Türkiye ve Dünyaya Bakış - 8

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 8

Türkiye ve Dünyaya Bakış - 8

SEÇİM STARTI VERİLDİ: BAŞKAN DEMİRTAŞ!

 

MHP destekli AKP-SARAY Rejimi’nin 2019’dan 2018 yılı Haziran ayına çektiği Cumhurbaşkanlığı ve Genel Milletvekili Seçimleri’nin propaganda süreci 6 Mayıs’ta Erdoğan’ın İstanbul Tarhan Erdem Spor Salonu’nda açıkladığı AKP’nin seçim bildirgesi ile başlamış oldu.

Onu takiben CHP adayı Muharrem İnce meydanlara çıktı. Bugün de işçi sınıfı ve tüm emekçi halkların sesi HDP geçen hafta meydanlarda başlattığı seçim çalışmalarını Seçim Manifestosu’nu ilan ederek yeni bir aşamaya yükseltti. Eş Başkanlar Pervin Buldan ve Sezai Temelli’nin açıklamalarını içeren, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın tutsak olduğu Edirne Cezaevinden yolladığı Seçim Manifestosu’nun ilan edildiği etkinlik burjuva basınının yüzde yüz sansürüne karşı alternatif devrimci demokratik kanallar ve sosyal medya olanakları üzerinden on milyonlara ulaştırıldı.

Seçim süreci çok yönlü olarak gelişeceğe benziyor. CHP’nin ittifak adayı Muharrem İnce’nin ortaya çıkması Meral Akşener’in olası ikinci turda adaylık olasılığını oldukça azalttı. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu tarafından aday olarak ilan edildiği gün, kürsüde CHP rozetini yakasından çıkarıp yerine Türkiye bayrağı rozeti takması incelikle düşünülmüş bir siyasi seçim stratejisinin de ilanıydı. İnce böylece burjuva partilerine oy veren geniş kesimler içinde artı puan aldı. Bu yaklaşım aynı zamanda Erdoğan’ın saldırgan seçim söylemlerini tamamen engellemeyecek olsa dahi, etkileyeceği kesin olacaktır. Yıkıcı değil yapıcı bir dil oluşturulmasının ülkede yaşanan ekonomik ve siyasal krizin daha fazla derinleşmesini istemeyen seçmenler tarafından dikkate alınacağı bugünden belli olmaktadır.

Kuşkusuz ki İnce’nin tüm bu ve daha bir dizi inceliklerine rağmen dayandığı programın Türkiye’yi dönüştürecek bir program olmaması CHP adayının başarı elde etse dahi, sonrasının ne olacağı konusunda soru işaretlerini artırıyor.

AKP ve Erdoğan kaybettikleri koşullarda nasıl bir konum alacakları onların nasıl kaybettikleri ve kazananların nasıl kazandıkları ile yakın ilintili bir konu. Erdoğan ve şürekası oy olarak kaybedebilir ama bugüne kadar sürdürdüğü çapsız, ahlaktan yoksun, çirkef politik tarzını sürdürerek güçlü ve etkileyici bir muhalefet rolü üstlenebilir. Bu durumda amacı ülkede “yağmurdan kaçarken doluya tutuldunuz, siz iyisi mi yağmura yine razı olun” söylemine taraftar yaratmak olacaktır.

Ancak asıl konu CHP ve HDP’nin İnce’nin de bayanlarının arkasında durması koşullarında yaratacakları iş birliği ile MHP destekli AKP-SARAY Rejimine ömürlerinde unutmayacakları bir ders vermeleridir. Amiyane tabiri ile arkalarına dahi bakmadan bu ülkeyi terk etmek de dahil kafalarını kaldıramayacakları bir yenilgi almalarıdır. İşte bunun gerçekleşmesi tamamen CHP’nin ve adayları Muharrem İnce’nin yaklaşımına bağlı olacaktır. HDP ve Selahattin Demirtaş, MHP destekli AKP-SARAY Rejimine en ağır dersi vermek için çok orantısız koşullarda yola çıktılar. CHP ve Muharrem İnce de iyi bir başlangıç yaptılar. Şimdi görev, herkesin kendi kanalında yakalanacak en azami başarıyı yakalayarak daha sonra iki kanalı bir fırtınaya dönüştürecek çalışmayı yapmaktır.

