POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 01.04-07.04.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ 01.04-07.04.2019

POLİTİKA’DAN GEÇMİŞ HAFTAYA BAKIŞ  01.04-07.04.2019

YEREL SEÇİM Mİ; YILAN HİKAYESİ Mİ?

31 Mart 2019 tarihinde icra edilen Yerel Seçimlerin sonuçları saat 19:15’den itibaren açıklanmaya başladı. Hatırlayalım, Türkiye’nin doğu bölgelerinde, özellikle Kürt illerinde sandıklar yerel saatle 16:00’da kapandı, batı illerinde ise saat 17:00’de.

Saat 19:15’den itibaren seçim yasağı sona erdi ve sonuçlar yayınlanmaya başladı. Saat 22:30 olduğunda artık seçimlerin sonuçları belli olmuştu ve Anadolu Ajansı veri akışının durduğunu gerekçe göstererek sonuçları yayınlamayı durdurdu. Bütün gözler YSK’ya çevrildi. YSK Başkanı da 01 Nisan sabahı açıklama yaparak AA’yı adeta yalanladı ve “AA bizim müşterimiz değil, bizden veri almıyorlar” ifadesini kullandı. 01 Nisan pazartesi günü saat 13:30 itibarıyla, artık tüm sonuçlar ortaya çıkmıştı.

Sonuçlar AKP-MHP İttifakı için büyük bir şok oldu. O saatten sonra iki yöntem uygulanmaya başlandı. AKP-MHP İttifakı’nın, özellikle AKP’nin görünür şekilde oy kaybına da uğrayarak kaybettiği metropollerde önce geçersiz oyların, o da olmazsa tüm oyların tekrar sayımı dayatıldı. Asıl amaç tüm oylar tekrar sayıldığında sonuçlar değişmezse, seçimlerin tekrarı konusunda karar aldırtmak. İkinci yol ise, güçler dengesi ve çirkefliğin ulaştığı düzey de izin vermezse kaybedilen metropollerde yenilginin etkisini azaltmak için zaman kazanmış ve seçim sonuçlarını tavsatmış olmak.

AKP hiç bir şekilde yenilgiyi hazmedemeyen bir partidir. Bunu 7 Haziran Genel Seçimlerinde ve 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadık. Saat 22:00 olduğunda “atı alan Üsküdar’a geçti” ifadesiyle sonuçları oldu bittiye getirip resmileştirdiler. Hiç bir itiraz kabul etmediler. Şimdi ne oldu da bu itirazlar bu kadar güncel hale geldi? Veya seçim gecesi 5 saatte sayılıp açıklanabilen oyların sadece geçersiz olanları sayıldığı halde bir hafta doldu sonuç alınamadı ve üç gün daha uzatılarak on güne ihtiyaç duyuluyor?

Ankara, İzmir, Adana ve Mersin’i ister istemez kabullendiler. Ancak anlaşılan İstanbul onlar açısından bir kırmızı çizgi. “Ne yapın edin İstanbul’u alın” talimatı uygulanıyor. Ancak, büyük bir usülsüzlük yapmayı başaramazlarsa bu talimatın gereğini yerine getiremeyecekler. İstanbulda ikiyüzküsurbin geçersiz oy sayılıyor ama Muş’ta ikibinbeşyüz geçersiz oy saydırılmıyor. Muş’ta AKP, HDP’den sadece 538 fazla oy alarak kendisini seçimin galibi ilan etti. Pekiyi, kendinize bu kadar güveniyorsanız, neden Muş’un geçersiz oylarını saymaktan bu kadar çekiniyorsunuz? İstanbul’un kanunları farklı, Muş’unki farklı diyorsanız, bir kez daha Kürt halkı üzerinde uygulanan sömürgeci politikaları açıkça kabul etmiş oluyorsunuz.

İstanbul’u barış ve demokrasi güçlerinin desteğiyle CHP adayı kazanmıştır. Daha fazla usülsüzlük yapıp devletin haksız gücünü kullanarak İstanbul seçimleri iptal edilip yeniden gerçekleştirilse, barış ve demokrasi güçleri CHP adayını daha büyük bir farkla Belediye Başkanı seçer. Bundan emin olabiliriz. Yeter ki AKP tarafından daha büyük hileler yapılmasın.

 

SEÇİMLERDEN SONRASI NE OLACAK?

Şu açık ki, İstanbul seçim sonuçları nasıl ilan edilirse edilsin MHP destekli AKP-Saray rejimi ciddi bir yenilgi ile karşı karşıyadır. Rejim başta sosyalist ve demokratik muhalefet olmak üzere tüm muhalefet güçleri üzerindeki baskısını artıracak. HDP’den ve HDK bileşenlerinden seçimin intikamını alıp ömrünü uzatmaya çalışacak. Bu şekilde ekonomiyi ve politik stratejilerini uygulamak isteyecek.

Demir yumruk politikası bir süre etkisini gösterebilir ama AKP-Saray rejiminin hazin sonunu engelleyemez. Ne kadar fazla baskı ve terör olursa, ona karşı muhalefet birikimi de artacak ve aynen bu yerel seçimlerde de yaşandığı gibi bulacağı ilk yoldan fışkıracak. Bu sefer seçimlerde oldu, bir dahaki sefer seçimlerde de olabilir günlük yaşamın içinde gelişecek toplumsal tepkilerde, grevlerde ve direniş odaklarında olabilir.

İşbirlikçi tekelci burjuvazi ekonominin de durumunu gözeterek MHP destekli AKP-Saray rejimi hakkında itidal çağrıları yapıyor. Bu doğru. Ama aynı zamanda toplumu rahatlatacak burjuva demokratik çözümler konusunda da değişimler üzerine çalıştıkları aşikar. ABD emperyalizmine koşulsuz şartsız dayanacak ve AB emperyalistlerine yüzünü dönecek, tekrar yakınlaşmayı sağlayacak bir politika hazırlıklarının sürdüğü de konuşmaların ve yazıların satır aralarına yansıyor. Kürt ulusal sorunu konusunda adil, demokratik, eşit bir barışçıl çözüm doğrultusunda burjuva demokratik anlamda adım atamayacak, ekonomik krizin yükünü sadece işçi ve emekçilerin sırtına yüklemekten vazgeçmeyecek, demokratik muhalefet üzerindeki baskı ve terörü azaltmayacak ve hatta görünürde ortadan kaldırmayacak hiç bir çözüm bu ülkede egemenlerin dahi içinde bulunduğu ekonomik ve politik krize çare değildir.

Barış ve demokrasi güçleri görece daha demokratik koşulların kazanılması için mücadeleyi yükselteceklerdir. Ama aynı zamanda CHP kendini sorgulayacak ve de AKP içindeki kimi güçler bu yenilginin nedenlerini irdeleyerek adımlar atacaklardır. Önümüzdeki dönemde bu gelişmeler beklenmelidir.

NOT: 01 Nisan tarihli "AMPÜL PATLADI!" manşetli Politika değerlendirmesinin bu bağlamda yeniden okunmasını öneriyoruz.


Konuyla ilişkili diğer makaleler