7 Haziran Seçim Sonuçları Üzerine

7 Haziran Seçim Sonuçları Üzerine

Öncelikle genel bir fotoğraf çekelim. Seçimlerin kaybedeni AKP, kazananı HDP olmuştur. CHP yerinde saymış, MHP sayısal anlamda oy almış gibi gözükse dahi aslında AKP’deki kendi seçmenlerinin bir kısmını geri almıştır, yani özünde yansıtıldığı gibi ciddi bir sıçrama yapmamıştır.

Sayısal olarak AKP yine en fazla oy alan parti niteliğinde gözükse de ciddi oy kaybına uğramıştır. Önüne koyduğu hedeflerin hiç birini gerçekleştirememiştir. Bu anlamda “biz en fazla oy alan partiyiz” söylemi seçmenini oyalamak için geliştirilen demagojik bir söylemdir.

Kürt Seçmenler

AKP’nin oy kaybının ana niceliği daha önce oy aldığı Kürt seçmenlerdir. Bu gelişmenin farklı nedenleri vardır; a) Kürt ulusal sorununu çözme hamlesi yapan parti AKP olduğundan yola çıkarak ona oy verenlerin, Erdoğan, Davutoğlu ve Akdoğan’ın seçim sürecinde çözüm sürecini tıkama yönünde açıklamalar yapmaları ve Erdoğan’ın açıkça “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur” ifadesi; b) Rojava genelinde ve Kobane özelinde AKP’nin IŞİD’i desteklemesi, Kobane’nin düşme özleminin dile getirilmesi, Şengal’de Ezidileri ölüme terketmesi; c) Roboski katliamının örtbas edilmesi; d) Seçim süreci boyunca Kürt devrimci demokratik özgürlük güçlerini provoke edici saldırıların düzenlenmesi; e) İnsanlık düşmanı, vahşi IŞİD’e kendi Ortadoğu planları doğrultusunda maddi, manevi destek vermesi; f) AKP’nin din temelinde HDP’ye saldırması. Bu sebeplerden dolayı önemli oranda Kürt seçmen AKP’ye sırtını dönmüştür.

Bu oyların tümü HDP’ye yönelmiştir ve bunlar kalıcı oylardır, “emanet” değildir. Burjuva partilerinden çözüm umudunu önceki seçimlerde yitirmemiş olan Kürt seçmenler blok olarak bu umutlarını yitirmiş ve HDP’yi kendi adresleri olarak seçmişlerdir.

Dini olarak önemli bir potansiyeli barındıran Kürt illerinde ve Metropollerde, dini hassasiyetleri olan Kürt seçmenlerin, AKP’nin din adına ve dini kullanarak yaptığı, özünde dini kurallar ile çelişen, rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluklara tepki olarak oylarını çekmişlerdir. Bu kesimlerde AKP’nin çözüm karşıtı politikaları ile dinen makbul olmayan icraatları birleştiğinde ortaya bu sonuç çıkmıştır. Bu anlamda bu oylar “emanet” değildir.

İşçi ve Emekçiler

Daha önce CHP’ye ve kısmen AKP’ye oy vermiş işçi ve emekçilerden belli bir oran bu seçimlerde oylarını HDP’nin “Büyük İnsanlık - Yeni Yaşam Projesine” vermişlerdir. Bunlar bilinçli oylardır. HDP’nin önümüzdeki dönemde daha da gelişmeye açık olduğu bir seçmen tabanıdır. Bu olgunun gerçekleşmesi bu seçimlerde bu derecede sıçrama yapılması ve barajın aşılması ile sağlanan güvenin ötesinde, HDP’nin programının içeriksel niteliğine bağlıdır. HDP bir sınıf partisi değildir, ancak içinde sınıf güçlerinin de olduğu cephe niteliğinde tüm Türkiye ve Kürdistan ulusal demokratik güçlerinin temsilini önemli oranda sağlayan bir oluşumdur. İşçi sınıfının bağımsız politik güçlerinin kendi politikalarını HDP dışında yürütmeleri ve HDP içinde sınıf pozisyonlarını güçlendirmeleri cephe tarzı bir örgüt olan HDP’nin kendi programatik hedefleri açısından, devrimci demokratik niteliğini güçlendirecektir.

Gezi Bileşenleri

Yukarıda nitelediğimiz iki ana gücün dışında HDP’ye yönelen diğer bir kesim Gezi bileşenleridir. Gezi bileşenleri içinde sosyal-demokrat, devrimci, sosyalist, komünistler, Kürt devrimci demokratları, klasik sol güçlerin dışında kesimler de mevcuttur. Bu kesimler, Gezi Bileşenlerinin çekirdeği olarak adlandırabileceğimiz, Çevre ve Kültür alanında etkin olan, aydın, genç ve kadınların da ciddi oranda temsiliyetinin olduğu örgütlü ve örgütsüz Gezi bileşenleridir. Bu bileşenler küçük burjuva, “orta sınıf” olarak adlandırılan burjuva niteliklere sahip liberal demokratik güçleri ve işbirlikçi olmayan belli burjuva kesimleri de kapsamaktadırlar. Özünde Gezi Direnişi Güçleri olarak adlandırdığımız bileşenler bu seçimlerde HDP’yi desteklemişlerdir. HDP’yi desteklemeyen önemsiz istisnalar olsa da, o istisnaların tabanları da kısmen HDP’ye oy vermişler, hatta seçim çalışmalarında ve seçim günü de aktif görev üstlenmişlerdir.

Kazanan Gezi, Lice ve Kobane Güçleridir

HDP, bünyesinde Gezi’den, Lice’ye, oradan da Kobane’ye tüm muhalif devrimci ve demokratik güçlerin mümkün olan en geniş birliğini sağlamıştır. Bu niteleme hem adaylar, hem seçim çalışmalarına katılanlar, hem de seçmenler açısından geçerlidir. Sadece “HDP Türkiyelileşmiştir” demek eksik kalacaktır, aslında “Türkiye HDP’lileşmiştir”. Bu anlamda, seçimlerden önce ön gördüğümüz gibi “7 HAZİRAN GERÇEK HAZİRAN” olmuştur ve HDP, HAZİRAN GÜÇLERİNİN GERÇEK PARTİSİ olduğunu pratikte kanıtlamıştır. İşçi sınıfı ile aydınların, Türklerle Kürtlerin, Aleviler ile Sünnilerin, bütün ezilen halkların, sınıf, katman ve kültürel, dinsel toplulukların birlikteliği sağlanmış ve bu renkli tablo Meclis aritmetiğine HDP Bloku adıyla yansıtılmıştır.

Önemli Bazı Köşe Taşları

7 Haziran 2015 Seçim Sonuçları> HDP, 15.230 oy ile cezaevlerinden en fazla oy alan parti olmuştur. Oran yüzde 50’dir.

> HDP, Merkezi Seçim Koordinasyon Komitesini 150.000 hedefini aşarak yurt dışından 220.000 oy almıştır (Not: 400.000 hedefi HDP Yurtdışı Komisyonunun koyduğu afaki bir hedefti. Resmi hedef 150.000 idi.)

> HDP 14 önemli Kürt ilinde yüzde 38 ile 80 arası oy almıştır. Türkiye’de HDP dışında yüzde 80 oy alan başka bir parti yoktur. Bu illerin ortalaması yüzde 65’in üzerindedir ve düşününüz ki yüzde 80 ile temsil edilen iller vardır. Böyle bir gücü kimse hafife alamaz.

> HDP, İstanbul’un ilçelerinde 2 ilçe hariç AKP’den yüzde 10’ar oy çekmiştir. Sadece 2 ilçede AKP ve CHP’den eşit olarak yüzde 5’er oy alınmıştır.

> Seçim Kampanyasında HDP sandık endeksli çalışma için 300.000 kişinin katılımını hedefledi, bu sayı pratikte 800.000 kişi ile rekor oldu.

> 54.000 okuldan 24.000 okulda HDP görevlisi olması hedefi konmuştu, 22.171 sandıkta 94.000 HDP’li müşahit görev yaptı.

> HDP, muazzam bir bilgi işlem çalışmasına imza attı. Akıllı telefonlar için hazırlanan özel yazılım devreye sokuldu ve tüm seçim görevlileri, sandık müşahitleri arasında, il ve ilçe seçim kurulu görevlileri arasında bir ağ kuruldu. 10 server üzerinden (güvenlik açısından 8’i yurt dışında) 94.000 sandığın 91.000’inden merkeze doğrudan bilgi aktı. 40 milyon oy ve HDP’nin oylarının 4,5 milyonu HDP’nin kendi sistemi üzerinden geçerek seçim güvenliği kontrolu sağlandı.

> Seçim Hukuk Komisyonu çok başarılı çalıştı, anında İl ve ilçe seçim kurullarına müdahale edildi.

