

YENİ KAYYUMLAR NEYİN İŞARETİ?

İçişleri Bakanlığı, 15 Mayıs'ta Iğdır, Siirt, Baykan, Kurtalan belediyeleri ile Altınova beldesine kayyum atadı. Belediye eş başkanları gözaltına alındı. Böylece HDP'nin halkın oyları ile seçilen 80 Belediye Başkanlıklarının 45 tanesine kayyum atanmış oldu. 

Kuşkusuz ki son derece üzücü ve hukuksuz bir gelişme. Demokrasinin kırıntısı olan bir ülkede olamayacak bir uygulama. Seçmenin iradesi yok sayılıyor. Bunlar belki artık klişe sözler oldu. Ama gerçek bu.

Konunun doğrudan muhatabı olan HDP çok yerinde bir açıklama yaptı: "Hodri meydan. Kayyum atadığınız her il, ilçe ve beldede hemen yeniden seçim yapalım" çağrısı bunu ifade ediyor. Çünkü bugün yeniden seçim yapılsa, HDP bütün bu belediye başkanlıklarını daha yüksek oy farkıyla kazanacaktır. Bu kadar açık.

MHP destekli, AKP-Saray Rejimi açıkça "siz seçimi kazanın biz Belediyeleri alırız" diyor. Yaptıkları da budur. Ancak bir konuyu atlamayalım. Çok önemli. Rejim bu hukuksuzluğu güçlü olduğundan dolayı yapmıyor. Bu yaptırımlar tamamıyla rejimin güç kaybının ve sıkışmışlığının işaretidir. Ama nereye kadar, böyle orman kanunları ile rejimlerini koruyacaklarını zannediyorlar? Bunun yanıtını da geniş işçi, emekçi yığınları ve yoksul halklar muhakkak vereceklerdir.

 

SOSYETEDEN DEVŞİRME KADININ VE SÖZDE GAZETECİNİN TEHDİTLERİ

Geçtiğimiz haftalarda Sevda Noyan adlı bir sosyeteden devşirme şeriatçı kadın ile gazeteci kılıklı bir adamın tehditleri ortalıkta uçuştu. Konulmaları TV'lerden ve sosyal medya hesaplarından aleni gerçekleştirdiler. Birisi ailelerinin 50 kişiyi öldürme kapasitesine sahip olduğunu, diğeri de Erdoğan'ın kılına zarar gelirse ülkedeki birçok insanın aileleri dahil yaşamlarının tehlikede olacağı tehditlerini savurdu. RTÜK veya İçişleri Bakanlığı hiç bir girişimde bulunmadılar. Devlet sus pus!

Kimi arkadaşlarımız bu tür tehditleri ciddiye almamak gerektiğini savundular. Biz aynı fikirde değiliz. Rejim, sıkışmışlığının ve çürümüşlüğünün etkisinde kendisine muhalif olan kesimleri, özellikle de bireyleri sindirmek için planlı ve programlı bir sindirme politikası izliyor. Rejimin, yıllardır resmi paramiliter güçlerin yanısıra sivil çeteleri örgütlediğini ve silahlandırdığını yapılan yayınlardan izliyoruz. Jandarma Genel Komutanlığı'nın TSK'dan ayrılıp İçişleri Bakanlığına bağlanması, TSK'da askerlik süre ve kurallarının değiştirilip profesyonel orduya geçilmesi, İllerde Bekçilik müessesinin tekrar kurulması, Özel Güvenlik şirketlerinin mantar gibi türetilip silahlandırılması, 2016'dan sonra onbinlerce KPSS'yi kazanıp tayini yapılmayan MHP'li, BBP ve AKP yanlısının Polis teşkilatına, Jandarma ve Polis Özel Harekatı'na alınması buz dağının görünen kısmıdır. Bir de görünmeyen kısımlar mevcut. İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun cezaevinden nasıl affedilip tahliye edildiği ve tahliye edilir edilmez Kısıklı'daki evinde Erdoğan ile görüşmesi basına yansımıştı. Hem de zamanlama olarak tam da 23 Temmuz 2016 tarihinde. Yani "darbe"den bir hafta sonra. SADAT vs gibi örgütlenmelerin, Suriye'den devşirilen IŞİD çetelerinin nerelerde eğitilip donatıldığını ve beslendiğini  de yine basın kanalıyla öğreniyoruz.

Burada yazdıklarımızın hiç biri yeni değil ve bizim istihbaratımıza dayanmıyor. Tüm bu bilgiler resmi basında yayınlanan haberlerin satır aralarından okunabilecek içerikler. Demek ki Rejim ciddi bir hazırlık içinde. Ülkeyi artık yönetemez durumda olduğunu bildiği için, bırakıp gitmeye de niyeti olmadığından, kendisine karşı gelişmesini bekledikleri bir sınıf ve halk hareketinin bastırılması ve ülkede kanlı bir iç savaşın yürütülmesinin planlarını uyguluyorlar. Bu ve daha bilemediğimiz birçok nedenden dolayı vitrine çıkarılan 3-5 devşirme şeriatçının tehditlerini bir sinyal olarak algılayıp ciddiye almak gerekmektedir.

 

FACEBOOK, WHATSAPP, YOUTUBE, TWITTER, INSTAGRAM ÜZERİNE PLANLAR

MHP Destekli AKP-SARAY Rejimi COVİD-19 Salgını önlemleri paketini görüşürken hazırladıkları yasa tasarısının içine Facebook, Whatsapp, Youtube, Twitter ve Instagram ile ilgili maddeler sokuşturdu. 

Bu mecralarda servis sağlayıcı yabancı şirketlerin Türkiye'de muhatap gösterememesi ve İçişleri Bakanlığının istediği verileri vermemesi durumunda erişimlerinin kısılması ön görülüyor. Tersten okursak bu şu anlama geliyor. Bu sosyal medya platformları sıkı denetime alınacak ve içerikleri konusunda kişisel veri gizliliği kanunları çiğnenerek hizmet sunucuların İçişleri Bakanlığı ve MİT ile işbirliği yapmaları istenecek.

Detaya girmeyelim ama bunun nedeni çok açık. Rejim kendi zayıf noktalarının, eksiklerinin, hatalarının, başarısızlıklarının sosyal mecralarda tartışılıp yayılmasını engellemek istiyor. İkincisi, muhalif kurum, kuruluş ve bireylerin sosyal mecralarda iletişim içinde olup haberleşme ve koordine olmalarını önlemek istiyor. Neden? Çünkü korkuyor! Başka hiç bir açıklaması yok. 

Bugün ele aldığımız üç güncel konunun da sebebi bir ve aynı. Rejimin suyu ısındı. Kendileri de bunun farkında. Panik halinde ne yapacaklarını bilmiyorlar da denebilir, sonlarını geciktirmek için önlem alıyorlar da denebilir. Ama değişmeyen bir gerçek var. Uzatmaları oynuyorlar!


Konuyla ilişkili diğer makaleler