Cem Evleri Kemalistlerin Alevilere Son Oyunu muydu?

Cem Evleri Kemalistlerin Alevilere Son Oyunu muydu?

Cem Evi'nde yapılan bir cem12 Eylülde; toplumun, özellikle solun üstünden tanklarla geçen 12 Eylül yönetimi, toplumsal muhalefet ve soldan boşalan alanını; dinle ikame etme çabasıyla her mahallede bir imam hatip, her sokakta bir kuran kursu açılmasına izin vererek, okullara zorunlu din dersi koyarak, toplumdaki İslami duyguları kaşıyarak bu boşluğu doldurmaya çalıştı. Bu yaptıklarını kendi bastıkları dalın kesilmesi olduğunu görmeden, okyanusun ötesindeki ağabeylerinin “yeşil kuşak” projesi doğrultusunda olduğunu bilerek yaptılar.

Bir süre sonra soldan boşalan bu boşluğu İslam ile ikame etme politikaları, kendileri için de tehdit olmaya, İslam’ın; Kemalistlerin tölare edeceği sınırları aşmaya, kendisi için de tehlike olmaya başlaması, Kemalistleri yeni bir arayışa yöneltti.

Çoğunluğu Sünni İslam olan ülkede şeriatçıların beslendiği, örgütlendiği taban Sünni İslam’dı. Sünni İslam içinde şeriat karşıtı bir oluşum yaratmak, kendi içinde birçok sıkıntı ve zorluğu da beraberinde taşıyordu. Ortalık da ciddi anlamda bir güç ve muhalefet edecek sol da kalmamıştı.

Yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan ama devlet için varlıkları, sadece katledilecekleri zaman anımsanmış olan Alevileri anımsadı. Yüz yıllardır Sünni İslam’ın zulmüne uğramış Aleviler bu iş için ideal bir potansiyeldi. İşte bu noktada Alevilere yöneldiler.

1989 yılında Ankara Gölbaşı’nda yapılan bir toplantı da “güçlenen irticanın karşısına Alevileri çıkartma” kararı alınır. Ondan sonra da gazetelerde, medyada çarşaf çarşaf Aleviliğin meziyetleri yazılıp çizilmeye başlandı.

Yüzlerce yıldır yok sayılan, anımsandığı zaman da katledilerek anımsanan Aleviler “nihayet devlet bizi anladı” sanısına kapıldı. Bu sanıya kapılmaları bizzat Kemalistler tarafından sağlandı.

Bu süreçte işbirlikçi Alevilerin payı azımsanamaz. Bunların başında Alevilerin “Ötücü Kekliği” İzzettin Doğan gelir. Demirel ve Kemalist derin devlet tarafından İzzettin Doğan’a Cem Vakfı kurdurulur. Daha sonra Demirel bunu, “Cem Vakfını İzzettin Doğan’a biz kurdurduk” diyerek açıklayacaktır.

Birden bire ülkenin dört bir yanında Alevi dernekleri kurulmaya, Cem Evleri açılmaya, Aleviler saklanır olmaktan görünür olmaya başladılar.

Bir yanda Cem Evlerini el altından teşvik ederken, diğer yandan Cem Evlerinin ibadethane olduğunu kabul etmemiş bu konuda hiçbir yasal düzenleme yapmamıştır.

Kemalist derin devlet bir taşla birkaç kuş vurmayı hedeflemişti.

* Güçlenen ve Kemalistler için tehlikeli hale gelen İslamcıların önüne Alevi barikatı kurarak, hem İslamcı tehlikeyi bertaraf edip hem de Alevileri kendi yedeğine almak.

* Alevileri daha görünür kılıp denetim altına almak.

* Yüzlerce yıldır devletin zulmüne uğramış olan Alevilerin Kürt muhalefetiyle buluşmasının önünü kesmek.

* Alevileri kendi yedeğine alırken kendi içinde, Kürt-Türk Alevi’si olarak ayrıştırmak.

* Alevileri dinsel gericiliğin içine çekerek, geçmişte olduğu gibi Alevilerin tekrar solla, sosyalistlerle buluşmasını engellemek.

Yüzyıllardır kırsal kesimde köylerde yaşayan, devlet tarafından nerede oldukları bilinen Aleviler, son elli yılda metropol kentlere akmış, kalabalıklar içinde kaybolmuştu.

Kemalistler tarafından Alevilere içi boş bir güven verilerek, onların Cem Evleri ve dernekler etrafında toplanıp, görünür olmasını sağlandı.

Böylelikle, Alevilerin nerelerde, nasıl yaşadıklarını daha rahat görecek ve denetim altına alacaktı. Genlerinde Alevi düşmanlığı olan, Kemalist derin devlet, gerektiğinde girişecekleri yeni katliamlarında kullanmak için, son elli yılda yaşanan yoğun göçlerle bir miktar elinden kaçırdığı denetimi yeniden kuracaktı.

1984 yılında ivme kazanan Kürt mücadelesiyle Alevilerin buluşmasının da önünü kesmek gerekiyordu. Bunun için de Alevilerin arasında “Türk İslam Sentezi” ucubesiyle “Asıl Türkler Alevilerdir” söylemleriyle muhalif Kürtlerle, Alevilerin arasına bir barikat kurulmaya çalışıldı. Arkasından Kürt Alevilerle Türk Aleviler arasına; yüz yıl içinde yaratılmış bir düşmanlığı kullanarak; Halaçoğlu gibi bir faşiste “Kürdün Alevisi Olmaz. Kürt Aleviler Ermenidir” tezini ortaya attırarak, hem Kürt Alevilerle Türk Alevilerin arasına, hem de Sünni, Şafi Kürtlerle, Kürt Alevileri arasına bir duvar çekmeye çalışarak kendine muhalif olan, olabilecek bütün güçleri bölmeye atomize etmeye çalıştı.

Sonuçta Kemalistlerin korktuğu başına geldi. 12 Eylül sonrası önünü açtığı, İslami çevreler 22 yıl sonra AKP ile önce hükümet oldu. Hükümet olmakla yetinmeyen İslami çevre iktidar olmak için kolları sıvadı. Bu durumdan rahatsız olan Kemalistler bir takım girişimlerde bulunduysa da İslami güçlerin yükselişini, mevcut Kemalist derin devleti tasfiye etmesini, yerine kendi derin devletini oluşturmasını, mevcut devletin ordu, yargı gibi, temel kurum ve kurullarını ele geçirmesini önleyemedi.

İlk yıllarda Kürtlerle hiçbir çatışmaya girmeyen, hatta bazı Kürt çevrelerini yedeğine bile alan AKP İslami iktidarı Ergenekon vb davalarla son Kemalist kalıntıları da tasfiye edip kendi yedeğine aldıktan sonra Kürtlere yöneldi. Kürtleri dize getirip kendi istediği doğrultuda hallettikten sonra, halledilmesi Kürtlerle kıyaslandığında daha kolay olan, Kemalistlerle kıyaslandığında daha kanlı olacak olan Alevilere gelecek.

50 yıl önce kırsal kesimde köylerde bir arada yaşayan Aleviler artık metropol kentlerde örgütsüz ve dağınık ve savunmasızdır. Cem Evleriyle örgütlendiklerini sanan Aleviler, aslında Kemalist derin devlet tarafında kentler de kalabalıklar içinde yaşayan Alevilerin açığa çıkartılması operasyonuydu. Bunu başardılar. Şimdi Aleviler hem dağınık, örgütsüz hem de legal ve görünür, kolay hedef durumundadırlar. Bu da Kemalistlerin Alevilere attığı son kazıktır.


Konuyla ilişkili diğer makaleler