Emeklilerin Yığınsal Örgütlenmesi İçin İleri!

Emeklilerin Yığınsal Örgütlenmesi İçin İleri!

En sonunda söylememiz gerekeni en başta söyleyelim. Emekli örgütlenmesi bir sınıf örgütlenmesidir. Emekli olduktan sonra geçinme zorluğu çeken, açlık sınırında yaşayan, yaşlılık hizmetlerinden yararlanamayan ve sağlık sorunları karşısında gerekli hizmeti alamayan kesim işçi ve emekçilerden oluşan emekli kitlesidir.

Özellikle ilerici, devrimci ve demokrat emekli kitle içinde hararetle tartışılan konu, sayıları resmi verilere göre 12,5 milyon kişiyi bulan emeklilerin örgütlenmesidir. Burada söz konusu edilen sendikal örgütlenmedir. Haklı olarak tüm emeklilerin işvereninin devlet adına SGK olduğundan yola çıkılarak, bu kurumla masaya oturma yetisine sahip bir emekiler sendikasının örgütlenmesi tartışılıyor. Bu alanda birden fazla girişim var. Emekliler Dayanışma Sendikası, Emekli-Sen ve Tüm Emekli Sen güncel olarak bu alanda faaliyet yürüten sendika veya sendika niteliğinde derneklerdir. Dernek mi sendika mı tartışması ayrı bir konu olarak şu aşamada gündemimiz olmasın. Çünkü bize göre konunun özü bu konu değil. Hele hele biri biriyle rekabet halinde bu alanda çalışma yürütmek hiç değil.

Atı alan Üsküdar’a geçmiş. Devlet 1970’de kurulan “Türkiye Emekliler Derneği - TÜED” üzerinden kendi amaçlarına alet ettiği bir kurum oluşturarak ve bunu da kamu yararlı bir statüye kavuşturarak sözde emekliler adına kendinde söz söyleme hakkı görüyor. TÜED, devletin bütün kurumları ile iç içe çalışıyor. Emeklilik Maaşı Tespit Komisyonu’ndan, Ölüm ve Cenaze Yardım Fonu’na kadar her alanda temsil ediliyor. Sözde kamu yararına çalışan bir dernek olduğu için üye aidatları kaynaktan yani emekli maaşından doğrudan kesiliyor. Devlet yakacak yardımını, yoksulluk yardımını ve genel sosyal yardımları bu kurum üzerinden ulaştırıyor. SGK, emeklilerin sağlık karnesi dağıtımını bu kurum üzerinden sağlıyor. TOKİ bu kurumla işbirliği yaparak konut satıyor. Ziraat Bankası elindeki gizli verileri bu kuruma vererek bu kurumun ticarileşmesine temel hazırlıyor. TÜED, TÜRK-İŞ’in denetiminde ve yönlendirmesinde çalışıyor. Yani TÜRK-İŞ’in bir kolu olarak nitelendirebiliriz. TÜED aynı zamanda “Kıdemli Vatandaşlar Kongresi” ve “Yaşlılar Platformu” gibi oluşumların kurucusu. Milyarlarca TL her yıl bu kurum üzerinden akıtılıyor ve bu kaynakların bir kısmı da kurumun yapısı içinde veya yöneticilerin cebinde takılıp kalıyor.

TÜED’in yanısıra, yine devletin denetiminde kurulan “Türkiye BAĞ-KUR Emeklileri Derneği” ve “Türkiye İşçi Emeklileri Derneği” Mevcut. Bu üç kurum üzerinden devlet 12,5 milyon emeklinin 1,5 milyonunu kontrol ediyor. Kısacası üç kurumun üye sayısı toplamı 1,5 milyon emekliden oluşuyor. Ve üç kurum da özel statüde yani kamu yararına çalışma statüsünde.

