Maksim Gorki: ANA

Maksim Gorki: ANA

Ana”, yazar Maksim Gorki’nin dünyaca tanınmasına yol açan, milyonlarca basılan ve başından bugüne milyonları peşinden sürükleyen dev bir eserdir. Kitap, ilk defa 1906 yılında yayınlandı. Bir işçi olan Pavel’in ve onun devrimci mücadelesinden etkilenen, devrimci mücadeleye sempati duyan anası Pelageya’yı konu alan “Ana”, Çarlık Rusyası’nın karanlığını, Ekim Sosyalist Devrimi öncesi işçi sınıfının durumunu anlatmaktadır.

Maksim Gorki, bir okuldur, akademidir, üniversitedir! Maksim Gorki’nin eserlerini okumak, bilinçlenmenin ve devrimci olmanın bir gereğidir.

Maksim Gorki'nin 'Ana' isimşi yapıtıOkumak, bir eylemdir. İnsan okudukça, okuduğunu özümsedikçe gelişir ve güçlenir. İnsanın okuma alışkanlığı, okuduklarından zevk almasıyla başlar. Okuduğumuz kitap, bizi peşinden sürüklüyor, duygulandırıyor ve yüreğimizde iz bırakıyorsa içeriğinin zenginliğinden ve anlatım biçiminin güzelliğindendir.

Ana’yı ilk defa okumaya başlayanlar, heyecanlı ve esinleyici bir yolculuğa başladıklarını kitabın sayfalarını çevirdikçe göreceklerdir. Kitabı en kısa zamanda okuyup bitirmek için sabırsızlanacak ve okudukları üzerinde düşünecek, yorumlayacak ve su içer gibi özümseyeceklerdir. “Ana”, bu çapta okuyucu etkileyen, değiştiren ve devrimcileştiren bir yapıttır.

Yazar Maksim Gorki, devrim mücadelesine ve sosyalizmin kurulmasına aktif katıldı. Yazarlık yeteneğini proletaryanın sanatına adadı. Onlarca eser üreterek ilerici insanlığın, sosyalizmin hizmetine sundu. Eserleri, komünist kişiliğiyle bütünleşti. Maksim Gorki ile sanatı bütünleştiği için okuyucu O’na ve sanatına ilgi ve hayranlık duymaktadır.

Pelageya, Rusya’nın bir kasabasında yaşayan, kocası tarafından sık sık dövülen bir işçi eşidir. Kocasının ölümünden sonra oğlu Pavel’de kalır. Pavel, sosyalizm için mücadele vermekte, çok kitap okumakta ve arkadaşları ile toplantılara katılmaktadır. Ana Pelageya, çok endişelidir ve onları merakla izlemektedir. Onlarda kalmakta olan Andrey, sonra da Pavel, 1 Mayıs bildirilerinden dolayı içeri düşer. Bir arkadaşının tavsiyesiyle bir fabrikada işe girer, çalışmaya başlar. Bildirilerin fabrikada dağıtılmasını sürdürür. Andrey’in yardımıyla gizlice okuma yazma öğrenir, devrimci mücadeleye katılır. Ana ve Pavel birbirlerine yoldaş olurlar.

Ana”, bir insanın acıları yaşayarak, nedenlerini öğrenerek ve iradesine sahip çıkarak kendisini ezen ve sömüren sınıfa karşı savaşan ve direnen militan bir kişilik kazanabileceğinin mesajını veriyor, okurlara.

Genç militan bir devrimci olan Pavel, düşüncelerini açık, sade ve etkileyici biçimde açıklayan hırs dolu bir kişidir. Dava, devrim ve sosyalizm uğruna her şeyden, sevgilisi Aleksandra (Şasa)’dan bile vazgeçer.

“Ana”, gerçekçi ve sosyalist edebiyatın en güzel bir örneğidir.

Romanın kahramanlarından Küçük Rusyalı: “...Bütün dünya bizimdir, bütün dünya işçinindir. Bizim için ırk, milliyet yoktur. Bizim ya düşünce arkadaşlarımız ya da düşmanlarımız var. İşçi sınıfının hepsi bizim dostumuz; bütün zenginler, ellerinde iktidar ve güç olan bütün adamlar da karşımızdadır. Şu toprağa temiz bir gözle bakılıp da bizlerin; şu işçi takımının ne kadar çok olduğu, moral güçleri bulunduğu görülecek olursa, sanki görkemli bir şenlik yapılıyormuş gibi insanın kalbi sevinç ve mutlulukla dolar. Bir Fransız, bir Alman da benzeri duyguyla doludur; İtalyan’lar da benzeri zevk duyarlar. Biz bir ananın çocuklarıyız, yeryüzünde ne kadar ülke varsa hepsinde çalışan işçi, benzeri düşünceyle o yenilmez yüksek kardeşlik düşüncesiyle birbirine bağlıdır. Bu kardeşlik gittikçe ilerliyor. Onun sıcaklığıyla bütün varlığımız ısınıyor, o, adalet göğünde ikinci bir güneştir ve gök işçinin kalbindedir. Ne olursa olsun ne ad verilirse verilsin, sosyalist düşüncesiyle bizim kardeşimizdir. Şimdiye dek böyle oldu; şimdi de böyledir; yarın da; öbür gün de... Sonuna dek, yüzyıllarca böyle olacak!

Kapitalizmin çok ağır koşulları altında yaşayan ülkemizin insanları; sömürünün, aşağılanmanın ve zindanların olmadığı “güzel bir dünya”nın özlemi içindeler. “Ana”nın bize gösterdiği gibi sömürü kendiliğinden ortadan kalkmaz. Sömürü, Pavel gibi kararlı ve özverili militan bir gençliğin ve bu gençliği destekleyen anaların da katılımıyla sürdürülen devrimci bir mücadeleyle ortadan kaldırılacaktır. Kapitalizme karşı mücadelede temel yapıtların kitleler tarafından okunması çok büyük rol oynar.

Bunun için diyoruz ki, sağlam adımlarla “işçi sınıfının yolunda” yürüyebilmek için her işçi, genç ve kadın mutlaka okumalıdır, “Ana”yı.


Konuyla ilişkili diğer makaleler