POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 10.06-16.06.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 10.06-16.06.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 10.06-16.06.2019

İSTANBUL SEÇİMLERİ VE TV TARTIŞMASI

İstanbul seçimlerinde geri sayım sürüyor ve son bir haftaya girildi. Hafta sonu İstanbul seçimleri açısından son derece hareketli geçti.

HDP İstanbul seçimleri için daha belirgin bir şekilde kampanyaya dahil oldu ve yeniden ağırlığını koymaya başladı. Ayrıca günlerdir beklenti yaratılan İmamoğlu ve Yıldırım’ın canlı yayın programı dün akşam nihayet gerçekleştirildi. Her iki taraf da 31 Mart’ta olduğu gibi tartışmanın galibi olarak kendisini ilan etti. AKP tarafı tartışma sonrasında yarattığı algı ile İmamoğlu hakkında “yalancı” imajı yaratmaya çalışırken, Binali Yıldırım’ı da “samimi, dürüst, sözünün eri” insan şeklinde resmetmeye başladı. Bugün atılan manşetler de AKP açısından programın daha önceden nasıl tasarlandığını gösteriyor. Yeni Şafak, İmamoğlu’nun fotoğrafı ile birlikte “82 milyona yalan söyledi” manşetini attı. Aynı manşette Yeni Şafak Binali Yıldırım’ın ise “proje adamı olduğunu gösterdiğini” ileri sürdü. Star benzer şekilde, “Milyonların önünde yalan maskesi düştü” manşetini attı. Türkiye Binali Yıldırım lehine, “Tecrübe farkı” manşetini ön plana çıkarırken, Akit ise, “CHP her dönemin sandık hırsızı” manşetini tercih etti. İmamoğlu’nun yarattığı hava ile Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri savunmada kaldı. Cumhuriyet, “Kim çaldı yanıtsız kaldı” manşetini atarken, Sözcü, “Sert başladı tatlı bitti” manşetini attı.

Bütün bu manşetler daha önce de tahmin edildiği gibi programın AKP açısından beli bir kurgu üzerinden tasarlandığını gösterdi. Programla Binali Yıldırım daha şirin, samimi gösterilmeye çalışılırken, İmamoğlu imajına kısmen darbe vurulmaya çalışıldı. Ayrıca İmamoğlu lehine oluşan mağduriyet, 31 Mart’ta yapılan haksızlık meselesini de kısmen aşmak istediler. “Pamuk şeker” tadında başlayan program “uzlaşma kucaklaşma” fotoğrafları ile sona erdi. 23 Haziran seçimleri bu tartışma sayesinde kısmen normalleştirildi. Programda Kürtlerle ilgili yapılan tartışmada iki adayda Kürt kökenli vatandaşımız tabirini kullanırken, Binali Yıldırım, “Biliyorsunuz Afrin operasyonunu yaptık o zaman ben başbakandım” hatırlatmasında bulundu. “Fırat’ın doğusunu ve diğer bölgeleri de temizleyerek oraya geri dönüşleri sağlayacağız” diyerek Rojava’ya yönelik Afrin’e benzer saldırılar ve işgal girişimleri tasarladıklarını göstermiş oldu. Günlerdir Kürdistan diyen Kürtçe konuşarak Kürtlerden oy almaya çalışan, Rudaw üzerinden şirinlik yapan Yıldırım, Kürt düşmanlığı politikasını canlı yayında bir kez daha itiraf etmiş oldu.
 

ERDOĞAN VE BAHÇELİ’NİN "BUYURDUKLARI"

