Mutlu Akü’de Kurşun Zehirlenmesi...Sendikanın Sorumluluğu Nedir?
1977 yılından itibaren, sendikal çalışma yapmak için işyerlerine girmeye başladık. Bir çok iş kolunda çalıştım. MUTLU AKÜ sürekli işçi alırdı. Kurşun zehirlenmesinin adını ilk defa o zaman duymuştum. Fabrikada çalışan her işçi zehirleniyordu. İşveren bunu bildiği için, işçileri uzun süre çalıştırmıyordu. Sürekli giriş çıkış yaparak, az zehirlenmiş işçilerle çalışıyordu. Bu yüzden o fabrikaya iş başvurusu yapmadım. Sendikal çalışmalarla ilgilenen herkes akü fabrikalarında kurşun zehirlenmesi riskinin yüksek olduğunu bilir.
Sosyal medyaya düşen bir haberle 300 arkadaşımızın kurşun zehirlenmesi nedeniyle hastahaneye kaldırıldığını öğrendik. 58 arkadaşımızın durumu daha ağır olduğu için tedavileri devam ediyor.
Ağır metal zehirlenmelerinin insan vücudundan temizlenmesinin son derece güç olduğunu biliyoruz. Az zehirlenmiş arkadaşlarımızın işbaşına yollanmalarına Petrol-İş Sendikası’nın tek kelime etmemesi durumun vahametini artırmaktadır.
Bize gelen bilgilere göre 4/3/2016 tarihinde sendika işyerine İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi’ni çağırıyor. Meslek hastahanesinden gelen doktorlarla beraber çalışma yapıyorlar ve zehirlenmeler tesbit ediliyor. Bu kurumlar hazırladıkları raporun bir örneğini işverene diğerini de sendikaya veriyorlar.
Sendikanın yaptığı açıklama sadece “geçmiş olsun” dileklerine yer veriyor.
Sendikalı bir işyerinde olan tüm iş kazalarından ve meslek hastalıklarından işçi sendikası da işverenle birlikte müteselsil (birlikte) sorumludur.
İşçiler yıllardır sendikalara bir günlük ücretlerini aidat olarak ödemektedir. Zaten gelir düzeyi düşük olan işçi sınıfı için bu yüksek bir rakamdır. İşçiler ödedikleri bu paranın nerelere sarf edildiğini etkin bir şekilde denetlemelidir.
Meslek hastalığı riskinin yüksek olduğu iş kollarında örgütlü olan sendikalar en az üç ayda bir işyerlerinde rutin kontrollar yaparak işçi sağlığını denetlemelidir.
Sendikalar işyeri temsilcilerini iş sağlığı ve işgüvenliği konularında eğitmekle yükümlüdür. Böylece işyeri temsilcileriyle her gün her saat kontrol yapabilecek bir düzeye erişirler. Bu eğitimler iş kollarına göre uzmanlaşmış profesyoneller tarafından verilmelidir. Sendikanın görevi ‘’geçmiş olsun’’ demek değildir.
Ortaya çıkan durum bir anda oluşan olumsuzluk değildir. Fabrikanın kuruluşundan bu güne kadar sürekli yaşanan durumdur. Sendikanın bu konuda bilgisiz olduğunu düşünmek saflık olur.
İşveren, İşçilerin Zehirlendiğini Bile Bile Yıllardır Bu Fabrikayı Çalıştırmaktadır.
Ne devlet ne de işçi sendikası bunun için bir yaptırımda bulunmamıştır. Sorun ‘’alınan önlemlere rağmen’’ devam etmektedir.
İşçi sirkülasyonun yüksek olduğu yerlerde sendika örgütlenmesi zordur. Bu yüzden sendika yöneticileri, işyerini kaybetmemek için, uyumlu çalışma yürütmenin peşindedir.
İşveren - İşçi Sendikası arasındaki uyum işçilerin canını almaktadır.
Mutlu Akü fabrikasındaki toplu zehirlenmeden işveren, Petrol-İş, Türk-İş ve devlet birlikte sorumludur.
Tüm sendikalar ve konfederasyonlar işçilerden aldıkları aidatların gereğini yerine getirmekle yükümlüdür.
Sorun sadece mutlu akü fabrikasının sorunu değildir. Başta maden ocakları olmak üzere bir çok işyerinde benzer sorunlar uzun yıllardır yaşanmaktadır.
Canımızı korumak için sesimizi yükseltelim.
Riskli işyerlerinde üretimi durduralım.
Hiç bir şey hayatımızdan daha kıymetli değildir.