POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.08-19.08.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.08-19.08.2018

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.08-19.08.2018

BAYRAM KUTLANAMIYOR, YA BİZ NE YAPIYORUZ?

Öncelikle tüm okuyucu ve takipçilerimizin kültürümüzün bir parçası olan bayramlarını kutlar, daha iyi bir dünya, daha iyi bir Türkiye, esenlikler, barış, demokrasi ve sosyalizm dileklerimizi iletiriz.

Bu yıl bir bayramı daha ekonomik kriz koşullarında karşıladık. Son iki üç gün Kadıköy, Üsküdar çarşı içlerinde dolaştığımızda, cuma günü Fikirtepe, cumartesi günü Pendik gibi büyük pazarlara gittiğimizde in cin top oynuyordu. Gözlerimize inanamadık ve cumartesi günü bayram öncesi özellikle dar gelirli ve yoksul ailelerin bayram alışverişlerini yaptıkları Mahmutpaşa ve Mısır Çarşısına da gittik, o mekanların da bomboş olduğunu gördük.

Hafta sonu iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde dolan Salacak sahili, Kartal - Maltepe sahili, Zeytinburnu - Bakırköy sahili, Küçükçekmece - Menekşe sahili hem boş denecek düzeyde az bir kalabalık ile karşı karşıyaydı, hem de her öbekten çıkan mangal dumanları oldukça azalmıştı.

Bu tablo bize çok şey ifade etmektedir. Durumu uygun olanlar gibi şehir dışına çıkamayan yoksul ve dar gelirli yurttaşlarımızın geçmiş bayramlarda tıka basa doldurdukları alanların seyrelmesi insanların burunlarını evlerinden dışarıya çıkaramayacak duruma geldiklerinin işaretidir.

Peki ya 9 günlük bayram tatilini fırsat bilip Ege ve Akdeniz sahillerine gidenlerimize nasıl bir yorum yapabiliriz. İnanın otellere gidenlerin sayısı pek az. Çoğunluk akrabalarının yanına onların yazlıklarına gitti, ezici çoğunluk ise memleketlerine, köylerine. Ucuz bayram tatilinin adresleri bu yıl yurttaşların çıkamadıkları kendi evleri, akrabaların yazlıkları ve köyleri oldu.

Tabii ki boyalı Saray basını bu konulara hiç yer vermiyor. Saray basını magazin haberleri ve savaş naraları ile dolu. Bir de ABD’ye nasıl kafa tuttukları ile böbürlenip duruyorlar. Bu sabah Mecidiyeköy TRUMP TOWER (Kule) ikiz gökdelenlerinin önünden geçerken düşündük, “acaba Erdoğan Trump’ın mallarına el koyarken bu binaları da kamulaştırmış mıdır?” diye. Mümkün mü bunların böyle şeyler yapabilmeleri. Gırtlaklarına kadar bağımlılık ilişkisi içine girdikleri ABD’ye kafa tutmak kim, sen kim?

Bir de kredi kartları borçlarına borç ekleyerek bayram tatili yapanlarımız var tabii. Muhtemelen kriz patlamadan planlanan, ödenen ve siyaseti iyi okuyamamanın sonucunu bu yurttaşlarımız farklı yaşıyorlar. Ama en geç kredi kartlarının vade tarihleri geldiğinde Saray’da birilerinin kulaklarının çınlayacağına keinlikle eminiz.

Oy avcıları bu yıl nasıl olsa seçimler de artık atlatıldı düşüncesiyle bu yıla kadar bayramlarda ücretsiz yaptıkları otobüs, metro, şehir hatları vapurları ve köprü geçişlerini ilk defa ücretsiz yapmadılar. Yüzde 50 indirim uygun gördüler. Yoksul ve dar gelirli yurttaşlarımızın bayramda seyahat özgürlüklerini bir kademe daha kısıtlayan bu uygulamayı protesto ediyoruz ve işçi yoksul yatağı mahallelerden bu uygulamaya yığınsal tepki olmamasını hayretle karşılama hakkını kendimizde görmüyoruz. Bu tepkilerin oluşmamasını bir öz eleştiri gerekçesi olarak görerek yetersizliğimizi kabul ediyoruz.

Görüşlerimize tamamen veya kısmen katılan, sınıf mücadelesinin gereğine inanan arkadaş, dost, yoldaş, izleyici ve takipçilerimizi de bu uzun bayram tatilinde “neyi daha iyi yapabiliriz?” sorusunu kendilerine sormalarını öneriyoruz. Sosyal medyada yüksek perdeden ahkam keserek, doğru ama sivri paylaşımlar yaparak, yaz tatillerinden boy boy fotoğraflar yayınlayarak mı, insanlarımız açlıktan kıvranırken kare kare mangal ve içki sofrası görselleri yayınlayarak mı, yoksa yaşam ve çalışma alanlarımızda etrafımızda 3-5 kişiyi aktif mücadeleye katarak yığınsal çıkışların nüvelerini oluşturarak mı daha doğru bir duruş sergileyeceğimize karar vermeliyiz.

Zor bir dönemden geçiyoruz. Ülke 12 Eylül faşist diktatörlüğüne benzer hatta teknolojinin egemenlere sunduğu olanaklar ile kimi alanlarda daha sert bir baskı rejimi altında yönetiliyor. İşçi sınıfının politik örgütlülüğü iğneyle kuyu kazar misali yaşam ve çalışma alanlarında örgütleniyor. Onbinlerce insana seslenebileceğimiz yayınlarımız mevcut. Sosyal medyadan yüzbinlere hatta bazen milyonlara ulaşabiliyoruz. Gerçekten saf, temiz, bilimsel yaklaşımımız mevcutsa, duygusal açıdan inancımız ezilenden ve sömürülenden yanaysa, savaşa karşı barışı, teröre karşı özgürlüğü savunuyorsak, çok ve boş sözler sarfetmeden, sürekli tribünlere oynama alışkanlıklarını terkederek bizzat sınıfın ve yoksul halkın içinde örgütlenmemizi geliştirmeliyiz. Bu bayramda bu konuları zihnimizden geçirelim, eleştirilerimizi ve öz eleştirilerimizi yapalım. Çünkü tutulacak tek ana halka budur. Mücadeleyi yükseltmenin koşullarını yaratmanın ve yarın yığınların mücadelesi yükseldiğinde o mücadeleyi sınıf mücadelesi içeriği ile doldurarak işçi sınıfının politik örgütünün öncü rolünü yerine getirmenin başka yolu yoktur.

Bu duygu ve düşünceler ile tüm okuyucu ve takipçilerimize, dost, arkadaş ve yoldaşlarımıza esenlikler diliyoruz.