Farklı Bir Kültür

Farklı Bir Kültür

AKP iktidarı ve onun yürütücüleri son yıllarda ülkede farklı bir politik kültür geliştirdiler. Süleyman Demirel’in “Dün dündü, bugün bugün” biçiminde ifade ettiği, günlük karar ve ifade değiştirme alışkanlığına biz alışamamışken bu özelliğin çok daha aşırısı ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve havarileri, aynen Başbakanlığı döneminde olduğu gibi insanların zekası ile dalga geçiyor. “Devlet teröristlerle masaya oturmaz” dedi, kısa bir süre sonra “Oslo Görüşmeleri” deşifre oldu. Fethullah’ı Türkçe Olimpiyatları finalinde ülkeye davet etti, hakkında methiyeler dizdi, bir buçuk sene sonra terörist ilan etti, kırmızı bültenle aratır hale getirdi. Suriye Devlet Başkanı Esad ile “kardeş” olmuşken, aile muhabbetlerinde aralarından su sızmazken, ortak Bakanlar Kurulu toplantıları düzenlerken, bir sene sonra “Katil Eset” oldu, Şam’daki Emevii Camiisinde cuma namazı kılma kararı verdi. Sıralamakla bitmez...

Geçtiğimiz hafta Selahattin Demirtaş, Radikal gazetesinden Ezgi Başaran’a “süreç” ile ilgili pek bilinmeyen ayrıntılar verdi. Erdoğan’ın her adımdan haberdar olduğu daha önce de açıklanmıştı. Adalet Bakanı “yan odada hukukçular yasa hazırlıyor” dediği kadar gelinen aşamadan bir anda dönüş yapıldı. Masa bir tekmeyle devrildi. “Dolmabahçe de neymiş?” oldu, “Ne Heyeti?” dendi. Bu hafta da Yalçın Akdoğan, kendine güvensiz ve yere bakarak “Dolmabahçe mutabakat falan değil, zaman darlığından tesadüfen orada buluştuk” deyiverdi. Biz de gittik 1 Mart 2015 tarihli, AKP’nin borazanları Star, Akşam, magazin gazeteleri Takvim, Güneş ve AKP sermayedarlarının gazetesi Sabah gazetelerinin Dolmabahçe açıklamasından bir gün sonra attıkları manşetlere baktık. Yalanın, dolanın bu kadarı olur. Yerimiz dar. Sizlere de internetten bakmanızı öneririz. Sadece Erdoğan’ın “Çağrı güzel sıra uygulamada” sözünü hatırlatalım yetsin.

Yalan, dolan, çarpıtma, entrika, provokasyon, dezenformasyon, bilgi kirliliği, inkâr, saldırı, inat, hırs...Bu özellikleri bir arada toplayabilmek meziyet ister. Ve bu meziyetlerin sonucu dağılma, çöküş ve yenilgidir. Bu sokak çıkmaz sokaktır. Bu karakter özelliklerinin ne burjuva kültüründe, ne de islam kültüründe yerini bulmak mümkün değil. Bu ülke ve insanları, yöneticilerinin bu denli kültür deformasyonu altında sağlıklı bir toplumsal yaşam sürdürmesi olanaksızdır. Kimse bunu kanıksamamalı. Bu ülkenin demokrat aydınlarının, öğretmenlerinin, işçi sınıfının disiplinli kültür ve ahlakını toplumda yaygınlaştırmaları için ilerici, demokratik, sosyalist kuruluş ve yayınlarla yapacakları çok görev var. Halklarımızın örf ve adetlerini dahi ayaklar altına alan bu sahtekârlığı, din tüccarlığını, sözde vatan sevgisini yok etmek için mücadele etmek gerekiyor. Bu başarıldığında ne grevler yasaklanabilir, ne gece yarısı operasyonları gerçekleşir, ne de Kürt halkının üstüne bomba yağdırılabilir.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler