KISA… KISA… EKONOMİ… KISA… KISA… EKONOMİ

KISA… KISA… EKONOMİ… KISA… KISA… EKONOMİ

İşsizlik Düşmüyor

   •     TÜİK verilerine göre dar tanımlı ve mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2 olarak gerçekleşti. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsiz sayısı ise 3 milyon 558’e yükseldi.

    •       TÜİK’e göre istihdamda son bir yılda 1 milyon 122 bin kişilik bir artış yaşandı ancak bu artışın büyük bölümü stajyer, çırak ve kursiyerlerden oluşmaktadır. TÜİK istatistikleri istihdamda yaşanan artışın gerçek nedenlerini ortaya koymamaktadır.

    •       SGK verilerine bakıldığında istihdamda yaşanan artışın gerçek yüzü ortaya çıkmaktadır.

    •       SGK verilerine göre çırak, stajyer ve kursiyer sayısında son bir yılda (Haziran 2016-Haziran 2017) 1 milyon 304 bin artarken, zorunlu sigortalı sayısında (4/a) ise 265 bin kişilik azalma yaşandı.

    •       İstihdam teşviklerini izleyebileceğimiz İŞKUR verilerine göre 2017 Ocak-Eylül döneminde İŞKUR tarafından işe yerleştirilenlerin sayısı 792 bin oldu. Bu sayı geçen yılın aynı dönemine göre 222 bin kişi artış gösterdi. İŞKUR’un işe yerleştirme oranı (performansı ise) düştü.

    •       Geniş tanımlı işsiz sayısı 6,1 milyon, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 17,7 olarak gerçekleşti.

    •       Kadın işsizliği 0,6 puan artarak 14,6’ya yükseldi.

    •       Genç kadın işsizlik oranı bir önceki yılın temmuz ayına göre 2,9 puan artarak yüzde 27,5’e yükseldi.

    •       En hızlı artan işsizlik türü ise tarım dışı genç kadın işsizliği oldu. Tarım dışı genç kadın işsizliği 4,7 puan artarak 36,3’3 yükseldi

    •       Temmuz 2017 döneminde mevsimsellikten arındırılmış genç (15-24 yaş arası) işsizliği bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,4 puan artarak yüzde 21,7’ye yükseldi.

    •       Ne istihdam ne de eğitimde olan gençlerin oranı (NEET) 26,7’ye
yükseldi.

         Yukarıdaki veriler DİSK-AR’ın son araştırmasından alınan veriler. Düzenli olarak istihdam raporu yayınlayan DİSK Araştırma Birimi İstihdam artışı olarak sunulan tablonun gerçeği yansıtmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Artış olarak rakamlara yansıyan aslında stajyeri çırak artışı. Sigortalı çalışan sayısında azalma var. İşsizlik sorunu devam ediyor. Büyüme rakamları %5’in üzerinde olsa da işsizlik azalmıyor, hatta istihdam sorunu kalıcılaşıyor. Büyüme ile istihdamın ilişkisi kopmuş durumda. Finansal sıkışıklığı aşmaya yönelik olarak ülke kaynakları sağlıksız bir büyüme girdabında çar çur edilmekte. Bu ekonomik anlayışla hiçbir soruna çözüm üretilemediği gibi mevcut sorunlar daha da derinleşmektedir. İşsizlik raporuna aşağıdaki linkden ulaşmak mümkün.

Hazine iç borçlanma programını açıkladı

Hazine, Ekim-Aralık 2017 döneminde 20,3 milyar liralık iç borç servisine karşılık 29,4 milyar liralık iç borçlanmaya gidecek. Hazine Müsteşarlığının Ekim-Aralık 2017 dönemine ilişkin iç borçlanma stratejisine göre, Ekimde 13,6 milyar liralık iç borç servisine karşılık 19,7 milyar liralık, Kasımda 4,3 milyar liralık iç borç servisine karşılık 6,2 milyar liralık, aralıkta ise 2,4 milyar liralık iç borç servisine karşılık 3,5 milyar lira iç borçlanma yapılması öngörülüyor.

