POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 27.08-02.09.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 27.08-02.09.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 27.08-02.09.2018

ENFLASYON = HAYAT PAHALILIĞI

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre yıllık enflasyon ağustos ayında yüzde 17.90'a çıktı. Bu, son 14 yılın en yüksek enflasyon oranı. TÜİK tarafından açıklanan ÜFE'ye göre de kira artış oranı Eylül 2018'de yüzde 18.78 olarak gerçekleşti. 

Habertürk’ün aktardığına göre, bir kira yılı bittiğinde ev sahibi kiraya zam yapma hakkına yasal olarak sahiptir. Yeni dönemde yapılacak olan kira zam oranını ise Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi'ne (ÜFE) göre belirleniyor. Kira zam oranı hesaplanırken ÜFE’nin 12 aylık ortalaması baz alınıyor. 

TÜİK Ağustos 2018 ÜFE oranlarını açıkladı. Buna göre, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), 2018'in Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 6.60, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 25.32, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,13 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 18.78 artış gösterdi. Yani Eylül 2018 kira artış oranı yüzde 18.78 oldu.

Buna göre 1000 lira kira ödeyen bir kişi bu artışla birlikte 1187.8 TL kira ödeyecek. 

2018’in ilk 9 ayında kira artış oranları şöyleydi:

  •             Ocak 2018 kira artış oranı: Yüzde 15,82
     
  •             Şubat 2018 kira artış oranı: Yüzde 15,66
     
  •             Mart 2018 kira artış oranı: Yüzde 15,50
     
  •             Nisan 2018 kira artış oranı: Yüzde 15,35
     
  •             Mayıs 2018 kira artış oranı: Yüzde 15,36
     
  •             Haziran 2018 kira artış oranı: Yüzde 15.80
     
  •             Temmuz 2018 kira artış oranı: Yüzde 16,57
     
  •             Ağustos 2018 kira artış oranı: Yüzde 17,41
     
  •             Eylül 2018 kira artış oranı; Yüzde 18,78

Kuşkusuz ki, kira düzeyleri çok önemli olmakla birlikte konu kira ile kapanmıyor. Sözcü Gazetesi’nin yaptığı bir saha araştırmasına göre, 325 adet temel besin maddesine yüzde 10 ile yüzde 40 arasında zam geldi. Bun zamların kimileri paketlemede gramaj düşürülerek sözde fiyat artırmadan yapılan gizli zam oluyor, ancak çoğunluğu ise ayan beyan fiyat artışı ile uygulanan zamlardan oluşuyor.

Uzmanlar bu zamların henüz başlangıç olduğu, ülkede TL - Döviz dengesinin daha da bozulmasının varolan az orandaki üretimi de etkileyeceğini ve üretim azaldıkça zamların üstüne bir de işten çıkarmaların artacağını, hatta tenkisatlara gitmeye hazırlanan büyük işletmeler olduğunu dile getiriyorlar.

Bir diğer uyarı da, bu başlangıcın kendisini iki ay gibi bir süre sonra hissetireceği ve toplumun ayarını o zaman tam olarak bozacağına yöneliktir.

MHP destekli AKP - SARAY Rejimi karşıtı her çevre şimdi bütün dikkatini zamlardan, pahalılıktan ve işsizlikten etkilenen halk yığınlarına vermeli, devrimciler, sosyalistler ve komünistler sendikalarda tabandan etkiyi artıracak önlemleri yoğunlaştırmalı, sınıf içinde çalışmalarını güçlendirmelidirler.

***

HALK BANKASI’NIN OPERASYONU

Okuduklarımızı herkes gibi biz de doğru anlıyorsak söz konusu olan sadece Halk Bankası Operasyonu değildir. Önce hatırlayalım ne olmuştu? Geçtiğimiz Cuma, yani 30 Ağustos gecesi, piyasalar kapandıktan sonra, takriben saat 22:00 ile 22:30 arasında bazı bankalar sanal ortamda (online bankacılık) döviz kurlarını yarıya yakın oranda düşürdüler. 7,5 TL olan Euro örneğin 3,75 TL ile işlem gördü.

Bu ne demektir. Bu anı yakalayanlar TL’leri ile 3,75’den Euro satın alıp, ertesi sabah kurlar tekrar yükselince 7,5 -  8 TL’den satarak yüzde yüz kar edebileceklerdir. Bu uygulama bütün döviz cinsleri için geçerlidir.