Şimdi hal böyleyken bizler üye sayıları yüzlerle ifade edilebilecek örgütlenmeler olarak ilerici, devrimci ve demokrat emekliler arasında hiç bir haklı temeli olmayan bir tartışma yürütüldüğünü izliyoruz. Devlet, kendi kurduğu kurumlar vasıtasıyla emeklilerin hakkını temsil etme adına amiyane tabiri ile “malı götürürken” ve emekliler için hiç bir faydalı iş yapmazken, biz oturup birbirimizi eleştiriyoruz.

Halbuki 12,5 milyon emeklinin en az 10 milyonunu bünyesinde örgütlemesi gerekenler bu ilerici, devrimci, demokratik kurumlar olmalı. Devlet adına işveren SGK ile emekli maaşlarını belirlemek için masaya bu kurumlar oturmalı. Emeklilerin en önemli üç sorunu a) Ekonomik sorun b) Bakım hizmeti sorunu ve c) Sağlık hizmeti sorunları konusunda devlet ile muhatap bu kurumlar olmalı.

Biz kısır tartışmalara prim verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz ve TC devletinin emeklilerin yaşamını kısalttığını görüyor, buna karşı savaşılması gerektiğini savunuyoruz. O anlamda bu mücadele sınıf mücadelesinin önemli bir parçasıdır, ta kendisidir. Bunun için dernek mi, sendika mı, “ben daha doğruyum” tartışmalarını bir kenara bırakarak pazar yerlerinde, emeklilerin yaşadıkları yoksul işçi mahallelerinde pilot örgütlenme çalışmaları yürütmeliyiz. Sendikalar kurup, onların il ve ilçelerde “kendin konuş, kendin işit” mantığıyla 3-5 emekli devrimcinin aralarındaki kısır ve sonuçsuz tartışmadan çıkarmalıyız. Yığınlar içinde örnek çalışma modelleri yaratmalıyız. Emekliler “biz bir işe yaramıyoruz” psikolojisinden çıkarılmak zorundadır. Bu psikolojiyi yıkmak için en önce kendi hakları konusunda kazanım elde ettikleri deneyimleri yaratıp onlara bunu yaşatmalıyız. Bunu gerçekleştirecek olanlar da yine bizim emekli arkadaşlarımız olacaktır.

POLİTİKA GAZETESİ olarak yığınlar içinde örgütlenme çalışması fikriyatını benimseyen ve bunu uygulayan, emekli örgütlenmesini dernek veya sendika bürolarına sıkıştırmayan, gerçek bir yığın örgütlenmesi gerçekleştirmek amacını taşıyan tüm kurum ve kuruluşlarla aktif dayanışma içinde olduğumuzu ve olacağımızı ilan ediyoruz. Devlet emeklilerin yaşamını kısaltıyor! Bunu tespit ediyoruz, ve bu konu insanların en temel hakkı olan yaşam hakkına doğrudan saldırı niteliğinde olan ve de yasalarla belirlenmiş bir uygulamadır. Devletin emeklilerin yaşamını kısaltma girişimlerine karşı, emeklilerin yaşamını uzatmak, onurlu bir yaşamı savunmak ve bu mücadeleyi bizzat emekli dostlarımızın yürütmesini savunmak içeriği ile hareket ediyoruz. Emekli maaşı en az asgari ücret düzeyinde olmalı ve bunun yetersiz kaldığı noktada devletin sosyal yardım fonları devreye girerek insanca bir yaşam düzeyi için gerekli açığı kapatmalıdır. Bu çerçevede asgari ücret de enflasyon oranı dikkate alınarak belirlenmeli ve enflasyona göre sürekli uyarlanmalıdır. Böyle bir ana istem herşeyi kapsamaktadır ve yaşamda karşılığı olan bir istemdir. Emekliler sınıf savaşımının önemli bir bileşeni olarak bu mücadelede onurlu yerlerini alacaklardır.

Politika


Konuyla ilişkili diğer makaleler