Hazine 2017 borçlanma programı 2017 tahminlerinin fazlasıyla aşmış durumda. Bütçe nakit açığı 31 milyar civarında beklenirken borçlanmanın yasal sınırları aşarak bunun nerdeyse iki katına ulaşması iktidarın hazine eliyle aşırı fonlama yaptığını ve bunu da yasadışı olarak gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Ağustos sonunda net borçlanma yani borçlanma limiti tutarı 55, 6 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu miktar Temmuz ayında 47,7 milyar TL idi. Yani Temmuz ayında 47,5 milyar TL’lik net borçlanma limiti aşılmıştı. Bunun Bakan onayıyla artırılabilecek üst tutarı olan yüzde 5 fazlası 49,9 milyar TL de Ağustos ayı içinde aşılmış olduğu görülüyor. Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkılabilecek azami limit 52,4 milyar TL olduğu halde Ağustos sonunda ulaşılan net borçlanma tutarı yukarıda değindiğim gibi 55,6 milyar TL olmuş. Bakanlar Kurulu’nun yürürlük tarihi 22 Eylül 2017 olduğuna göre 2,5 milyar TL’lik kısım Bakanlar Kurulu kararı olmaksızın borçlanılmış bulunuyor. Bunun üzerindeki miktar olan 3,2 milyar TL yasa dışı borçlanılmış bulunuyor. Bu yasadışılığı aşmak ve ilave borçlanabilmek için Torba Yasa denen yöntemle Hazineye ilave borçlanma hakı tanınmıştır. Bu hak tanınırken Hazineye Varlık Fonuna parasal destek sağlayacağını hükmü de araya sıkıştırılmıştır. Hazine, Varlık Fonu’nun sahibi ya da ortağı değil. Buna karşılık Hazine’ye ait bazı mallar ve bazı işletmeler Hazine’den alınıp Varlık Fonu’na konuldu. Buraya kadar yapılan uygulama zaten doğru değildi. Şimdi bir adım daha atılarak Hazine’nin, kendisine ait olmayan bir kuruma parasal finansman desteği (borç değil) sağlaması hükme bağlanıyor. Varlık Fonu, kendisine devredilen malı, mülkü, işletmeyi işletip para kazanıp da Hazine’ye destek olacağına Hazine’den destek alacak.Orta Vadeli Program özeti: İşsizlik sürecek vergiler artacak

Orta Vadeli Program özeti: İşsizlik sürecek vergiler artacak

Hükümet, 2018-2020 yıllarını kapsayan 3 yıllık Yeni Orta Vadeli Programı açıkladı. Program bir yandan yüzde 5’in üzerinde büyüme iddiasında bulunurken diğer yandan da işsizliğin düşürülemeyeceğini itiraf etti. Açıklanan programa göre işsizlik çift hane olmayı sürdürecek. Programda işsizlik oranının bu yıl yüzde 10,8, gelecek yıl yüzde 10,5, 2019’da yüzde 9,9 ve 2020’de yüzde 9,6 olacağı tahmin edildi.

Sadece işsizlik değil diğer verilerde de ciddi tutarsızlıkların olduğu raporun ayrıntılı incelenmesiyle görülebilmekte. Bütçe için yol gösterici olan bu rapor aslında 2018 yılı bütçesinin işçi sınıfı ve tüm emekçilere yeni yükler getireceğini, beklenen büyümenin gerçekleşemeyeceğini, vergi artışına rağmen bütçe açığının süreceğini, enflasyon ve döviz kurlarında ciddi yükselişlerin bizi beklediğini tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Sağlıksız bir politik iklimin sağlıksız bir ekonomiyi doğurduğu gibi, bir kriz ekonomisinin de siyaseti giderek ciddi sorunlara sürükleyeceği bir gerçekliktir. İktisadi alanın bu denli kriz ortamında ve uzun süreli kalması siyasi ve toplumsal alanı giderek daha fazla şiddet ve baskı girdabına sürükleyecektir.

Dış ticaret açığı büyüyor, dış ticaret açığı yüzde 85 arttı

Dış ticaret açığı, Ağustostaki yüzde 22,8’lik artışın ardından, Eylülde yüzde 85,2 ile büyük bir sıçrama yaptı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının öncü verilerine göre dış ticaret açığı Eylülde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 85,2 artarak 8,14 milyar dolara tırmandı.

