Rüzgar

Rüzgar

1990’larda Sosyalist Sistemin dağılmasıyla dünyada Neo-Liberal düşünce rüzgarı estirildi. Bu rüzgar toplumları etkilediği gibi sanat dünyasını ve tek tek bireyleri de etkisine alarak insanları köklerinden koparmaya çalıştı. Çoğu kez de başarılı oldu. Ancak pusulasını doğru tutan ve diyalektik bakışında sarsılmayan, temel çelişki Emek- Sermaye çelişkisinden ödün vermeyen komünistler, estirilen bu rüzgardan etkilenmediler, etkilenmeyeceklerdir. Çünkü onlar halkı için, işçi ve emekçi iktidarı için ödünsüz mücadele eden, gerekirse işkencelerin, eziyetlerin en sertini görenler oldukları gibi gerektiğinde de düşünceleri için ölmesini bilenlerdir. Türkiyeli Komünistler de örgütlü hareketin başlangıcından itibaren, Mustafa Suphi yoldaşlarla yaşanıldığı gibi halkı için ölmesini ve direnmesini bilmişlerdir. Günümüzde de komünistler geçmişlerinden ders alarak ve günümüzü iyi yorumlayarak savaşımlarına her türlü saldırı ve hançerlenmelere rağmen devam etmektedirler.

Rüzgarın Hatıraları filminin afişiNeo-Liberal rüzgarın tüm toplumları göreceli olarak etkilediği gözlenmektedir. Bazen sanat adına bazen de özgürlükler adına toplumları ve bireyleri köklerinden kopararak futbolcu deyimiyle ‘ters köşeye’ yatırarak irade dışı yanlışlar yaptırılır. Bu oyunları görmek, teşhis etmek, halkına karşı sorumluluk duyanların görevi olsa da, onların da oyuna gelme tehlikesi her zaman mevcuttur.

Rüzgardan başlamışken son günlerde vizyona giren iyi niyetle toplumsal yaralarımıza eklektik bir şekilde olsa bile parmak basmaya çalışan ‘Rüzgarın Hatıraları’ filmine dostane eleştirilerimi yapmayı siyasi bir taraf olarak görev bildim. Filmin yönetmeni Özcan ALPER ortaya çıkardığı çalışmaları ile iyi niyetle toplumsal yaralara değinmeğe çalıştığını ‘Sonbahar’ ve ‘Gelecek Uzun Sürecek’ filimlerinden de bilmekteyiz. Kendisi ile yapılan söyleşilerde de doğru yerde durduğunu görmekteyiz. Ancak ‘Rüzgarın Hatıraları’ filminde gördüğümüz kasıtsız hataları da geçmişimize olan saygı ve kendimize olan güvenimizden dolayı dile getirmek zorundayız. Komünist insan hiçbir zaman aciz, korkak ve ürkek olamaz. Çünkü komünistler inançlı, kararlı ve de direngendirler, olmalılar da. Filmdeki komünist tipleme oldukça korkak, ürkek ve edilgen bir tiplemedir. Bu tipleme seçimi yanlış bir tercih olmuştur. Komünistler asla ve asla evini, yemeğini, sigarasını paylaştığı bir insanın, hangi koşullarda olursa olsun, eşiyle birlikte olmaz, olamaz. Komünistler halkı için ve yoldaşları için ölmesini bildikleri gibi dayanılmaz acı ve işkencelere de dayanmışlardır.

Filmin geçtiği yıllarda Sansaryan Han’ında ve yakın geçmişimizde bilinen işkencehanelerde komünistler bu duruşu göstermişlerdir. Ama burjuvazinin çirkin ve asılsız sözlü ve yazılı saldırılarında, biz komünistlerin ahlaki değerlere saygı göstermediğimiz sürekli dile getirilmektedir. Bununla ilgili iğrenç ve çirkin “şapka” yakıştırmalarını bilmeyen ve duymayanımız kalmamıştır. Bu nedenlerle sanatsal kaygılarla olsa bile o sahnenin işlenmesi asla hoş görülemez.

Filmde başrol oyuncusunun 1915 olaylarıyla ilgili geçmişe dönük hatırlamaları flu bir şekilde verilmesi de 1915 ile ilgili bilgi sahibi olmayanlarda 1915’in siyasi bir katliam mı yoksa doğal afet mi olduğu bile anlaşılmamaktadır. Bunun da sinema tekniği açısından yararlı olup olamadığını bilmiyorum. Ancak 1915’de katledilmiş, zorla kızları ve eşleri ellerinden alınmış bir halkın evladı ve hatta bu evlat, çocukluk yaşlarında anasına tecavüz eden birini katlederek yapması gerekeni yapmışken, kendisi için ölümü göze alan birisinin eşiyle yatması da Ermeni halkı tarafından da asla kabul edilemez. Hani, şovence Ermenileri aşağılamak için söylenen; “Haçan bir kız Ermeni, istemeden vermeli”, gibi iğrenç söylemlere bu hareketle çanak tutulmuştur. Ama bildiğimiz, yaşadığımız, gördüğümüz bir gerçek vardır ki Ermeni toplumu kadirşinasdır, yapılan iyilikleri unutmadığı gibi iyilik yapanları da asla unutmamıştır. Okuduğumuz ve duyduğumuz hatıralarda yaşanan her türlü acı ve kötülüğe rağmen yapılan iyilikler hep dile getirilmektedir.

Başkaları alkışlamadan, doğruyu ve güzeli yakalamak için dostane eleştirilerimi Özcan ALPER dostumuzla paylaşmak istedim.


Konuyla ilişkili diğer makaleler