Kürt Öğrencilerin Ateşle İmtihanı

Kürt Öğrencilerin Ateşle İmtihanı

Cizre’ deki, Silopi’ deki, Nusaybin’ deki, Yüksekova’ daki on bine yakın öğrenci başka illerdeki okullarda sınava girmek zorunda kaldı.13 Mart Pazar günü merkezi sınavlardan birincisi, Yükseköğretime Geçiş sınavı (YGS) (Bahçeli'nin YPG'si değil) yapıldı. Bu sınava iki milyonun üzerinde öğrenci girdi.Her öğrenci, bu sınava kendi il sınırları içindeki bir okulda girme hakkına sahipken, "devlet" in

sıkıyönetim ilan ettiği Cizre' deki, Silopi' deki, Nusaybin' deki, Yüksekova' daki on bine yakın öğrenci başka illerdeki okullarda sınava girmek zorunda kaldı. Yüzlercesi de olanak bulamadığı için, yaşananlardan dolayı kendini hazır hissetmediği için bu sınava giremedi.

Doksan yıldır zaten "eğitimde eşitlik" ilkesinin olmadığı ülkemizde, "ana dilde eğitim" hakkı da bulunmayan Kürt çocukları ve gençleri ikinci bir haksızlığa uğrarken bir de bunların üstüne, Kürdistan'daki yüzlerce okulun öğrencisi, üçüncü bir haksızlığa uğradı. Aylardır kuşatma altında olup hiçbir insani ihtiyacını sağlayamayan, okulları silah deposuna, kışlaya dönüştürülen bu yerlerde - ki sayıları artacak gittikçe - devlet yetkilileri, açıkça - her zaman olduğu gibi - "Anayasa suçu" işlemektedir.

Konu, sadece sınava girme-girememe sorunu değil. Aylardır okulları kapatılıp öğretmenleri görev yerlerinden uzaklaştırılan yüz binlerce ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisi, eğitim - öğretim hakkından yoksun bırakılmış; bundan sonra yapılacak sınavlarda sorumlu oldukları hiçbir konuyu öğrenememiş, dolayısıyla "eşitlik ilkesi" yine çiğnenmiştir. Bu eşitsizlik, buna başka okullar da eklenerek yıllarca sürecek.

Nisan ayının son haftasında (27-28 Nisan) bir sınav daha var. 8.sınıf öğrencilerinin, iyi bir lisede okuyabilmek için -doğru dürüst bir lise de kamadı ya- yarıştırıldıkları Ortaöğretime Geçiş Sınavı. Bu sınavda da yine yüz bine yakın öğrenci, ya kendi yaşadığı yerde sınava giremeyecek ya da uzun süredir okulları kapalı olduğu için, gireceği bu sınavlarda başarılı olamayacaktır.

Yine haziran ayında üç hafta sonu uygulanacak Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) yapılacak ve bu sınava da on bine yakın Kürt genci, hiçbir hazırlık yapamadan, başka illerde girecek. Yine binlercesi, belki de sınavlara giremeyecek. Bütün bu haksızlık ve olumsuzluklara rağmen, değişik illerdeki üniversitelere girmeyi başaran Kürt öğrenciler, her zaman olduğu gibi, yine tacize , baskıya, şiddete maruz kalacak. Bu yok sayma, planlı ve organize saldırılar, Kürt gençlerinin çoğunun, artık bu sorunlar yumağından çıkma umudunu yitirmesine yol açacak, bu da Kürt toplumunun ortak vatanda, birlikte yaşama istek ve duygusunu yok edecektir.

Öğrenci kızBütün bu baskı ve şiddet sarmalı içinde "öğretmensiz, eğitimsiz, dilsiz" bırakılan bu Kürt evlatları, toplumsal yaşama nasıl katılacak? Ana dilde eğitimden, nitelikli okullardan, sosyal yaşamdan, iş hayatından- bilinçli bir biçimde- yoksun bırakılan bu gençlere kapı aralamayan, açık kapı bırakmayanlar, bir de utanmadan, sıkılmadan kalkıp, "Bunlar niye dağa çıkıyor, eline niye silah alıyor, niye kendini patlatıyor; devlet bunlara ne yaptı..?" gibi saçma sapan ve aynı zamanda kendi suçlarını, çaresizliklerini açığa vuran sorular soruyorlar.

Bu soruların yanıtları çok açık ve basit değil mi? "Rüzgar eken, fırtına biçer." misali, siz baskı ve şiddeti arttırdıkça, üniversitelerin özerk-bilimsel niteliklerini yok ettikçe; sokakları, alanları, hatta kentleri onlara dar ettikçe o gençler de özgürlükleri, ideal ve onurları, hayalleri için kendilerine yeni yollar, yeni kapılar açabilme adına; kendilerinden sonra gelecek gençlerin de kendileri gibi zulme, haksızlığa uğramaması için, aynı acıları yaşamamaları için dağa da çıkacaklar, silah da kullanacaklar, kendi vücutlarını da patlatıp o genç beyinlerini, bedenlerini yok edeceklerdir.

Hangi vicdanlı, akıllı insan, bu gençlerin eline silah almasını, kendini yok etmesini isteyebilir? Hiçbir değer için ölüm kutsanamaz. Ancak yine sormak gerek: Hangi genç, hayallerinin peşinde özgürce dolaşabilirken, ideolojik-politik düşüncelerini özgürce ifade edebilirken kendi bedenini patlatabilir? Cizre'de "vahşet bodrumunda" katledilenler arasında bulunan Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un kızı Nalin Tunç bakın mektubunda ne diyor: "Babam,yüzyıllardır Kürt halkının yaşadığı zulmü ve köleliği gelecek nesiller yaşamasın diye öldü. Ben de bir karar aldım. Babamın uğruna öldüğü bu mücadeleye devam edeceğim ve asla pes etmeyeceğim."

İşte bütün soruların yanıtı bu mektupta. Bu sözler sadece yanıt değil, herkese de bir “tokat". Bu mektup aynı zamanda "Kürt gençliğinin ateşle imtihanı"nı özetliyor.

Yakın zamanda yaşanan acı olaylarda yaşamını kaybeden, eğitim hakkı elinden alınan Kürt gençleri için, tüm gençler için tabi ki üzüleceğiz. Ama tüm demokrat, ilerici sol ve sosyalist kişi ve örgütlerin asıl görevi, Kürt toplumunun bu özgürlük mücadelesini desteklemekle birlikte, gençlere yaşam ve mücadele umudu aşılayacak "örgütlü-devrimci SINIF mücadelesi"ni yeniden yükseltmektir. "Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta" diyen büyük komünist şair NAZIM usta, "Umuda kurşun işlemez gülüm" derken de hem bize hem de gençlere yol göstermekte. Haydi gençler, hep birlikte...


Konuyla ilişkili diğer makaleler