Kürt Halkı Özyönetimini İnşa Ediyor

Kürt Halkı Özyönetimini İnşa Ediyor

Kürt Özgürlük Hareketi'nin bir toplantısıTemmuz ayında başlayan ve bu kışı da kapsayan devlet terörü Kürdistan’ da hiç tahammül edilemeyecek yöntem ve uygulamalarla sürüyor. Halktan her gün kaç cenaze kaldırılıyor, kaç beden toprak altına konuluyor.

Çiğnenmeyen hiçbir Kürdistani, insani değer bırakılmadı. DAİŞ’in pratikte uyguladığı tüm vahşet bu gün AKP tarafından Kürdistan da daha fazlasıyla uygulanıyor. Peki, nedir bu kadar kin ve nefreti açığa çıkaran. Nedir bu kadar Türkiye devletini, iktidarını, egemenliğini bu kadar korkutan şey... Aslında korkutan şey demokratik özyönetimin ilan edilmesiyle başlamıştır. Özyönetimin ilanıyla birlikte Kemalist akım, sözde sol sosyalist kesimler, Doğu Perinçek şürekası, AKP’nin bölgemizdeki yerli işbirlikçi yalaka takımı Burkay’lar ve yeraltı karanlık paramiliter güçler, TBB, İstanbul Barosu, kendilerine komünist parti diyenler hep birlikte aynı cephede yer alarak karşı çıktılar. Mesele Kürtler olunca onları aynı noktada buluşturan ortak payda çok olur. Yalnız şunu vurgulamak istiyorum; Politika Gazetesi ve yazarları başları dik Kürt halkının dostu ve her zaman dayanışma içinde oldular. Kürt halkı da yayın düzeyinde Politika’ya sahip çıktılar. Ben de Politika Gazetesi adına Amed’de DTK Kongresi’ne katıldım, görüşlerimizi anlatma fırsatı bulduk. Hatip Dicle, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Ahmet Türk kendi görüşlerini dile getirdiler ortak vurgu özyönetimin ilanı ve sahiplenme ve de geri adım atmama konusunda kararlı adımlar atmak olarak şekillendi. Ortak mücadele, Türk ve Kürt halklarının ortak vatanı olarak demokratik cumhuriyete vurguları oluştu. Ortak demokratik anayasa, birlikte yaşam, ortak mücadele ve gelişen ırkçı şoven kafatasçı faşist zihniyete karşı birlikte mücadele çağrısı yapıldı. Hiç bir kesimin tek başına zafere ulaşamayacağı vurgusu çokça dile getirildi. Amed’de, yeni yetişen gençliğin büyük bir kopuşun içinde olduğunu gördüm. Mardin’de yapılan HDP bölge konferasında da bunu açık bir şekilde iki halk arasında kopuşların başladığını, gençliğin kardeşliğe karşı çıktığını kardeşliği kabullenmediğini gördüm, çünkü bunu açıkça anlattılar. Ben de konferansta tüm belediye seçilmişleri ve milletvekillerinin önünde HDP’nin yendiden yapılanması ve ortak mücadeleyle ilgili düşüncelerimi aktardım. Parti içi demokrasinin işlemediğini, eleştiri özeleştirinin olmadığını, dar grupçu zihniyetin aşılmadığını, ahbap çavuş ilişkilerinin olduğunu yeni bir örgütlenme biçiminin olmasını, yeni insan tipinin yaratılmasını, devrimci demokrat çizginin yakalanmasını söyledim. Ama beni asıl korkutan kopuşu hissetmem ve Türkiye sosyalist hareketinden uzaklaşıldığını görmemdi.

Aslında yazımı yazarken tarihten başlayarak ele almak daha da anlamlı olabilirdi, ancak bu gün yaşanan günlük saldırılar zaten egemenlerin tarihinin bir kesitidir denilebilir. Nedir bu kadar devleti kendi tanımının dahi dışına çıkartan, yani var olandan da fazla vahşileştiren, ahlaki tanımın dışına çıkaran sebepler. Devletin varlık bulduğu karakter zaten baskıcı ve bir kesimin çıkarı içindir. Yıllardır Kürt halkı büyük bir sabırla mücadele ediyor buna karşı. Bu gün Türk devletinin ve özelde AKP’nin halkımıza yaşattığı ve uyguladığı katliam provaları daha fazla şeyi düşünmemizi sağlıyor. Sur’da, Cizir’de, Silopi’de ve her yerde uygulanan soykırımdır, katliamdır, cenazeler yerde birikmiş, hamile kadınlar, kadınlar sokakta bebekler vahşice öldürülmekte, ama işçi sınıfı demokrasi güçleri Türk halkı seyirci konumunda.