Bu arada, sürekli Erdoğan, İnce ve son zamanlarda daha az Akşener isimleri geçiyor. Ancak toplumsal mücadelelerin dinamiklerini ve sınıf mücadelesinin yılların birikimi sonucu patlaması sonucu misali kimsenin hesaba katmadığı zaferi elde ederek Selahattin Başkan’ı seçmemiz de mümkündür. Dünyanın bir çok Orta ve Latin Amerika ülkesinde bu tür niteliksel ilerici sıçramalar yaşanmıştır. Bizde yaşanmamasının hiç bir garantisi yoktur. Duyurulur

 

EKONOMİ TAM TAKIR, KURU BAKIR…

 

USD 4.30, EUR 5.17. Bu ne anlama gelir. Bundan 8 yıl önce Almanya’dan ithal ettiğimiz bir ürünün kilosu 2,00 EUR ise ve bu ürün o zaman TL olarak 5,20 TL’ye mal oluyor idiyse, aynı ürün Almanya’dan alım fiyatı değişmediği halde 10.37 TL’ye mal oluyor. Yani tamı tamına iki katı. Veya farklı bir ifadeyle yüzde yüz daha zamlı.

Pekiyi, 2010 yılında asgari ücret ne kadar idi? 760,00 TL. 2018 yılında ne kadar? 1603,00 TL. Şimdi diyeceksiniz ki asgari ücret de döviz gibi yüzde yüz arttığına göre sorun yok. Halkımız rahatça geçinebilir.

2010 yılında 200 gram ekmek 0,40 TL iken, 2018 yılında 200 gram ekmek 1,00 TL. Yani 2 değil 2,5 katı. Patates ve soğan fiyatları da 2010 yılında 0,89 TL’den, 2018’de 1,80 TL’ye yükselmiş durumdadır. Yani yüzde yüz artış.

Bu arada toplu ulaşım ücretleri yüzde ikiyüz ile üçyüz arasında, elektrik tüketim birim fiyatları yüzde yüzün üzerinde artmıştır.

Elektrik birim fiyatı KW 2018 0,46 TL

Elektrik birim fiyatı KW 2010 0,19 TL

Doğalgaz’da ise artış yüzde elli dolayındadır.

Doğalgaz metreküp 2018 1,16 TL

Doğalgaz metreküp 2010 0,80 TL

Buraya kadar AKP propagandası yapmış olduk. Çünkü görece olarak onlar haklı çıktı. Döviz kuru artışı, asgari ücret artışı ve temel beslenme ve konut ihtiyaç giderleri üç aşağı beş yukarı aynı düzeyde artmış. Yani sorun yok, başarılı bir hükümetimiz var mı diyeceğiz.

Kesinlikle değil; Çünkü 2010 yılında yoksulluk sınırı asgari ücret oranı olan 760 TL değil, 2.952 TL, Açlık sınırı ise 934 TL idi.

2018 yılında durum nedir? Tes-İş araştırmasına göre ;

- Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.662,70 TL,

- Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.415,96 TL oldu.

- Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2.055,15 TL olarak gerçekleşti.

Demek ki 1603 TL’lik asgari ücret ile 4 kişilik bir ailenin sadece beslenme gideri olan 1.662,70 TL’yi karşılamak mümkün değil. Hele yoksulluk sınırı olarak adlandırdığımız giyim, konut, kira, ulaşım, sağlık ve beslenme dahil olduğunda 5.415,96 TL’yi ödemek hiç mümkün değil.

Onun için hesabı doğru yapacağız. AKP’nin hükümet açıklamaları ve Erdoğan’ın icraat beyanatlarına kanmayacağız. SIFIR ARTI SIFIR’ın hiç bir zaman BİR edemeyeceğini bilerek sıfırları bir, iki, üç, dört, beş vs yaparak insanca yaşamanın, özgürleşmenin yolunu açacağız. Bunun için HDP’nin 24 Haziran 2018 Seçim Manifestosu’nda öne çıkardığı hedefleri önemseyeceğiz, her alanda propagandasını yapacağız ve HDP ile Selahattin Başkan’ın oylarını artıracağız.

 

SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE HDP’NİN SEÇİM MANİFESTOSU

 

Bir Cumhurbaşkanı olarak tek adamlığa son vermeye geliyorum.

Bu makama bir çuval yetki ile geleceğim, sürenin sonunda bir ceketle gideceğim.

