Tüm Geleceksizliğin Sentetiği... BONZAİ

Tüm Geleceksizliğin Sentetiği... BONZAİ

BonzaiUyuşturucu grubu maddeler içinde, adını duyduğumuz andan itibaren hızla kullanımı yaygınlaşan ve son üç yılda ülkeye sokulan miktarı on yedi kat artan Bozai nedir?

Uzman görüşlerine bakıldığında, Hint keneviri bitkisinde bulunan bir maddedir. Şeffaf sıvı olan bu kimyasal, otlarla karıştırılarak kullanılıyor. Tetrahidrokannabinol (THC) adı verilen bu madde esrarın (marihuana) da etken maddesi olarak tanımlanıyor. Bonzai’nin yaygın olarak kullanılan diğer isimleri sentetik thc, jamaican, jamaican gold, jamaican gold extreme, k2, spice, black magic, black mamba, spice silver, spice gold, spice diamond, spice arctic synergy, spice tropic synergy, spice egypt, Yucatan fire, smoke, sence, chillx’dir. En yaygın kullanımı sigara olarak içilmesi olmakla birlikte buharının solunması şeklinde kullanıldığı da bildiriliyor. Maddenin en tehlikeli yanı, hızla bağımlılık yapmasıdır. Bonzai içinde bulunan maddelerin sadece 4/1’i biliniyor. Esrar’dan çok daha tehlikeli olan bu madde tamamen sentetiktir.

Maddenin ilk üretiminin Çin ve Hindistan’da “klinik bir laboratuvar kazası” olduğu yönünde görüşler ağırlık kazansa da ispatlanmış bir doğruluğu bulunmamakta ve Bonzai’nin ilk üretiminin yeni değil, 2004 yılında olduğu ve 2009 itibarı ile hızla yaygınlaştığı bildiriliyor. Kolayca ulaşılabilirliği ve uzun süre yasaklanmamış olması da yaygınlaşmasının önemli nedenleridir. Esrar grubunda değerlendirilmesi sebebi ile içmek ve taşımak suç olarak gerekli cezai yaptırımları içermediğinden, kullanım serbestliği yaratıyor ve eroin kadar tehlikeli ve eroinin benzer etkilerini de göstermesi yüzünden yasal olarak eroin grubunda değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüşler de gittikçe ağırlık kazanmaktadır.

Bu maddeyi yasaklayan ülkelere baktığımızda; Avusturya, Estonya, Almanya, Fransa, Polonya, Rusya, İsveç, İsviçre, İngiltere, Kıbrıs gibi ülkeler 2008-2010 yılları arasında yasal olarak önlem almışlar. Kullanımı tüm dünyada yaygın olan bu sentetiğin Türkiyedeki kullanımı ile ilgili verilere baktığımızda dudak uçuklatan sonuçlar çıkıyor ortaya.

EGM’nin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi’nin 2014 yılında hazırladığı uyuşturucu raporunda; Bonzai kullanımın 3 yılda 17 kat arttığı, 2013’te 162 kişi, 2014 yılında uyuşturucudan 648 kişinin hayatını kaybettiği, uyuşturucu kullanım yaşının 15-30 yaş aralığı olduğu bildiriliyor.

Yine aynı raporda, uyuşturucu kaynaklı ölümlerden; 1 kişinin 15 yaş altında, 26’sının 15-19 yaş, 54’ünün 25-29 yaş, 25’inin 30-34 yaş, 27’sinin 35-39 yaş, 26’sının 40 yaş, 8’inin 45 yaş, 6’sının ise 50 yaş aralığında olduğu bildiriliyor. Bunun yanı sıra, uyuşturucu madde kullanımında ilk sırada İstanbul yer alırken, Antalya, Adana ve Ankara onu takip ediyor.

TÜİK raporunda ise Bonzai kullanımının, 2010 yılından bugüne %300 artış gösterdiği belirtilmektedir. Uyuşturucu madde ticaretinden cezaevine girenlerin sayısı 2009-2013 yılları arasında % 482 oranında artarken, uyuşturucu ile ilgili suçlardan cezaevine girenlerin sayısı ise % 355 oranında artış göstermektedir.

Tüm bu veriler ve maddenin içeriğinden yola çıkarak, toplumsal olarak yarattığı tehdit üzerinde durmaya çalışırsak eğer geleceksizliğin nasıl bir uyuşturulma haliyle örüldüğünü de görmüş oluyoruz.

