ZİYA YILMAZ: TİP’ten THKP-C’ye Fatsa’dan Türkiye’ye...

ZİYA YILMAZ: TİP’ten THKP-C’ye Fatsa’dan Türkiye’ye...

Barış Mutluay’ın kaleme aldığı bu kitabı, 2014’ün son aylarında “nota bene yayınevi” tarafından yayınlandı. Barış Mutluay, Ziya Yılmaz ile 2000 yılının yaz aylarında henüz ÖSS sınavlarına hazırlanırken Ankara’da tanışıyor. İş arıyor ve teyzesi Saliha Yılmaz’ın, Ziya Yılmaz ile birlikte kurdukları damacana su satış dükkanında Ziya Yılmaz’dan iş istiyor, tanışıyor ve çalışıyor. Şimdi siyaset araştırmacısı olan Barış Mutluay, o yıldan sonra Ziya Yılmaz’ın anlatımlarından kaydettiği sesler ve aldığı notlardan derlediği bu kitabı yayınlayarak Türkiye Devrimci Hareketine, genç kuşaklara önemli bir eser kazandırmıştır.

Neden?

Ziya YılmazBu kitapta 68 devrimci gençlik hareketinin liderlerinden olan Ziya Yılmaz’ı yakından tanıma olanağı bulabiliyoruz. Sadece Fatsa’da TİP üyeliği ile başlayan, köylülerin Fındık Mitinglerinin örgütlenmesi üzerinden, Ankara ve İstanbul’dan devrimci gençler olan Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir’lerle tanışması, onu onlar ile beraber THKP-C kuruculuğuna yönelten süreci, THKP-C süreci, Elrom olayı, Mete Has olayı, yakalanmalar, çatışmalar, cezaevinden kaçış, içerden ihanetler ve Kızıldere ile kesintiye uğrayan süreç değil… Aynı zamanda Ziya’yı, Mahir’i, Ulaş’ı, Hüseyin’i, Cihan’ı, Ömer’i insan olarak daha yakından tanıyoruz... Özellikleri, kendilerine has karakterleri, güçlü ve zayıf yanlarını... Bugüne kadar THKP-C süreci ve THKPC’yi, THKP-C yapan kadroları yakından tanımamızı sağlayan bir kitap. 24-25 yaşlarında, yiğitçe ölümleri ardından yüzbinlerce genci ve yaşlıyı etkileyen genç devrimcilerin hayat ve mücadelelerini daha yakından tanıyoruz.

Bugün süren ve bundan sonra gelişecek devrimci mücadeleye deneyim açısından ışık tutması açısından bu kitabı her genç devrimcinin, sosyalistin, komünistin okumasını öneririz. Bu kitap aynı zamanda, o dönemleri yaşayan ama ayrıntılara vakıf olmayan veya 70’li yıllarda devrimci mücadele ile tanışan o günün gençlerinin, bilmedikleri birçok ayrıntıya deneyim açısından sahip olmalarını sağlayacaktır.
(Kitabı tüm kitapçılardan veya gazetemiz üzerinden temin edebilirsiniz.)

 

 

 