Toplumsal kutuplaşmanın olmadığı, insanların birbirlerine sırtını dönmediği, sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu bir ülkenin sözünü veriyorum. Fikri ve inancı ne olursa olsun, insanların yaşam tarzlarını özgürce yaşayabilecekleri bir ülkeyi hep birlikte var edeceğiz.

Hamaset üreten siyasete son vereceğiz.

Toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile güçlendirilmiş bir yönetim sistemi kuracağız.

Siyaseti biat ederek yükselmenin değil, liyakat ile halka hizmet etmenin aracı haline getireceğiz.

 

SEN’LE DEĞİŞTİRECEĞİZ!

 

Tekçiliğin değil, çokluğun sesiyiz!

Kendinden olmayan herkesi suçlu ilan eden, sadece ve sadece BEN diyen bir rejime karşı BİZ varız diyoruz.

16 yıllık bir yıkımı sandıkta sonlandırmanın dönüm noktasındayız! Yeni bir başlangıç için el ele vererek tekçi, baskıcı, soyguncu, kayırmacı, kayyumcu ve kavgacı tek adam rejimini SEN’le değiştireceğiz.

Üreten SEN’sin,

Yöneten de SEN olacaksın!

 

YETKİLERİNİ PAYLAŞAN BİR CUMHURBAŞKANI OLACAĞIM

 

Uzun yılların birikimi ve mücadelesi ile kazanılmış bütün demokratik mekanizmalar, tek kalemde işlemez hale getirildi. Halka hizmetle görevli kurumlar, sarayın hizmetine sunuldu. Toplumsal sorunların çözümünde en önemli adreslerden biri olan demokratik kitle örgütleri kapatıldı.

Kayırmacılık, torpil ve yolsuzlukla siyaset yozlaştırıldı, eşit yurttaşlık imkânsız hale getirildi. Kendileri gibi düşünmeyen, giyinmeyen, yaşamayan herkes hain ve suçlu ilan edilerek hedef alındı. Tek adamlık, bir toplumun toplum olmasını mümkün kılan tüm değer ve farklılıkları baskı altına alarak toplumu tekliğe hapsetti.

Toplumun geleceğini bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştıran, tüm yetkileri tek adamda toplayan bir Cumhurbaşkanlığı sistemi var. Seçildiğimde ilk olarak yetkilerimi kendimi yetkisizleştirmek ve kurumları demokratikleştirmek için kullanacağım. Cumhurbaşkanlığı yetkilerini paylaştıkça sistem demokratikleşecek. Acil toplumsal yaraların sarılması ve yönetim sisteminin çoğulcu mekanizmalara kavuşturulması sağlanacak.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde toplumun tamamını kapsayacak temsilciler yer alacak. Cumhurbaşkanı yardımcılarını, parlamentoda olan ve olmayan tüm partilerin ve sivil toplumun görüş ve önerileri doğrultusunda, farklı temsiliyetlerden belirleyeceğim.

Siyasette, bürokraside, yargıda, toplumda ve demokratik mücadele alanında bir OLAĞANLAŞMA sürecini başlatacağız. Bu olağanlaşma süreci, mevcut iktidarın yarattığı tahribatın telafisinin ve toplumun barış hafızasının canlandırılmasının ilk adımlarından biri olacaktır.

Toplumsal yaraları acilen sarmak için;

- OHAL’i derhal kaldıracağız.

- OHAL’den kaynaklanan ve KHK’lerle doğan zararları telafi edeceğiz. Haksız yere işten atılanların işlerine dönmesini sağlayacağız.

- Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin maruz kaldığı zulme son vereceğiz. Mağduriyetleri acilen giderecek düzenlemeler yapacağız. Hiçbir ayrım yapmadan tüm hasta mahpusların derhal serbest kalmalarını sağlayacağız.

- Halkın seçme hakkı ve iradesinin gaspına dayanan kayyum uygulamasını sonlandırıp, görevden alınan belediye eş başkanlarını derhal görevlerine iade edeceğiz. Toplumun farklı kesimlerini gözeten hizmetlerin tekrar sunulmasını sağlayacağız.

- Demokratik kurumların tahribatı, hukuka güvenin bütünüyle ortadan kalkması Türkiye ekonomisine güveni sarstı. Siyasal ve ekonomik kararların Saray’ın bekasına endekslenmesi, Türkiye’yi öngörülemez bir ülke haline getirdi. Ekonomi kırılganlaştı. Demokrasiyi güvence altına alarak ekonomiyi de rahatlatacağız. Toplumsal ihtiyaçları karşılamayı esas alan bir ekonomi yaklaşımıyla üretenlerin ekonomik ilişkiler üzerindeki denetimini artıracağız.

