İNSAN RUHUNUN LABİRENTLERİNDE: KARAMAZOV KARDEŞLER

İNSAN RUHUNUN LABİRENTLERİNDE: KARAMAZOV KARDEŞLER

Fyodor Mihailoviç DostoyevskiBu sayımızda ilk defa olarak ilerici ya da sosyalist bir içerik taşımayan bir eseri tanıtacağız: Dostoyevski’nin ölümsüz eseri “Karamazov Kardeşler”. Lenin, “...komünist olmanın sadece sosyalist eserleri okuyarak değil, ancak insan cinsinin yarattığı tüm kültürel zenginlikleri öğrenerek ve özümseyerek gerçekleşecek bir çaba” olduğunu söylemişti. Bu kültürel zenginliklerden biri de hiç şüphesiz “Karamazov Kardeşler”dir.

Eserin yazarı Dostoyevski, gençliğinde Petraşevski grubu adlı sosyalist/anarşist bir ekibe katılır. Çara suikast planlayan grup kısa zamanda tutuklanır ve idam mangasının karşısına kadar çıkartılıp son dakikada cezaları sürgüne çevrilir. Dostoyevski 10 yıl Sibirya’da kalır. Bu deneyim, onda derin değişikliklere sebep olur. Döndüğünde yazdığı romanlarla kısa zamanda edebi dehasını ortaya çıkarır.

Dostoyevski bir çelişkiler insanıdır. Eserlerinde kâh Rusya’ya özgü bir köylü sosyalizmini, kâh Hristiyanlığı, kâh Rus milliyetçiliğini ve onu somutlaştıran Çar’ı savunur. Bu yönüyle hem muhafazakâr, hem de sol ve ilerici çevrelerin eleştirisine maruz kalır. Ancak tartışmasız biçimde üstün olduğu yan, insan ruhunu tüm karmaşıklığı ile yansıtma yeteneğidir.

Onun eserlerinde insan ruhunun en çelişik yönleri son derece canlı bir üslupla ortaya konur. Sevgi ve nefret, kıskançlık ve hayranlık, yücelik ve bayağılık, bağlılık ve ihanet onu kahramanlarının kişiliğinde aynı anda ve bir arada var olur. Kafamızda belli bir profile yerleştirdiğimiz bir roman kahramanı, bir anda bu profile son derece ters bir tavır takınır ve okuyucuyu şaşırtır. Ancak bu şaşkınlık, insan ruhunu anlamada aslında bizi bir adım daha ileri götürmektedir. Bütün bu iniş-çıkışlar, bizler için insanları ve insan ruhunu daha derinlemesine kavramamızı sağlayan birer psikolojik eksersiz vazifesini görür. Öyle ki, psikoloji ilminin henüz oluşmadığı yıllarda, Dostoyevski’nin eserlerinin ruhsal terapi için birer kılavuz, birer el kitabı olarak kullanıldığı söylenir.

Eserlerinde ayırt edici olan (ve Türkiye’li okuyucuya da uygun gelen) bir diğer özellik, tasvirlerin kısalığı, buna karşılık diyalogların uzunluğudur. Bazen sayfalarca süren ikili, üçlü, veya daha fazla kişili diyaloglar, bir yandan okumada akıcılık sağlarken, öte yandan da bir “fikir ve tavırlar ırmağı” gibi akarak insanların kişiliğini tüm çok yönlülüğü ile bize yansıtır.