Devlet, Halk Bankasına yoğunlaşıyor ama elimizdeki belgelere göre, İş Bankası, Deniz Bank, Kuveyt-Türk, HSBC ve ING Bankaları da aynı operasyonda yer almışlardır. Uzmanlar, bu tür operasyonların uluslararası finans piyasalarından gizlenmesinin mümkün olmadığı, o nedenle devletin Halk Bankası’nı “şamar oğlan” olarak ortaya sürdüğünü ve bilinçli olarak deşifre ettiğini ama birçok banka üzerinden operasyon yaptığını belgeliyorlar. Halk Bank zaten ABD’nin kestiği 85 milyar USD’lik cezadan dolayı her an iflas bayrağını çekebilecek bir banka olduğu için devlet operasyon yeri ve deşifrasyon için bu bankasını seçmiştir.

Halk Bank Genel Müdürü de açıklama yaparak yaklaşık 4,5 milyon USD’lik bir döviz alım-satım işlemi yapıldığını ve bunların tümünün tespit edilip eski konumuna getirildiğini iddia ediyor. Gülünç bir durum. 4,5 milyon USD’lik bir döviz alım-satımı için kimse bu kadar gündem olmaz.

Asıl amaç devletin geri planda yapmış olduğu ve birden fazla banka kullandığı döviz operasyonunu gizlemektir. CHP eğer muhalefetim iddiasında ise ortağı olduğu İş Bankası örneğinden yola çıkarak bütün operasyon sürecini deşifre etmeli halka gerçekleri açıklamalıdır.

HDP’nin Mecliste bulunan vekilleri bu konuyu en geri planına kadar araştırıp, kirli oyunları ortaya çıkarıp seçmenlerine anlatmalıdır. HDP seçmenlerini bu tür spekülatif operasyonlara karşı, zamlara, hayat pahalılığına ve işsizliğe karşı sokağa çağırmalıdır.

***

İDLİP ÇIKMAZI

İdlip, Suriye sınırları içinde bir şehirdir. Yaklaşık 150 bin civarında islami-faşist teröristin işgali altındadır. Bu teröristler Türkiye’nin de silahlandırdığı ve desteklediği güçlerdir. İktidar koalisyonu mensubu binlerce çapulcu AKP’li, MHP’li ve BBP’linin orada savaştığını bilmeyen yoktur.

Suriye devleti şimdi kararını vermiş ve zamanının geldiğini düşünüyor ve de İdlip’e müdahale edecek orayı özgürleştirecek. Kimlerden özgürleştirecek? İslami-Faşist terör çetelerinden.

Şimdi TC Devleti bu olgudan neden rahatsız olur? Ne alakası vardır da İdlip hakkında söz söyleme hakkını kendinde görür? Ne amaçla “İdlip Savaşı” için Hatay’a asker, tank ve mühimmat yığar? Anlaşılması zor bir konu…

Rusya ve Çin bu planlamada Suriye Devleti’ni fiilen destekliyor. İran aynı şekilde. Çünkü takriben 150 bin kişi sayılan islamcı faşist teröristlerin içinde 30 bine yakın Rus ve Çin vatandaşı var. Çeçenistan’dan, Dağıstan’dan ve BDT üyesi eski Sovyet Cumhuriyetlerinden kalkıp oraya savaşmaya, daha doğrusu eğitilmeye gitmişler. Rusya onların eğitilip, gözü dönmüş bir şekilde Rusya’ya veya BDT ülkelerine dönüp terör estirmelerini istemiyor. Çin’den de Uygur’ları getirip orada savaşçı yapmışlar. Onların da tekrar Uygur’a dönüp halkı terörize etmesini Çin devleti de istemiyor. Onun için bu unsurların orada imhasını ön görüyor.

Türkiye ne yapıyor? Bu unsurlara kucak açıyor, kimlikle donatıyor ve destekliyor. Onun için Türkiye İdlip meselesinde fena halde sıkışmış durumdadır. Kaşla göz arasında Haşd-i Abi denen kendi donattığı örgütü “terörist” ilan etmesi bu panikten kaynaklanmaktadır.

ABD ise Suriye İdlip’i özgürleştirirse Şam’ı bombalama tehditleri savuruyor. KÖH ne yapıyor? Son gelen bilgilere göre Suriye Devleti ile birlikte tavır alıyor. İdlip’i̇n özgürleşmesi, ertesinde Afrin’in özgürleşmesi demektir. Türkiye ise İdlip Halep gibi olmamalı, yani Suriye devletinin kontrolüne geçmemeli derken aslında Afrin için yanıp tutuşuyor.

Burjuva basınını takip ederken satır aralarından okuduklarımız bundan ibaret.


Konuyla ilişkili diğer makaleler