- Tek adamın hizmetine tahsis edilen Saray’ı boşaltacak, Saray’ın hangi amaçla kullanılacağını halka soracağız. Savurganlığa ve israfa dayanan yönetim ve bürokrasi anlayışına son vereceğiz. İtibarımızı şatafatla değil, şeffaf ve halka hizmete adanmış yönetimimizle sağlayacağız; itibarda israf yapmayacağız. Koruma ordusuyla dolaşan, halktan uzak, ulaşılmaz ve eleştirilmez bir Cumhurbaşkanlığı anlayışına son vereceğiz.

- Dış politikada mevcut sorunların diyalog ile barışçıl yol ve yöntemler ile çözülmesini temel dış politika haline getireceğiz. Düşman yaratmayan dost kazanan dış politika anlayışı ile tehdit olgusunu bitireceğiz.

- Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını yeniden düzenleyeceğiz. Adalet Bakanını HSK’dan çıkaracağız. Hâkimler/savcılar üzerindeki siyasi baskıyı kaldırarak Kurulu özerk bir hale getireceğiz. Yargı siyasetin emrinden kurtarılacak, herkese eşit ve adil yaklaşımla görev yapacak.

- YÖK’ü kaldırarak üniversitelerin akademik, bilimsel ve yönetsel özerkliğini güvence altına alacağız. Rektörleri cumhurbaşkanının değil, üniversite bileşenlerinin seçmesini sağlayacağız.

- Milli Güvenlik Kurulu, Terörle Mücadele Kanunu gibi vesayetçi, darbe ürünü yapı ve düzenlemelerin kaldırılması için çalışacağız.

 

DEMOKRASİYE ACİL GEÇİŞ PROGRAMI’NI HAYATA GEÇİRECEĞİZ

 

Evrensel hukuk ve insan hakları anlayışıyla güvence altına alınmış kuvvetler ayrılığından taviz vermeyeceğiz. Yasama ve yargıyı derhal yürütmenin baskısından kurtaracağız.

Yargı sistemi talimatla değil adaletle karar alacak. Güçlünün değil haklının korunduğu, herkesin eşit olduğu hızlı, tarafsız ve bağımsız bir adalet sistemi kuracağız. Devletin yargıda mazlum karşısında güçlü ile kurduğu ittifaka son vereceğiz.

Oluşturacağımız kapsayıcı parlamenter sistem, tek bir kişinin değil, BİZ’in yönetiminin teminatı olacak. Cumhurbaşkanlığında toplanan yasa yapma hakkını, denetleme ve bütçe hakkı gibi yetkileri Demokrasiye Acil Geçiş Programıyla en kısa sürede parlamentoya iade edeceğiz. Tek parti çoğunluğuna dayanan bir parlamenter yapının yarattığı çıkmazları aşarak güçlü ve çoğulcu bir parlamenter sistem inşa edeceğiz. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının parlamentoya görüş ve öneri sunacakları Toplumsal Mutabakat Platformları kuracağız.

Toplumsal Mutabakat Platformlarında, birbirine düşman haline getirilmiş farklı kesimler bir sözleşme yapmak üzere bir araya gelecek. Rıza, meşruiyet ve gönüllü birliktelik, sözleşmenin esasını oluşturacak. Farklı kimliklere, kültürlere, dillere, inançlara hem eşit yurttaşlık hukukuna hem de kendi kimlik ve özgünlüklerine uygun yaşam alanları anayasal güvence altına alınacak. Özgürlükçü laikliğin, çoğulculuğun, kuvvetler ayrımının merkeze alındığı çok dilli, çok inançlı ve eşit yurttaşlık temelli bu Demokratik Anayasa yapım sürecini iki yıl içinde tamamlayacağız. Anayasa, merkeziyetçiliği değil, yerel demokrasi ve yerinden yönetimi temel alacak.

 

TÜM TOPLUMSAL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÖNCELİĞİMİZ OLACAK

 

Gençlik Değiştirecek!

