POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 16.12-22.12.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 16.12-22.12.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 16.12-22.12.2019

DIŞ POLİTİKA: LİBYA VE DOĞU AKDENİZ

AKP’nin Libya’daki çatışmaya Müslüman Kardeşlerden ve Trablus merkezli hükümetten yana müdahil olmak için fırsat kollandığı her geçen gün daha fazla açığa çıkıyor. Bunun için AKP tarafından hazırlanan Libya Mutabakatı Genel Kurul’da kabul edildi.

Bir süre önce AKP ile Doğu Akdeniz Mutabakatı imzalayan Trablus Merkezli hükümetten de Türkiye’ye askeri yardım çağrısı yapılmıştı. Libya’daki UMH ile yapılan anlaşmanın hemen ardından Tobruk Merkezli Hafter komutasındaki güçler Türk mürettebatlı gemiye el koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Türkiye kamuoyunu Libya savaşına ikna etmek için adeta kamu diplomasisi içeren mesajlar veriyor. Bir yandan Kemalistlerden konuya ilişkin gelen eleştirileri “Madem Libya'nın bizimle ilgisi yok, öyleyse Gazi Mustafa Kemal orada ne arıyordu?" sözleriyle savuşturmaya çalışan Erdoğan öte yandan, "Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar" diyerek yeni bir “beka algısı” yaratmaya çalışıyor. Üstelik Erdoğan bu mesajları da Gölcük Tersane Komutanlığı'nda düzenlenen Yeni Tip Denizaltı Projesi 1. Gemisi Pirireis’in Havuza Çekme ve 5. Gemisi Seydialireis’in kaynak töreninde dile getirdi. Türkiye’de Libya ile ilgili bu gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz geriliminin bir tarafında bulunan Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Nikos Dendias de Libya’yı ziyaret etti. Libya’da Hafter ve Libya Ulusal Ordusu denetiminde bulunan Bingazi’yi ziyaret eden Dendias, Libya Başbakanı Abdullah el Thani ile görüştü ve Türkiye’nin UMH ile mutabakat imzalamaya hakkı olmadığını söyledi. Dendias ayrıca Halife Hafter ile de görüşecek. Konuya ilişkin bir açıklama da ABD’den geldi. ABD Dışişlerinden bir yetkili Türkiye’nin UMH ile imzaladığı mutabakatı “işe yaramaz ve provokatif” olarak nitelendirdi. ABD’den gelen açıklamaya cevap veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun, “Deniz sınırlarımızdaki hiçbir emrivakiye izin vermeyiz. ABD’li mevkidaşlarımızı güvenlik kaygılarımızı anlamalarını bekliyoruz” dedi. Böylece bir süre önce Kıbrıs bölgesinde başlayan enerji gerilimi gittikçe uluslararası boyuta ulaşan ve Libya’ya kadar uzanan kalıcı bir gerilim alanına dönmeye başladı. Aslında AKP’nin Libya’da nasıl bir role soyunduğunu Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Suriye'de olduğu gibi barış, huzur ve güvenlik sağlanana kadar Libya'da da kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz" sözleriyle dile getirdi. Her türlü provokasyon ve gerginliğe açık savaş politikalarının sadece iç politika ve ekonomideki krizin üstünü örtme amacını taşıdığını görmek ve de Türkiye'nin "dünyaya kafa tutan güç" imajı sayesinde "milli duyguları" kaşıyarak AKP-Saray Rejimi'nin dağılmasını geciktirmek amacında olduğunu anlamak ve anlatmak gerekiyor.

 

İÇ POLİTİKA: SİMİT SARAYI, JİTEM DAVASI, BÜTÇE, ASGARİ ÜCRET

Simit Sarayının Ziraat Bankası tarafından alınmasına ilişkin tartışmalar artarak devam ediyor. Binali Yıldırım başta olmak üzere AKP’lilerin Simit Sarayı’na ait özel uçakları kullandığına ilişkin görüntüler yayınlandı. İçeride sıkışan ve kendi içinde parçalanmaya doğru giden bu nedenle çatışma ve savaş siyasetini genişletmek isteyen AKP, içeride muhalefete yönelik saldırılarını da sürdürüyor. HDP’ye karşı gözaltı saldırılarına aralıksız devam eden İktidar, kimi çevreler üzerinden kendisinden kopan kesimlere de mesaj veriyor. Daha önce Cem Uzan tarafından “Dış güçlerle işbirliği yapmakla” suçlanan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan bu kez JİTEM Davasından beraat ettirilen 90’lı yılların failli meçhul cinayetler aktörü Mehmet Ağar tarafından hedef alındı. AKP ve MHP iktidarını “Büyük milliyetçi ve muhafazakar iktidar” olarak tanımlayan Ağar, “Bu iktidarı parçalamaya yönelik teşebbüsler var Allah göstermesin” açıklamasında bulundu. Kayyım politikalarını hararetli bir şekilde savunan AKP’nin en küçük ortağı BBP Genel Başkanı Destici de, Ağar gibi hükümeti “milliyetçi ve muhafazakar iktidar” tanımladı ve CHP ile İYİ Parti’ye bu hükümetin savaş politikaları başta olmak üzere bütün politikalarına destek vermesi çağrısında bulundu. Bütün bu tartışmalar sürerken, AKP’ye yakın Akit yazarlarından Abdurrahman Dilipak, AKP’de eleştiriye karşı çıkan kesimlerin cemaat üyesi olduğunu yazısında şu sözlerle dile getirdi: “Her partide ya da örgütte böyle tipler vardır. Her eleştiriye öfkeli cevaplar verirler. En fedakar onlardır!. Brütüsler onların arasında gizlidir. Bu AKP’lilerin çoğu eski FETÖ’cüdür aslında. O FETÖ’cülerin dışarıda kalanları sızdıkları tarikat, cemaat, derneklerde aynı rolü oynarlar.”

Bütçe Meclis'te kabul edildi. Bütçe görüşmelerinde en çok tartışılan, gerilimlerin çıkmasına neden olan konu yine Kürt meselesi oldu. Saray bütçesi TBMM’de kabul edilmiş oldu. Bütçe süreci bile Türkiye’deki bütçe açığının, ekonomik verilerin ne kadar kötü olduğu bir kez daha ortaya çıkarken, ABD’nin Türkiye’ye yönelik aldığı yaptırım kararının Trump tarafından onaylanması, krizi daha da derinleştirecek bir içeriğe sahip. Yeniden 6 TL sınırına dayanan Dolar’ın bu hafta başında yükseliş trendini sürdürmesi bekleniyor. ABD’nin yaptırım kararına karşılık bir hamle de Rusya’dan geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, TürkAkım doğalgaz boru hattının 2-3 hafta içinde devreye alınacağını söyledi. Bu arada Almanya ile ABD arasında da yine TürkAkım projesi nedeniyle tartışma yaşanıyor ve Avrupa’daki kimi ülkeler yaptırımın Avrupa’yı da hedef aldığını düşünüyor. Asgari ücretle ilgili gelişmelerin de bu hafta sona ermesi bekleniyor. İşçi sendikaları asgari ücretin 2 bin 500 TL’nin altına düşmemesini isterken, TÜİK en son bu rakamı 2 bin 300 civarında açıklamıştı. Bize göre asgari ücretin net 3 bin 200 TL'nin altında olmaması ve vergiden muaf tutulması gerekiyor. Sendikaları bu konuda tekliflerini geliştirmeye ve gerekli toplumsal baskıyı yaratacak önlemler almaya çağırıyoruz.


Konuyla ilişkili diğer makaleler