“Kürdün Alevi”si olmaz mı?
Halaçoğlu’nun ortaya attığı, gerçeklikten uzak, hiç bir altyapısı olmayan bu tezine; Ne hikmetse kendine solcuyum, sosyalistim diyen insanların itibar etmesi, hatta bunu savunması anlaşılır gibi değil. devamı
Halaçoğlu’nun ortaya attığı, gerçeklikten uzak, hiç bir altyapısı olmayan bu tezine; Ne hikmetse kendine solcuyum, sosyalistim diyen insanların itibar etmesi, hatta bunu savunması anlaşılır gibi değil. devamı
Yıl, 2011. Aralık ayının 28’i. Saatler, 21.00 sularında. TC’nin savaş uçakları, nefes kesen bir hızla ve dilleri lal eden bir acımasızlıkla Roboski’ye bomba yağdırıyor. Ve, 34 yoksul Kürt köylüsü vahşice katlediliyor. Katliam’ın çevrede, ülkede ve dünyada duyulmaması için hükümet tarafından 30 saat haber yapma yasağı konuluyor. Katliamın anında duyulması engelleniyor. devamı
Kürtler, Bağımsızlık Savaşı’nda ilk silaha sarılan kesimlerden biriydi. 1.Meclis’e çok sayıda mebus yolladılar ve kendilerini ortak mücadeleden koparmak isteyen Batılı emperyalistlere “Türk-Kürt müttehittir (birleşiktir)” diye telgraf çektiler. Mecliste Dersim milletvekili olan Diyap Ağa, Eskişehir’deki yenilginin ardından Meclisi Ankara’dan taşıma önerisi geldiğinde “Efendiler, bir buraya savaşmaya mı geldik, kaçmaya mı?” diyerek onurlu ve kararlı bir duruş sergiledi. devamı
Kobani yaklaşık üç aydır direniyor. Direnmekle de kalmıyor mevziileri bir bir geri kazanıyor. Türkiye İŞID’ı desteklemeye devam ediyor. Uluslarası demokratik kamuoyu ayağa kalkmış vaziyette. Kürt genç kız ve erkeklerinin, orta yaşlıların, nenelerin dedeleri elde silah direnişi karşısında hiç bir paralı asker gücü direnemez. Dünya bunu anladı, bizim egemenler anlamamakta ısrarlı. devamı
Yaklaşık iki yıldır “Çözüm Süreci” ile yatıp kalkıyoruz. Kuşkusuz ki gerekiyor da. Gerekirse hiç yatmadan gerçek bir demokratikleşme sürecine katkı sağlamamız gerekir. Ancak göstergeler pek o doğrultuyu göstermiyor. Umalım, yanılan biz oluruz. devamı
Egemen sınıf burjuvazi ve onun politik sözcüsü AKP hükümeti bir yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Ya totaliterleşmeye yönelerek bataklığa gömülecek, ya da demokrasinin önünü açmak için adım atacaktır. Üçüncü bir yol görünmüyor. devamı
2. Madde: a) İktidarların kaynağı halktır, halk iktidarının sahibidir, seçimle belirlediği kurumları ve meclisleri aracılığıyla yönetimini sağlar. Demokratik Özerk Yönetimler’in Toplumsal Sözleşmesi’nin dışında kalan yönetimlerin hiç biri meşru değildir.
b) Demokrasi temeli üzerinde kurulmuş olan meclis ve yürütme kurullarının kaynağı halktır. Bunların tek elde veya zümrede toplanması kabul edilemez. devamı