Seçime ilişkin 31 Mart’ta aktif bir şeklide sahada olan ve seçimi bir “beka seçimine” dönüştüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir süredir alanda olmamasıyla tartışılıyor. Erdoğan, 23 Haziran’da yapılacak seçimde ‘sadece bir belediye başkanının seçileceğini’ söylerken; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul seçimini bir ‘beka seçimi’ olarak nitelemesi dikkat çekti. Erdoğan TİM’de yaptığı konuşmasında seçimlerle ilgili , “Sadece bir belediye başkanı seçilecek. Seçimdir daha doğrusu olması gereken neyse o olacak. Milli iradenin tecellisidir. Yurt dışı medya, sicil toplum örgütleri, terör örgütleri neden bu seçimle bu kadar çok ilgileniyor?” ifadelerini kullandı. Meral Akşener ise seçimlere ilişkin yaptığı açıklamada “Göreceksiniz Ekrem kardeşimiz en az 3 puanlık bir oy ile kazanacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Seçim sürecinde “İstanbul’da görünmemekle” eleştirilen Bahçeli ise hafta sonu İstanbul’a giderek geri döndü. Bahçeli yaptığı konuşmada yeniden “beka sorunu” tanımında bulundu ve “31 Mart öncesi HDP ile ittifak yapmıyoruz diyenler, 31 Mart sonrası teşekkür mesajları unutulmuş değildir. CHP Genel Başkanı, PKK'nın anadilde eğitim talebine yeşil ışık yakmakta, CHP adayı terör tutuklusuna övgüler düzmektedir. 23 Haziran'da sandık başına giderken, yaşanan skandalları, oy hırsızlıklarını, FETÖ'nün 'Her şey çok güzel olacak' sözünü değerlendirecektir. Organize usulsüzlükte kimlerin dahli vardır? Şaibenin arkasında hangi güçler vardır?” değerlendirmesinde bulundu.
 

S-400, F-35 VE AKDENİZ GERİLİMİ

Türkiye’nin gündeminde seçimlerle birlikte S-400 ve F-35 silah sistemleri, İdlib meselesi, Akdeniz’deki gerginlik, Güney Kürdistan’a yönelik saldırılar ve çatışma gündemi de yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli yaptıkları açıklamalarda S-400 konusunda Türkiye’nin kararını verdiğini ve bundan geri dönüş olmayacağını tekrarladı. Milliyetçi Ortadoğu Gazetesi, tamda bu konuda Erdoğan ve Bahçeli’nin konuya ilişkin verdiği demeçleri ön plana çıkararak, “ABD’ye çifte rest” manşetini attı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katıldığı bir programda, "Bugün S-400 ile ilgili ABD'nin dayatmalarını kabul etmemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı. Konuyla ilgili açıklama da ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü Eric Pahon’dan geldi. "Moskova’nın birinci hedefi, onlar açısından en büyük hediye NATO ittifakında çatlaklar yaratmak ama böyle bir şey olmayacak" diyen Pohan, "S-400 anlaşması ve bunun F-35 savaş uçakları programına etkileri konusunda, Türkiye-ABD-NATO ilişkisinin geneline ve bu ilişkinin ne kadar büyük ve katmanlı olduğuna bakmak lazım. ABD Türkiye'ye kilit bir stratejik müttefik olarak çok değer veriyor” diye konuştu. Akdeniz’deki gerilim de Erdoğan’ın gündemindeydi. Erdoğan konuya ilişkin yaptığı açıklamada Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Türkiye Doğu Akdenizdeki çalışmaları durdurmalı” açıklamasına tepki göstererek, “Türkiye Kıbrıs da garantör ülke. Bizim oradan çıkmamızı isteyen Fransa’nın Akdeniz’de ne işi var” diye çıkıştı.

 

İDLİB’DE DURUM VE ÇATIŞMALAR

İdlib’de sağlanan ateşkese rağmen saldırı ve çatışmalar sürüyor. Türkiye’nin İdlib’deki bir gözlem noktası daha saldırıya uğradı. Milli Savunma Bakanlığı saldıran rejimi sorumlu tuttu ve bunun üzerine yine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan açıklama geldi. Çavuşoğlu, "Rejimin bu saldırganlığını da kabullenmemiz mümkün değil ve İdlib Muhturası'na da aykırı, Rusya'yla imzaladığımız. Burada rejimi durdurmak da Suriye konusunda yakın iş birliğinde çalıştığımız Rusya'nın ve İran'ın sorumluğudur. Çünkü her ikisi de rejimin garantörüdür. Rejimin askerimize yönelik tacizlerini tolere etmemiz mümkün değil. Haddini bildiririz. Herkes haddini bilsin" şeklinde konuştu. Çavuşoğlu böyle ileri-geri konuşurken Rusya’dan da bir açıklama geldi ve İdlib’de saldırı düzenlenen hedeflerin koordinatlarının kendilerine ve Suriye yönetimine Türkiye tarafından verildiğini açıkladı. Güney’e yönelik saldırılar ve Kürt düşmanlığı üzerinden kurulan savaş siyaseti de sürüyor. Pençe harekatı devam ederken, Şırnak’ta yaşanan çatışmalarda iki taraftan da kayıplar var.


Konuyla ilişkili diğer makaleler