Uyuşturucu kullanımı bireysel olarak değerlendirilirse, her sosyoekonomik kesimden insanlar için bir tehdittir. Ancak toplumsal dağılımını biraz incelediğimizde, işçi ve emekçi kesimler üzerinde sistemli olarak yaratılan tehdidin ağırlığını ve gerçekliğini tespit etmek hiç de zor olmuyor. Devlet aygıtı, işçi ve emekçi kesimler üzerinde yürüttüğü her türden baskı ve politikaların bir uzantısı olarak, emekçi ve yoksulların yaşadığı bölgelerde uyuşturucu çetelerinin kol gezmesine göz yumuyor, hatta teşvik ediyor.

Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu bu bölgelerde gençler, uyuşturucu tehdidi ile baş başa. Kokain, eroin gibi maddeleri satın alma gücü olmayan gençler, Bonzai ya da esrar gibi uyuşturucu maddeleri hem kullanıcı olarak temin edebilirken hem de diğer yandan satıcısı haline getiriliyorlar. Bonzai’ye, 5-15-20 TL bedel ödeyerek ulaşabilmeleri çok mümkün. Bu konuda üstte raporundan alıntılar yaptığımız KOM’un, ya da bağlı olduğu devletin, gençleri hatta çocukları okul önlerinde bile tehdit eden bu illete karşı “aldıkları önlemler” düşündürücü değil midir?

Eğer siz çocuklarınızın, gençlerinizin; hem fiziksel, hem kişilik hem de sosyal gelişimine olanak sağlayacak koşulları yaratamıyorsanız, suç ve bağımlılıklar elbetteki artacaktır. Bugün okul önlerine kadar uyuşturucu satışının mümkün hale geldiği, uyuşturucuya ulaşmanın her türlü yol ve yönteminin bu denli kolay hale getirildiği, mesela Bonzai’nin internet üzerinden satışının bile mümkün hale geldiği bir ortamı olanaklı hale getiriyorsanız, her gün sokaklarda ölü bulunan, yaşamdan koparılan çocuklar, gençler bulmak şaşırtıcı değil son derece üzücüdür.

Oysa ki; onlar geleceğimizdir. Aileleri, gençleri, çocukları ölümle sınayan her türlü tehdide karşı önlem almak devletin görevidir. Kapitalizmde devlet; herşeyi, yaşam hakkımızı, geleceğimizi kendi sermaye birikiminin nesnesi yapar. Önemsizdir. Narkotik üzerinden dönen kirli paralar, emekçi ve yoksulu tehdit ediyor en başta.

Ayrıca, uyuşturucu kullanımının tedavisi açısından baktığımızda da durum içler acısıdır. Uyuşturucu kullanımından arınmak ya da detoksifikasyon süreci uzundur. AMATEM ya da özel kuruluşların bu konudaki çalışmaları hem yetersiz hem de külfetlidir.

Yazıda Bonzai başlığı atarken bile çekinceli davrandık. Çünkü medyanın kontrolsüzlüğü de kötü yönde etki yaratmaktadır. Bugün gençlerin sembol olarak yakınlaştığı ünlü isimlerle ilgili uyuşturucu haberleri içsel bir merakı da tetiklemektedir. Bonzai diye bağırdığınızda yeni ve ucuz arayışları da kullanıcılar için tariflemiş oluyorsunuz.

Uyuşturucu ile mücadelede her kesimin, ailelerin, bilinçli ve etkin davranabilmesi bir zorunluluktur. Sistem toplumsal yapıyı her yönüyle iğdiş ederken, bize kaybedilmiş ve öldürülmüş gençler ve çocuklar kalıyor.

O çocukların ve gençlerin gözlerine bakın. Sanatı, sporu, eğitimi, müziği, yaşamı öğretemediğimiz çocuklar ve gençler, kendilerine çıkış arıyorlar. Nasıl mı?

Ölümüne... Bir nefes kadar... Herşeyi unutmak için; açlığı, yoksulluğu, ezilmişliği, kimliksizliği, şiddeti, öfkeyi, sevgisizliği, yoksunluğu unutmak için... Bir an için...

Bir an kadar mutluluk hissi için ölmek yerine yaşamı güzelleyen geleceğimiz olmalılar...

O çocukların ve gençlerin gözlerine bakın. Neyin eksik olduğunu göreceksiniz. İnsanın insanca yaşadığı bir dünya özlemi.

Onlara borçluyuz. Gelecekleri, geleceğimiz için.