Yıllardır Kürt özgürlük mücadelesi ortak ve demokratik bir vatanda yaşamanın koşullarını oluşturmak için mücadele etti, ediyor, demokratik özerkliğin ve öz yönetimlerin ortak paydada bütünleşmenin olduğu bir değer olarak geliştirmek istiyor. Türkiye devleti son yüzyılın en acımasız katliamlarını neden bu kadar geliştirmekte. Ortadoğu da dinamik özgürlük hareketinden neden bu kadar korkmaktadır. Nedenleri sayılamayacak kadar çok aslında. Başta da artık iktidarı elinden gidiyor. Tek karşı güç olarak gördüğü özgürlük hareketine yapacağı tek seçenek saldırı oluyor. Türk devleti yüz yıllık hayallerini gerçekleştiremiyor. Kürt ulusal demokratik, özgürlük mücadelesi olmasa Ortadoğu’nun tüm nimetlerine, siyasetine kendince hâkim olacak. Sünni ittifakla diğer güç dengelerine karşı avantaj sağlayacak. Ortadoğu’da cirit atacak. Bir tek engel var Kürt halkı ve onun inşa edeceği demokratik özerk Kürdistan projesi...

Bu gün direnen ve hakkının bilincinde olan bir halk var. Erdoğan ve Davutoğlu’nun politikalarına karşı duruş bu gün Kürt hareketinden geliyor. Ortadoğu’da ki tüm hayal ve planlarını boşa çıkarıyor. Rojava’da başlayan devrim bu gün Bakur Kürdistan’la devam ediyor. Tek sarsıcı güç olarak karşısında duran güç Kürtler oluyor. Ya öldürüp, sindirecek ya da kaderine razı olacak. Bu kadar sade ve yalın bir durum. Bu gün AKP son kozlarını oynuyor. Orta doğunun genelinde faşist güçlerin merkezi haline gelen bu güçler, yüzyılın devrimci halkı ve hareketiyle karşı karşıya olduğunun farkında.

Bu güne kadar ortak vatan ve demokratik Türkiye, özgür Kürdistan paradigması üzerinden mücadele yürüten Kürt özgürlük hareketi, devletin aylardır yürüttüğü faşist saldırılar karşısında gerekirse özgür Kürdistanı Kürtlerle, Türklerden ayrı kuracağız noktasında geldi. Halkların iç-içe yaşayacakları bir vatan da ısrar ancak değişen bir zihniyetle olabilir. Devletin egemenliğinden vazgeçmesiyle olabilir. Ancak bu gün AKP iktidarı teklikten, egemenlikten vazgeçmeye niyetli görünmüyor. O zaman Kürtler eli boş, çaresiz midir, sistemini kuramayacak mı? Bu gün Kürt halkının geldiği düzey özgürlüğü için veremeyeceği hiçbir bedeli olmayan bir noktada. Halk açık olarak iradi beyanını son iki aydır ortaya koymuştur. Ya özgürlük ya da ölüm !

Kürdistan’da halk kendi öz yönetimlerini, öz iradesini ortaya koymuştur. Tarihte hiç bu kadar net ve kararlı bir karşı koyuş yaşanmamıştı. Varsanız ortak vatan, ortak iradeyi tanımaya buyur bizler hazırız diyor. “Eğer, yok eskiden olduğu safsatalarla ve kandırmacalarla bizleri öteki görmeye, ikinci sınıf kabul etmeye devam ederseniz, bizden son söz olarak, ya özgürlük ya ölüm cevabını alırsınız” diyor.

Kürt halkı için tarih bir daha tekerrür etmeyecektir. Bunu bu gün sokaklarda zılgıtlar çeken Kürt anaları, sokaklarda direnişte olan gençler haykırıyor. Halk Kürdistanı inşa ediyor. Ya ortak değerler çerçevesinde birlik ve demokratik Türkiye ya da demokratik özgür özerk Kürdistan. Sonuç olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununa siyasi çözüm yollarının açılması için Türk ve Kürt halklarının bütün demokratik ve toplumsal, demokrasi ve özgürlük güçlerinin, devrimci, demokrat, sosyalist unsurlarını, kadın, gençlik hareketini, din adamlarını, kanaat önderlerini, emekçileri, işçi sınıfını, herkesi ama herkesi adım adım gelen faşizme geçit vermemek için Kürt halkının meşru ve haklı mücadelesine ve haklı taleplerine yerinden yönetim olan meclislere dayalı, özünde demokratik halk meclisleri olan öz yönetime destek olmaya çağırıyoruz. Gün Kürt halkının yanında olma günüdür. Gün birlikte ortak mücadele günüdür.


Konuyla ilişkili diğer makaleler