THKP-C Önder Kadrolarından ULAŞ BARDAKÇI 19 Şubat 1972’de Katledildi

Bu yıl katledilişinin 43. yıldönümü Ulaş Bardakçı’nın. 78 kuşağının ve bugünün genç devrimcilerinin “Mahir, Hüseyin, Ulaş - Kurtuluşa Kadar Savaş” sloganından tanıdığı Ulaş, 19 Şubat 1972 gecesi, İstanbul Arnavutköy’de bir evde kıstırılıp direnerek can verdiğinde 25 yaşındaydı. Bugün yaşasaydı 68 yaşında olacaktı. Ziya Yılmaz kitabı, Ulaş’ın katledilmesine giden süreci bütün ayrıntıları ile resmediyor. İhanetin nasıl örgütlendiği, Ulaş’ın kıstırıldığı evin kimin tarafından ihbar edildiği anlatılıyor. Ama bunun ötesinde Ulaş Bardakçı’yı tanıyoruz. Muzip bir kişiliğe sahip, insan ilişkilerinde çok başarılı olan, gözünü kırpmadan ölüme yürüyecek nitelikte ve her yakalanışlarının ilk anında firar planları yapmaya başlayan Ulaş’ı anlatıyor Ziya Yılmaz. Bu kitap aynı zamanda Mahir’in diğer arkadaşlarından teorik çalışmalar konusundaki farkını, ama aralarındaki sarsılmaz yoldaşlık bağlarını okuyucuya yaşatıyor. Bu kitabı okuyan 12 Mart, 12 Eylül ve doksanlı yılların baskı rejimini atlatanlara ve bugün önüne devrim hedefi koyanlara, kritik bir gözlem olanağı da veriyor. Neyin daha iyi yapılması gerektiği, o olanaksızlıklar içinde yaşanan zayıflıkları da dikkatli bir beyin, devrimci yiğitlik ve güçlü iradenin satır aralarından okuyabiliyor.

Ulaş Bardakçı ve YoldaşlarıUlaş Bardakçı’nın katledilişinin yıldönümünde onu bir de Ziya Yılmaz’ın anlatımlarından okuyalım: “... Demek istediğim, Ulaş firar konusunda müthiş kararlıydı, ya firar edecekti ya da firar etmeye çalışırken ölecekti. Bunu göze almıştı. Firar konusunun hiç gündemden düşmemesini sağlayan da Ulaş’tı. Bizim firarın gerçekleşmesinde de Ulaş’ın psikolojik, Ömer’in fiziki çabaları herkesten çoktur zaten...”

Bu yıl katledilişinin 43. yıldönümü Ulaş Bardakçı’nın. 78 kuşağının ve bugünün genç devrimcilerinin “Mahir, Hüseyin, Ulaş - Kurtuluşa Kadar Savaş” sloganından tanıdığı Ulaş, 19 Şubat 1972 gecesi, İstanbul Arnavutköy’de bir evde kıstırılıp direnerek can verdiğinde 25 yaşındaydı. Bugün yaşasaydı 68 yaşında olacaktı. Ziya Yılmaz kitabı, Ulaş’ın katledilmesine giden süreci bütün ayrıntıları ile resmediyor. İhanetin nasıl örgütlendiği, Ulaş’ın kıstırıldığı evin kimin tarafından ihbar edildiği anlatılıyor. Ama bunun ötesinde Ulaş Bardakçı’yı tanıyoruz. Muzip bir kişiliğe sahip, insan ilişkilerinde çok başarılı olan, gözünü kırpmadan ölüme yürüyecek nitelikte ve her yakalanışlarının ilk anında firar planları yapmaya başlayan Ulaş’ı anlatıyor Ziya Yılmaz. Bu kitap aynı zamanda Mahir’in diğer arkadaşlarından teorik çalışmalar konusundaki farkını, ama aralarındaki sarsılmaz yoldaşlık bağlarını okuyucuya yaşatıyor. Bu kitabı okuyan 12 Mart, 12 Eylül ve doksanlı yılların baskı rejimini atlatanlara ve bugün önüne devrim hedefi koyanlara, kritik bir gözlem olanağı da veriyor. Neyin daha iyi yapılması gerektiği, o olanaksızlıklar içinde yaşanan zayıflıkları da dikkatli bir beyin, devrimci yiğitlik ve güçlü iradenin satır aralarından okuyabiliyor.

Ulaş Bardakçı’nın katledilişinin yıldönümünde onu bir de Ziya Yılmaz’ın anlatımlarından okuyalım: “... Demek istediğim, Ulaş firar konusunda müthiş kararlıydı, ya firar edecekti ya da firar etmeye çalışırken ölecekti. Bunu göze almıştı. Firar konusunun hiç gündemden düşmemesini sağlayan da Ulaş’tı. Bizim firarın gerçekleşmesinde de Ulaş’ın psikolojik, Ömer’in fiziki çabaları herkesten çoktur zaten...”


Konuyla ilişkili diğer makaleler