 

Gençleri hiçbir kalıba sokmadan, fikirleri ne olursa olsun, kendilerini özgürce ifade edebildikleri, geleceklerini yurt dışında değil, bu bereketli topraklarda gördükleri bir ülkeyi BİRLİKTE var edeceğiz. Potansiyellerini açığa çıkartarak, geleceğe daha güvenle bakmalarını sağlayacağız.

- Gençlerin sorunlarını en iyi BEN çözerim demek yerine gençlerin yönetime aktif katılımının önünü açarak kendileri ile ilgili kararları alabilecekleri mekanizmaları BİZ inşa edeceğiz.

- Nitelikten tamamen uzak bir şekilde “her kente bir üniversite” diyen anlayışın yarattığı yüz binlerce diplomalı işsize, umutsuz gençlere iş imkanları yaratarak nefes olacağız.

- Her gence aylık 500 TL yükleyeceğimiz Genç Kart vereceğiz.

- İnternet erişiminin bir hak olduğu anlayışıyla tüm toplum için sansürsüz, ücretsiz ve özgür internet erişimini sağlayacağız.

 

Kadınlar Değiştirecek!

 

Erkek egemen zihniyetin değişmesi için toplumsal seferberlik başlatacağız. Kadınlar tüm toplumsal sorunların çözümünde fikir ve önerileri ile belirleyici olacak. Kadınların bedenine, yaşam tarzlarına ve değerlerine saldırılmasına asla izin vermeyeceğiz.

- Kadınların eşit katılımına dayanan bir yönetim sistemi oluşturacağız.

- Kadınların eşit temsiliyetini güvence altına alacak eş başkanlık sistemini, siyasi partilerin bütün kademelerinde yasal hale getireceğiz.

- Ortak yaşam alanlarında ev içi emeğin de çocuk, yaşlı ve hasta bakımının da ortaklaştırılması için politikalar üreteceğiz. Ücretli ya da ücretsiz bakımın, kadınların işi olmaktan çıkması için hasta, yaşlı bakım evleri açacağız.

- Kadın cinayetleri davalarında erkeklik indirimi halini almış “iyi hal” ve “tahrik” indirimlerine karşı faillerin caydırıcı ve adil cezalar almasını sağlayacağız.

- Hem evde hem işte çalışan, çifte mesai yapan biz kadınlara erken emeklilik getireceğiz.

 

Çocuklar İçin Değişecek!

 

Türkiye nüfusunun üçte birini oluşturan çocukların haklarını koruyacağız. Çocuklar hepimizin geleceğidir. Her bir çocuğun mutlu, onurlu ve barış içinde yaşamasını sağlayacağız.

- Çocukların tırnağına bir zarar gelse kendimizi sorumlu göreceğimiz bir yönetim anlayışıyla çalışacağız.

- Çocuğun gelişimine uygun, anadilde, bilimsel ve insan haklarına dayalı bir eğitim sistemini uygulamaya geçireceğiz.

- Sokakta yaşamak zorunda olan çocuk kalmayacak.

- Çocuğa yönelik cinsel şiddet konusu sadece faillerin cezalandırılması ile çözülebilecek bir sorun değildir. Çocukların istismarında önleyici politikalar geliştireceğiz. Cinsiyet eşitliğini güçlendirerek, cinsel istismarı da engelleyeceğiz.

- Çocuk cezaevlerinin kapatılmasını sağlayacağız.

- Çocuk işçiliği sorununun çözümü için eğitim ve emek alanlarında düzenlemeler yapacağız.

 

Engelleri Birlikte Aşacağız

 

Engellilere yönelik sunulan kamu hizmetlerini, engel gruplarının farklılıklarını göz önünde bulundurarak sunacağız.

- Engelli Yurttaşlarımız İçin Engelleri Kaldırma Bakanlığı kuracağız.

- Engelli ve yaşlı yurttaşlarımıza bakım aylığı bağlanması için gelir şartı aramayacağız ve evde bakım desteklerini artıracağız.

- Tüm toplu taşıma araçlarını engellilerin kullanımına uygun hale getirecek ve engelliler için ücretsiz yapacağız.

- Bütün engelli yurttaşları sosyal güvenceye kavuşturacağız.

- Özel ve kamu alanında engellilerin istihdam kotalarını dolduracağız.

 

Kürt sorununu BİZ çözeceğiz

 

Kürt sorununun çözümü kadim halkların ortak yaşam iradesinden geçmektedir. Türkiye halklarının huzura, güvene, refaha kavuşmasının yegâne yolu Kürt sorununda kalıcı barışı sağlamaktır. Kürt sorununun çözümü demokrasi ile ilgili sorunların çözümüdür.