Bu olgular, kendi adıyla ilk defa seçime katılan bir parti açısından önemli başarılardır. Kuşkusuz ki bu başarının temelinde 40 yıllık bir mücadelenin deneyi, kararlılığı ve coşkusu yatmaktadır, ancak bu güce güç katan işçi sınıfının politik mücadelesinin 95 yıllık geleneğinin somut bir mevzii kazanmak için, aynı kararlılık, coşku ve deney ile güçlerini birleştirmesi; ve bu iki temel gücün bir hedefte birleşmesi sayesinde, ülkenin tüm ulusal demokratik güçlerinin aynı hedefe kilitlenmesidir.

Eksiklikler

7 Haziran 2015 Seçim SonuçlarıHDP gerek merkezi anlamda, gerekse il ve ilçe örgütleri temelinde Marmara ve Trakya otomotiv işçileri direnişlerine daha aktif müdahil olsa, bu direnişleri seçim çalışmalarına entegre etseydi işçi ve emekçi kitlelerden alınacak oy oranları artacaktı. Düşünün ki AKP’ye oy vermiş işçilerin ağırlıkta olduğu otomotiv işçileri “Ölmek Var Dönmek Yok !” şiarı ile iktidar ile karşı karşıya gelmişlerdir. Sınıf mücadelesi açısından bunun kadar uygun ortamlar sık sık oluşmazlar. Bizce, dört bir yandan yoğun bir saldırı altında olan HDP bu direnişlere hazırlıksız yakalandı ve gerekli görevini yerine getiremedi.

HDP bu alanda daha müdahil olsa idi ve mesela “HDP seçilirse işçi emekçi haklarını ve sendikal özgürlükleri meclis kürsüsüne taşıyacak, Anayasa’da ve iş yasasında gerekli düzenlemeleri yapmak için sizin temsilciniz olacak” deseydi, Kocaelinde bir vekil bu denli riskli çıkmazdı, Bursa’dan ikinci vekil çıkardı ve Tekirdağ’da kesin bir vekil çıkarılabilirdi.

Sonuç Yerine

7 Haziran 2015 Seçim SonuçlarıHDP, Barış, Demokrasi, Özgürlük ve Sosyalizm Güçlerini bir araya getiren bir tarz Cephe Partisi niteliği ile bu seçimlerin kazananı olmuştur. Bundan sonra gelişmelerin nasıl bir eğim göstereceği tüm bileşen güçlerin daha da genişleyerek göstereceği performansa bağlıdır. Türkiye, çok daha karmaşık bir sürece girmektedir. AKP İktidarı Erdoğan’ı Başkan yapamamıştır. Bu engellenmiştir ancak şimdi bu güçler intikam peşinde koşmak ve rövanşı almak için her türlü yönteme baş vuracaklardır. Barış, Demokrasi, Özgürlük ve Sosyalizm Güçleri açısından da katedilmesi gereken önemli bir yol vardır. Bu güçler yürüyüşlerini geliştirerek sürdüreceklerdir. Bu da Başbakan AKP’li Davutoğlu da olsa, AKP’li veya “Yeni” Partili Abdullah Gül de olsa, Erdoğansız bir AKP ile A. Gül patronajlığında bir AKP-CHP-MHP koalisyonu yaratıp MGK ve Cemaat desteği de alsa, sonuçta bizler açısından belirleyici olan bizim ne kadar mevzii kazanmamız, hangi biçim altında karşımıza çıkarsa çıksın burjuva iktidarını nasıl geriletebileceğimizdir. Sosyalizme açılacak devrimci demokratik güçlerin mevzii kazanma mücadelesi her zaman baskı ve terörle karşılaşacaktır.

Azınlık Hükümeti de, Koalisyon da, Erken Seçim olanağı da, hepsi olabilir. Önemli olan onların ne planladığı değil, bizim neye hazır olduğumuzdur. İşçi sınıfı, ezilen emekçi halklarla, en geniş bağlaşıklıklarımızla ilişkileri mücadele içinde geliştirip örerek yarın yapılacak bir erken seçime; Otomotiv işçilerinin ülkeye başka sektörleri kapsayacak şekilde dalga dalga yayılabilecek direnişlerine; Kürt halkının kendisine yönelik provokasyonları geri püskürtmesi için sadece Kürt illerinde değil, tüm Türkiye’de yükselecek Serhildanına; Gezi Bileşenlerinin ağırlıklı olarak birleştiği hedeflerin kabarması ve sokakları sarması karşısında ne denli hazırlıklı olunduğudur. Ancak bu politik kıvraklık kazanıldığında bugüne dek geliştirilen mücadelede biriken deneyler önümüzdeki mücadeleler açısından yol açıcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, parlamenter mücadele, parlamento dışı mücadele ile birleşmediği sürece parlamentoda elde edilecek hiç bir başarının ehemmiyeti yoktur.


Konuyla ilişkili diğer makaleler