Dostoyevski: Karamazov KardeşlerKaramazov Kardeşler”de konu despot ve sevilmeyen bir baba ve onun 3 oğlu arasında geçenlerdir. Baba Karamazov, cimri, ayyaş ve çevresindekileri ezen biridir. Büyük oğlan Dimitri, tipik bir geleneksel, “Asyalı” Rus’tur ve yazarın gözünde Rusya’nın geçmişini temsil eder. Ortanca çocuk İvan, moderniteye ve bilime inanan aydın ve Batılılaşmış Rus’un sembolüdür. Küçük kardeş Alyoşa ise, Rusya’ya o dönem damgasını vuran bu ikilemin, Batı-Doğu ikileminin dışında ve üstünde yer alan, ve yazarın gözünde Rusya’nın geleceğini ve kurtuluşunu simgeleyen gizli kahramanıdır. Bunların yanı sıra, ruhtaki arınmanın ve insani asaletin simgesi olan Peder Zosima, babanın metresi ve karmaşık kişilikli bir halk kızı olan Gruşenka, soylu ve eğitimli Katerina Nikolayevna, ağırlık sahibi diğer kahramanlardır. Baba Karamazov, faili meçhul bir cinayete kurban gider, ve oğullarından biri cinayet suçuyla yargılanır. Tüm bu süreç, aslında o dönemki Rus toplumunu saran tüm gerilimlerin yansıtıldığı bir tablo gibidir. Halkı ve aydınları saran tüm fikirler; demokrasi, modernleşme, Avrupa kültürü, sosyalizm, bilimsel düşünce, Hristiyanlık gibi fikirlerin hepsi bu muazzam tablo içinde yerlerini alırlar. Sonunda mahkeme bir karara varır; ama gerçek bambaşka bir yerde gizlidir.

Karamazov Kardeşler”, Dostoyevski’nin en zengin ve üst seviye eseridir. Diğer eserleri olan “Ölü bir Evden Anılar”, “Suç ve Ceza”, “Budala” gibi romanlarda ele alıp işlediği tüm fikirler, “Karamazov Kardeşler”de bir “final” gibi hep bir araya gelir ve harmanlanır. Kimi eleştirmenler, bu kitabı “insanlığa adanmış bir destan” olarak niteler. Ünlü yazar L.Tolstoy, ölümüne yakın evini ve tüm mülkünü terk ederken, yanına aldığı tek kitap “Karamazov Kardeşler”dir.

Bu değerli eseri, sosyalizm bilgisini insanlığın büyük fikirleriyle zenginleştirmek isteyen tüm ilericiler ve sosyalistler için okunulması zorunlu bir baş eser olarak tavsiye ediyoruz.


Fyodor Mihailoviç Dostoyevski 11 Kasım 1821’de Moskova’da doğdu. Çocukluğu zorba ve alkolik bir baba ile hasta bir anne arasında geçti. Küçük yaştan itibaren edebiyatla ilgilenmeye başladı ve Puşkin, Goethe, Cervantes gibi yazarlarla tanıştı. 1846’da ilk romanı İnsancıklar yayımlandı ve edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı. 1849’da Çar I. Nikola’nın baskıcı yönetimine karşı faaliyetlerinden dolayı tutuklandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. İnfazın uygulanmasına dakikalar kala, cezası Sibirya’da dört yıl kürek mahkûmiyetine çevrildi. Hapiste okumasına izin verilen tek eser İncil’di. Bu süre boyunca etrafını kuşatan, horlanan ve ezilen kesimi yakından tanıma fırsatı buldu. 1854’te serbest bırakıldıktan sonra Semiapalatinsk’te zorunlu kışla hizmetine gönderildi ve subaylığa kadar yükseldi. Yoğun çalışma temposu nedeniyle sağlığı bozulan Dostoyevski, doktorunun tavsiyesi üzerine 1862’de hayalini kurduğu Avrupa seyahatine çıktı. Fransa, İngiltere ve İtalya’yı kapsayan bu kısa gezinin ardından, 1863’te Batı kültürünü eleştirdiği Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları’nı kaleme aldı. 1864’te Rusya’ya döndükten sonra ağabeyiyle Epoha (Çağ) adında yeni bir dergi çıkardı ve Yeraltından Notlar’ı burada tefrika etmeye başladı. Aynı yıl karısını ve ağabeyini kaybetti. Bunu izleyen on yıl boyunca, Dostoyevski art arda Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1867), Budala (1868), Cinler (1872), Delikanlı (1875) gibi başyapıtlarını kaleme aldı. Yazarlık hayatı boyunca işlediği önemli temaları bir araya getirdiği Karamazov Kardeşler’i ölümüne üç ay kala tamamladı. Dostoyevski 9 Şubat 1881’de St. Petersburg’da hayatını kaybetti.