- Kürtlerin sorunlarının barışçıl çözümünü, dağların da cezaevlerinin de boşalmasını ve anaların gözyaşlarının dinmesini sağlayacağız.

- Kürt sorununu şiddet alanının dışına çıkararak, şiddeti ve çatışmayı onurlu bir barışla sonlandıracağız.

- Geçmişi ile yüzleşmeyen toplumlar bugünlerini anlayamaz ve geleceklerini kuramazlar. Barış içinde yaşamanın şartlarından biri geçmişle yüzleşme ve hakikat arayışıdır. Tarihte farklı halklara ve inançlara karşı yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, bu halklardan devlet adına özür dilenmesi için gerekli çalışmaları yapacağız.

- Ülkemizin farklı dillerini bir tehdit olarak değil bir zenginlik olarak göreceğiz. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye kadar herkesin anadilinde hizmet almasını anayasal güvence altına alacağız.

İnançlara, Yaşam Tarzlarına, Siyasi ve Felsefi Görüşlere Eşit Mesafede Duracağız

Ezilen ve dışlanan tüm kimlik, inanç, kültürel grupların ve cinsiyet kimliğinin üzerindeki baskıları kaldıracağız.

- Herkesin inancı, kültürü ve dünya görüşü çerçevesinde sosyal hayatını özgürce yaşamasının önünü çoğulcu demokrasiye uygun bir şekilde açacağız.

- Başta cemevleri olmak üzere, Alevilerin bütün ibadet mekânlarını “ibadethane” olarak tanıyacak ve kamu güvencesi altına alacağız.

Hakça Dağıtım Programımızla (HDP) Refahı Artıracağız

Ekonomik krizin yükünün halkın üzerine yıkılmasını engelleyeceğiz.

Emeği sömürülen işçiye, umutsuzluğa sürüklenen işsize, ürününün karşılığını alamadığı için toprağa küsmüş çiftçiye, siftah yapamadan dükkânını kapatan esnafa, ay sonunu getiremeyen emekliye gelir sağlayan adımlarla nefes aldıracağız. Adil bir vergi sistemi ve israfları bitirerek oluşturduğumuz kaynaklarla yoksulların gelirini artıracağız.

İktidarın tırmandırdığı zengin ile yoksul uçurumunu ekmeğimizi adaletli bölüşerek kapatacağız. Birlikte ürettiğimiz zenginliği adaletli bir şekilde paylaşacağız. Dar gelirlileri borç batağından kurtaracağız. Sosyal Haklar Programımız ile yoksulluğa son vererek halkı yardıma bağımlılıktan kurtaracağız. BİZ lütfeden değil, ülkenin kaynağını halka iade eden bir anlayışla Cumhurbaşkanlığı makamına geleceğiz.

Yetki ve olanaklarımızı iş cinayetlerine son vermek için kullanacağız. İşsizlik ve kayıt dışı çalışmayı önlemek için çalışma saatlerini uluslararası standartlara indireceğiz. Tüm güvencesiz çalışma biçimlerini kaldıracağız.

 

HAKÇA DAĞITIM PROGRAMI kapsamında:

 

-Yoksullara; su, elektrik ve doğalgazı ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz hale getireceğiz.

- Asgari ücreti ve en düşük emekli gelirini 3000 TL yapacağız.

- Tüm işsizlere şartsız, süresiz olarak en az 1000 TL maaş bağlayacağız.

-Kamu emekçilerine 1000 TL zam yapacağız.

- 50.000 TL’ye kadar banka borçlarının faizlerini silerek yeniden yapılandıracağız.

- Tarım ve hayvancılıkta destekleri 2 katına çıkaracağız.

- Yolları, köprüleri ücretsiz yapacağız.

Eğitim Sistemini Siyasal İktidarın Tahakküm Alanı Olmaktan Çıkaracağız

Kamusal, parasız, bilimsel, anadilinde, ulaşılabilir laik ve özgürlükçü eğitim ilkelerinden asla taviz vermeyeceğiz.

- Kayırmacılığa ve torpile son vererek çocuk ve gençler için eğitim ve liyakatin belirleyici olacağı bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz.

- İdeolojik Saiklerle okulları ayrıştıran 4+4+4 uygulamasına son vereceğiz

- Her ne ad altında olursa olsun velilerden asla para talep etmeyeceğiz.

- Tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi, ırkçı eğitim müfredatını lağvederek bilimsel, laik, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu, anadilinde eğitimi esas alan yeni bir eğitim müfredatını hayata geçireceğiz.

- Her yıl adı, içeriği, biçimi değiştirilen OKS, SBS, TEOG, LYS ve YGS gibi tüm merkezi sınavları kaldıracağız. Sınav odaklı sistem yerine öğretmen ve öğrencilerin ortaklaşa gelişimini sağlayacak bir sistem kuracağız.

Tek Sesli Basından Özgür Basına Geçişi Sağlayacağız

Halkın haber alma hakkının önündeki tüm engelleri kaldıracağız! Düşünce, ifade, basın, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını sağlayacağız.

- Gazeteler, televizyonlar ve radyoların iktidar tarafından kapatılmasını engelleyerek, çok sesli medyanın önünü açacağız.

- Gazetecileri ve sosyal medya kullanıcılarını özgürleştireceğiz.

- Medya kurumlarının bağımsız olmasını sağlayacağız. Twitter, Facebook ve Wikipedia gibi internet platformlarının önündeki engellemeleri kaldıracağız.

Dış İlişkilerde Barışçıl Bir Dış Politikayı Uygulamaya Geçireceğiz

Bölgemizdeki sorunların çözümünde küresel ve bölgesel güçlerin savaştan, işgalden ve şiddetten yana politikalarına karşı duracağız.

- Başta Ortadoğu olmak üzere, tüm dünya halklarının kendi siyasi geleceklerini özgürce belirlemeleri ve halkların kendi kendilerini yönetecekleri demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim anlayışını geliştirmeleri ve uygulamaları için mücadelemize devam edeceğiz.

- Avrupa Birliğinin insan haklarına riayet, yerel demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi ön plana çıkardığı ilkeleri savunmaya devam edeceğiz. AB’yle müzakere ve tam üyelik çalışmalarını ilkelerimiz çerçevesinde yeniden değerlendireceğiz.

“Doğa Hakları İnsanların Çıkarlarından Üstündür” Anlayışını Yerleştireceğiz

Ekolojik yıkıma neden olan, doğayı ve toplumu tehdit eden her türlü yapı ve inşalara son vereceğiz. Ormanları, kıyıları, meraları, tarım arazilerini, sit alanlarını, doğal, kültürel ve tarihsel zenginliklerimizi koruyacağız.

- Sermayenin çıkarı için yapılan baraj, HES, termik, nükleer vb. projelere, ekolojik yıkıma yol açan maden işletmeciliğine, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda yaşam alanlarının tahribine yol açan uygulamalara son vereceğiz.

- Yerel halkın kendi yaşam alanlarındaki her türlü proje hakkında karar vermesini, ÇED vb. süreçlerin demokratikleşmesini sağlayacağız.

- Kentleri yağmalayan, halkın barınma hakkını yok eden projeleri; tarihi, kültürel varlıkları ve ortak yaşam alanlarını gasp edenleri durduracağız.

- Kanal İstanbul gibi doğayı ve kaynakları katleden israf projelerinin tümünü başlatılmış olsa dahi durduracağız.

- Hayvanlara yönelik işkence, kötü muamele, cinsel saldırı, öldürme gibi suçlarda cezaları caydırıcı olacak şekilde arttıracağız. Hayvanların, ticari amaçlı deneylerde kullanılmasını önleyeceğiz. Hayvanların sirk ve sokak tanıtımı vb. her türlü gösteri amaçlı etkinliklerde kullanılmasına son vereceğiz.

***

Başkanlığı bitirmek için cumhurbaşkanı olacağım. Süreç tamamlandığında benim yetkilerim de sınırlandırılmış olacak, Cumhurbaşkanlığı bir temsil ve toplumsal uzlaşı makamına dönüşecektir.

 

BEN YAPARIM DEMİYORUM, BİZ YAPARIZ DİYORUM!

 

BİZ halklarız. Kimliklerimizle, inançlarımızla, dillerimizle, kültürlerimizle, BİZ’ler bu ülkeyiz.

Bu ülkenin geleceğine inananlar; kaynakların, umutların, çabaların ve farklılıkların tek adamlığın hırslarına heba edilmesine karşı duranlarız.

14 Mayıs 2018


Konuyla ilişkili diğer makaleler