POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.01.-19.01.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.01.-19.01.2020

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 13.01.-19.01.2020

LİBYA KRİZİ VE KONFERANSI

Libya krizi dün Berlin’de yapılan ve tarafların davet edildiği uluslararası konferans ile yeni bir aşamaya girdi. Almanya’nın ev sahipliğinde yapılan konferansa, ABD, Rusya, Türkiye, Fransa, İngiltere, İtalya, Kongo Cumhuriyeti, Cezayir, Çin, BAE gibi ülkeler ile AB, Arap Ligi, BM gibi uluslararası kurumların temsilcileri katıldı.

Libya’da çatışan taraflardan Hafter ile Sarrac’ın da eş zamanlı olarak Berlin’de bulunduğu ve konferans görüşmeleri çerçevesinde her iki isimle de görüşmeler gerçekleştirildiği öğrenildi. Konferans sonrası Merkel tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde “Libya Temsilciler Meclisi'nin (Hafter’i destekleyen meclis) onayladığı tek, birleşik, kapsayıcı ve etkin bir hükümetin kurulmasını destekliyoruz" denilirken taraflara da ateşkes ilanından sonra askeri faaliyetlerini durdurma çağrısı yapıldı. Bu çağrı aynı zamanda Türkiye ve Rusya gibi Libya’ya güç ve silah yığan ülkelere yapılan bir uyarı olarak da değerlendirilebilir. Yine sonuç bildirgesinde ateşkesin denetlemesi için BM’ye çağrı yapılırken, bu iş için 5 artı 5 kişiden oluşan bir askeri heyetin oluşturulmasının kararlaştırıldığı belirtildi. Konferans sonrası konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise , toplantıya katılan tüm tarafların ateşkesi destekleme taahhüdünde bulunduğu ve Libyalı taraflardan oluşan askeri komitenin Cenevre'de toplanacağını söyledi. Daha önce Moskova’da Türkiye ve Rusya arasında büyük bir vaveyla ile ilan edildiği belirtilen ateşkes daha sonra hayata geçmediği gibi Türkiye’nin yaratmak istediği havanın da gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştı. Berlin Konferansı’nın da benzer bir akıbeti uğrama ve yaratılan “barış havasına” rağmen çatışmaların sürme ihtimali varlığını koruyor.
Berlin Konferansı öncesinde de taraflardan dikkat çeken açıklamalar da geldi. Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter'i destekleyen Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih, Libya halkının Türkiye ve diğer yabancı güçlerin ülkeye müdahale etmesine izin vermeyeceğini belirtti. Yine kimi iddialara göre Berlin'deki Libya Konferansı sürerken, Libya’da petrol sahaları kapatıldı. Reuters haber ajansı, Fizan’ın Öfkesi adlı hareketin lideri Beşir el Şeyh'in yaptığı açıklamaya dayandırdığı haberinde, ülkenin güneyindeki Fizan’da bulunan El Şerare ve El Fil petrol sahalarının kapatıldığını duyurdu. İki sahanın kapatılması, Libya'dan bütün petrol akışının durdurulması anlamına geliyor. Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) ise, bu iki sahadaki üretimin kesildiğini açıkladı. NOC, Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’na bağlı güçlerin bu sahalardan petrol pompalayan bir boru hattını kapattığı belirtildi. Libya'nın güneyindeki iki petrol sahasından günde ortalama 400 bin varil petrol pompalanıyor. Hafter yanlısı aşiretler cuma günü petrol zengini ülkede beş limandan ihracatı durdurmuştu. Ayrıca konferans sürerken, Türkiye’nin Libya’ya paralı askerler göndermesi Uluslararası alanda da tartışma konusu oldu. AFP’nin haberine göre Berlin’de devam eden Libya Konferansı’nın basına kapalı kısmında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Suriye’den Libya’ya Türkiye destekli silahlı muhalif grupların gönderilmesinden endişe duyduğunu ve buna karşı çıktığını ifade etti. Macron, “Suriye'den ve diğer ülkelerden Trablus’a savaşçıların geliyor olmasından duyduğum derin endişemi ifade etmeliyim, buna bir son verilmeli” diye konuştu. Erdoğan’ın Libya konferansından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile ayrılması dikkat çekti.

TÜRKİYE İÇ POLİTİKASI

Türkiye iç siyasetinde de Kanal İstanbul ile ilgili gelişmeler, ekonomideki olumsuz gidişat ve bağlı gelişmeler ön plana çıkıyor. Erdoğan bir süredir “Ana Muhalefet” lideri gibi Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan en son İmamoğlu’nun “süt dağıtma” projesinin gerçekleşmediğini ileri sürerek “Nerede kaldı o sütler” açıklamasında bulunmuştu. İmamoğlu 100 bin çocuğa süt yardımında bulunduklarını belirterek, “Belki alışkın oldukları yardım yapılan insanların deşifre edildiğini görmediği için yardım yapılmıyor sanıyor. Ama biz veren elin alan eli görmediği bir yardımlaşma kültürünü yayıyoruz" sözleriyle Erdoğan’a cevap verdi. Erdoğan, esas niyetini de, “İstanbul'un projeleri bu şehrin mahalli yönetimlerine bırakılamayacak kadar hayatidir, büyüktür” sözleriyle dile getirdi. Bu da aslında bütün yerel yönetimlere yönelik kayyım rejiminin hayata geçirileceğinin işareti olarak nitelendirilebilir. Kanal İstanbul ile ilgili ÇED Raporunun olumlu verilmesine yönelik tepkiler de sürüyor.

Ekonomi alanında, AB’nin Türkiye’ye yönelik katılım öncesi mali yardım fonlarının kesintiye uğradığı yönündeki iddialar AB tarafından yalanlandı. Ancak, gelen yardımlar Türkiye ekonomisini kurtarmaya yetmiyor. En son Avcılar'da bir barın ortağı olan kişi iddiaya göre borçlarını ödeyemediği için yaşamına son verdi. Toplu intiharlar, soğuktan donmalar ve intiharlar ekonomik bunalımın yansımaları olarak sürüyor. Bu gerçekler Cumhurbaşkanı'nın ve ilgili bakanların çizdikleri pembe tablo ile yüzde yüz çelişiyor. Çarpıtılmış veriler ve gerçek olmayan içeriklerle süslenen bakanlık açıklamaları giderek büyüyen ekonomik ve ona bağlı olarak oluşan sosyal sorunların üzerini örtmeye yetmeyecektir. Hiç bir yalan ve o temelde oluşturulan set toplumsal patlamaların doğmasını engelleyemeyecektir.

Metal iş kolunda 186 işyerindeki yaklaşık 130 bin işçiyi ilgilendiren Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Grup Toplu İş Sözleşmesi’nde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı alan metal işçileri Bursa ve Gebze’de meydanlara indi. İşçiler direnmeye kararlı, bu direnişin yaygınlaşması ise rejimin korkulu rüyası. Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı kararıyla grevlerin "ertelenmesi" yani yasaklanması an meselesi. Önemli olan metal ve otomotiv işçilerinin böyle bir durumda nasıl tepki verecekleridir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler