Seçimlerden sonra olası durum üzerine
Seçim Kampanyası iki uç noktada yürüyor. Bir yanda, ortamı gerginleştirmek, düşmanlıkları körükleyici, içerde ve dışarıda barışa karşı, savaşı körükleyen, işçi, emekçi düşmanı bir AKP söylemi. Diğer yanda, barışa, halkların kardeşliğine, işçi ve emekçi haklarına, ulusal ve dinsel azınlıklara güven veren, birleştirici bir HDP söylemi. CHP ve MHP burjuvazinin yedek gücü rollerini yardımcı güç olarak yerine getiriyor. Asıl mücadele AKP ile HDP arasındadır.
Hangisi kazanmalı? Kuşkusuz ki HDP! Ülkenin, bölgenin, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen halkların çözümü Yeni Yaşam’da. Ancak AKP, kolay teslim olmamayı zorluyor. Bırakın seçimlerden güç kaybetmeden çıkmayı, çok daha fazla güçlenerek, parlamentoda ezici çoğunluğu ele geçirmeyi ve bu yolla iktidarda daha kurumsallaşmayı, devlet aygıtını tam olarak ele geçirmeyi hedefliyor. Onun içindir ki AKP’nin seçim kampanyasını sadece Başbakan Davutoğlu değil, asıl olarak sözde “tarafsız” Cumhurbaşkanı Erdoğan yürütüyor. Düzmece “Toplu Açılış Töreni” kavramı “Seçim Mitingi” tanımlamasının yeni nitelemesi oldu. Devlete tam olarak egemen olmak isteyen Erdoğan saldırıyor. İstediği sonucu alamamak onun için kaybetmek ile eş anlamlı. Yargılanmaktan, hesap sorulmasından korkuyor. Bu nedenle AKP oy kaybetse dahi Cumhurbaşkanı olarak AKP’ye hükümet kurma görevi verecek. “Azınlık Hükümeti” seçeneği dahil ülkeyi her tür felakete sürüklemek planları, seçenekleri arasındadır. Bu; ölmektense, sıtmaya razı olma duygusudur.
AKP, seçmenleri “AKP’yi seçmezseniz kriz ve kaos ortamı egemen olacak” aldatmacası ile korkutmaya ve yönlendirmeye çalışıyor. Aslında tam tersi geçerli. AKP gücünü korur veya güçlenirse ülkeyi ve bölgeyi bir kaos/kriz ortamı bekliyor. Bu sebepten dolayı aslolan HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı konusu değil, ne kadar güçlü bir biçimde aşacağıdır. HDP barajı ne kadar yüksek bir oy oranı ile aşarsa AKP’nin yaratabileceği kriz ve kaos ortamı tehlikesi o denli azalır.
HDP güçlenir ve AKP oy kaybederse, AKP ve devlet kurumları içindeki AKP kadrolarında ayrışma tetiklenecek, AKP zayıflayacak. Değişik senaryolar A. Gül ve Erdoğan’ı eleştiren kimi önemli AKP kurmaylarının birleşerek, Fethullah Çetesi ile işbirliği yaparak partileşmeye kadar gideceklerini ve AKP’den seçilmiş vekillerden bu partiye transferler olacağını gösteriyor. Böyle bir oluşum, CHP ve MHP ile iş birliği içinde parlamentoda güce oynayacaktır. A. Gül’ün aday olmaması ve AKP’ye müdahale etmemesinin altında bu plan yatıyor. AKP oy oranını geliştirir ise yine benzer bir senaryo gündeme gelecek, AKP her durumda parçalanacak ve küçülecektir. İşbirlikçi oligarşi, ABD emperyalizmi ile işbirliği ve AB emperyalistleri ile uyum içinde yeni iktidar yapıları planlamaktadır. Erdoğan’ın ipi bu anlamda çekilmiştir. Erdoğan buna rağmen ve tam da bu nedenle bu seçimlere ölümüne asılmaktadır.
Ülkenin barış ve demokrasi güçleri, Türkiye İşçi Sınıfı ve Kürt Özgürlük Hareketi bu aşamada Türkiye’nin devrimci güç potansiyelini temsil ediyorlar. Bu odak çok geniş bir bağlaşıklık ve güç birliği yapısı oluşturma becerisi göstermiştir. Ülkede var olan dengeleri barış ve demokrasi güçleri lehine değiştirecek süreci başlatacak böyle bir gelişme bu seçimlerde 8 Haziran’da hangi sonuç çıkarsa çıksın hiçbir şeyin 7 Haziran öncesi gibi olmayacağının göstergesi ve teminatıdır.
Politika