Mehmet Barış: Emek ve Sevgi Şiirleri

Mehmet Barış: Emek ve Sevgi Şiirleri

Mehmet BarışEdebiyatın, sanatın konuşulduğu kimi sohbetlerde, “Bir Vincent Van Gogh, Çaykovski, bir William Shakespeare, Cervantes, “Ancak yüz yılda bir gelir.” denir. Peki, bir Pablo Neruda, bir Octavio Paz, Yaniss Ritsos, Nazım Hikmet, kaç yüz yılda bir gelir.

Ahmet Arifler, Turgut Uyarlar, Edip Canseverler, Oktay Rıfatlar, Ruhi Sular, Fazıl Saylar, Yılmaz Güneyler, Orhan Pamuklar kaç yüz yılda bir gelir? Bu sayıyı istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Ancak o damlalar düşmeye, o güzel insanlar sazlarıyla, sözleriyle, şiirleriyle, yani ürettikleri güzelliklerlerle hep var olmaya devam edeceklerdir. Dünyayı üç bin yıldır elinde tuttuğunu sanan egemen güçler ne yazık ki bu değişime neden olamayacak, -o altın damlaların düşmesinin- önünü kesemeyeceklerdir.

Peki günümüzde yüreğiyle acısını, sevgisini, sevincini kilim gibi dokuyan, bir isyana çığlık olan, türkülere, ağıtlara katık sunan yazarlarımız şairlerimiz yok mu? Elbette ki var. Ne ki bizde gelenekleşen bir olumsuz şey daha var, o da yaşayan değerlerimize sahip çıkmamak. Onları sağlıklarında soruşturmalar, yargılamalar, ağır cezalarla, susturma çabasıdır sözünü ettiğim. Tabi okuyan, ancak henüz düşünmeyi beceremeyenler ve kimi “enteller(!)” de çoklukla buna çanak tuttuğunu söylemeliyim. İçimizi acıtan da budur zaten.

Tüm bunları, değerli güzel insan Mehmet Barış’ın şiirlerini okurken düşündüm. Mehmet Barış, bir matematik öğretmeni. Emekten ve barıştan yana değerli bir insan. 1950 doğumlu, yani bugün 66 yaşında ve şimdiye değin sadece üç şiir kitabı yayımlamış, bunlar sırasıyla: Hem Eylül Hem Deniz, Eylül Ertesi ve Ferhat da Gelsin. Oysa M. Barış, baskının olmadığı özgür, demokrasinin işlerlilik kazandığı, eğitime, insana, insani değerlere önem verilen bir ülkede yaşamış olsaydı, kimbilir neler üretir, daha kaç kitap yayınlamış olurdu. Çünkü onda bu öz, bu birikim fazlasıyla var. Birinci kitabını yazar, 2003 yılında yayımlamış. Oysa şiirleri okuduğunuzda hiç de ilk şiir kitabına benzemiyor. Kitapta yer alan şiirler tam bir olgunluk çağı şiirleridir. Küçük bir örnek:

Ben hep mazlum bir güle yazdım/ kıştı,
kar yağmıştı, ben o güle yazdım/ kan
gölüne dönmüştü yurdum, sen ağlıyordun/
önce anlayamadım, ben güleyazdım.

Güle Yazdım, Sayfa 83.

Ülke şairden geçilmiyor. Hele medya. Facebook sayfaları, bunlarla dolu; üç beş sözcüğü alt alta sıralayıp şiir yazdığını sananlar, hemen profil resminin başına “Şair”-Yazar” ibaresini eklemekten de kendilerini alamıyorlar. Oysa şiiri tanıyan, kavrayan bir insanın böyle şeylere hiç ihtiyacı yoktur. Bazılarını dergilerden tanıdığım, bu işe gönül vermiş, emek vermiş dostlar sayesinde bunlarla karşılaşmak daha bir anlamlı oluyor benim için. Mehmet Barış da bunlardan biri. Yazarın ikinci kitabından bir şiir daha aktarmak istiyorum değerli edebiyat severlere:

Gül ve Ekmek: “Ancak ölüm eşitler
bizi”/ Diyordu Şirazlı Sadi/ Yağma yok!/
Biz sağken eşitleyeceğiz/ Gülümüzü ve
ekmeğimizi/ Gülden ve ekmekten/ Ancak
ölüm ayırır bizi
.

İşte, yüreğin damıttığı dizeler bunlar, şiir yani...


Konuyla ilişkili diğer makaleler