Yüksek büyüme için katlanılan maliyetler de hızla yükseliyor. Döviz yükümlülüklerini çok fazla olduğu bir süreçte cari işlem açıkları dış ticaret açığına bağlı olarak yükseliyor. Döviz piyasalarının sürekli yukarı eğilimli olması şimdilik iç piyasalardan çok ABD ve küresel piyasalardaki gelişmelere bağlı ortaya çıksa da, cari açık ve dış borç servisinin etkisiyle önümüzdeki dönem kur artışları hızlanabilir. Merkez Bankası rezervleri aracılığıyla ve bankalara yaptığı baskıyla kuru kontrol altında tutmaya çalışsa bile, bunun nafile bir çaba olduğu kısa sürede anlaşılacaktır. Kaldı ki; FED önümüzdeki dönem faiz artışı ve bilanço küçülmesi yönünde yapacağı hamlelerle kırılgan piyasalardaki finansal sıkıntının artmasına neden olacaktır. Kırılgan beşli denen ülkelerin başında gelen ve pozisyon açığı yüksek olan Türkiye’nin küresel dalgalanmaya en hazırlıksız ülke olduğu da bir gerçeklik. Seçime kadar idare edelim taktiği seçim sonrası büyük bir tufanı göze alıyor. Bu da rejimin giderek daha baskıcı bir hale sürükleneceğinin en belirgin işaretidir.

Sağlıkta dönüşüm çöküyor

Türkiye’nin sağlığı, AKP’nin 2003 yılından itibaren “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adını verdiği ‘reform’ ile yeniden yapılandırıldı. 15 yılda kurumlar, yöneticiler, aile hekimliği, hastaneler ve Genel Sağlık Sigortası dönüşümden nasibini alırken muayene ücreti, ilaç farkı gibi terimler de literatüre girdi. Sağlık hizmetlerinin özelleştirildiği ve hastaların müşteri olarak görüldüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın faturası ağır oldu. 2003 yılından beri iktidar tarafından övülerek anlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başarısızlığı, yayımlanan son KHK ile ilan edildi. Yapboz tahtasına dönen sağlık sisteminde artan bürokrasi ve kadrolaşma gerekçe gösterilerek tekrardan tek çatı haline dönülmeye çalışılıyor. İllerde sağlıkla ilgili üç başlı yönetimde koordinasyon sorunu yaşandı ve yetki karmaşası ortaya çıktı. Yaratılan bürokrasi, sağlık hizmetlerinde gecikme oluşturdu. Ayrıca, yeni oluşturulan kadroların, Menzil Cemaati tarafından kadrolaştığı söylendi. Yaşanan bu sorunların ardından eskisine benzer bir yapıya dönüştürmek üzere durum Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletildi ve Erdoğan’ın talimatı ile yeni düzenleme geldi. KHK ile Sağlık Bakanlığı’ndaki üst düzey yöneticilerin görevleri sona erdirildi. İl ve ilçe sağlık müdürlükleri yeniden yapılandırıldı, 9.831 adet yeni kadro ihdas eden bakanlıkta bir gecede boş bırakılan makamlara yeniden kadrolaşmanın önü açıldı.

Halka ek vergi, Saray'a para yağıyor

Sayıştay raporu, Cumhurbaşkanlığı ve 'Saray'a akıtılan parayı gözler önüne serdi. Rapora göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maaşı 2016 yılında 43 bin 750 TL’den, 49 bin 250 TL’ye çıktı. Erdoğan, 2017 bütçesine göre ise 53 bin 300 TL aylık alıyor. Saray’ın “örtülü ödeneği” olarak bilinen ve 2015 yılında 150 milyon TL olan “Gizli Hizmet Gideri” kalemi 2016 raporunda gizlendi. İki seçimin yapıldığı 2015 yılında Cumhurbaşkanlığı personelinin yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde yolluk gideri için harcanan 9 milyon 995 bin 495 TL, sandık kurulmayan 2016 yılı için 10 milyon 231 bin 758 TL’ye çıktı.

Politika / İşçi-Sendika Komisyonu

(Kaynak olarak; TÜİK raporları, Sosyal Güvenlik, Çalışma ve Ekonomi Bakanlıklarının açıklamaları, HDP Ekonomi Komisyonu, DİSK açıklamaları, Genel-İş ve Birleşik Metal-İş ARGE verileri kullanılmıştır.)


Konuyla ilişkili diğer makaleler