40. Yılında İGD’nin Kuruluş Sürecine Dair

40. Yılında İGD’nin Kuruluş Sürecine Dair

Orhan Demirbağ ve Ömer Ağınİlerici Gençler Derneği- İGD üzerine çok yazılıp çiziliyor, onbinlerce elli yaş üstü “genç” kendini İGD ruhuyla tarif ediyor. Bugün farklı dünya görüşlerine sahip olanlarından tutun da, “sol”un farklı yorumları ile kendilerini özdeşleştirenlere kadar onbinlerce “eski” İGD’li yer yer bir araya geliyor,

sosyal medyada sayfalar, gruplar açıyor, toplantılar, yemekler düzenleniyor. İGD’lilik bugün nerede duruyor olsanız da sadece yaşamın bir döneminin ortak paydası olarak değil, genelde bir kimlik tarifi olarak değerlendiriliyor. Bu kimlik tarifi kimileri açısından “bir zamanlar kartaldık” tarzında, küçük bir azınlık tarafından ise “kirli geçmişim” olarak nitelenirken, bazılarımız açısından da bundan sonraki mücadelelerde ders alınması gereken zengin bir deneyim hazinesi bakış açısından ele alınıyor. Kuruluş yıldönümlerinde bir araya gelmeler de bu zengin geçmişin ifadesi oluyor. Kuşkusuz ki, bu bir araya gelmeleri, anma ve kutlamaları daha iyi hazırlamak (İstanbul için geçerli) İGD’lilik ruhuna daha fazla yakışır. Bu hedefi de Politika Gazetesi olarak kimseyi dışlamadan gerçekleştireceğimize emin olabilirsiniz.

Biz İGD’li olmuş olmaktan onur ve gurur duyan, İGD’li olarak mücadelede yitirdiğimiz arkadaş ve yoldaşlarımızın anısını işçi sınıfının yolunda mücadele içinde yaşatmanın gerekliliğine inanan, İGD’nin 70’li yıllardaki kuruluş sürecindeki gerekçelerin bugün için o günden daha fazla geçerli olduğunu düşünen arkadaşlarınız, yoldaşlarınız olarak Politika Gazetesi’ni yayınlıyoruz. Bu gazeteyi çıkaran arkadaşlarınızın önemli bir bölümü o süreçleri yaşamış ve politik kimlik arayışını İGD vasıtasıyla elde etmiş arkadaşlarınızdır. O açıdan bize göre İGD, tüzel olarak yaşıyor olmasa da yerine getirdiği işlev ve yetiştirdiği kadrolar açısından yaşamaya ve mücadeleye devam ediyor.

Diğer bir önemli nokta da, bugünün 80, 90 hatta 2000’li yıllarında dünyaya gözlerini açmış gençliğinin, İGD pratiği konusunda bilgilendirilmesi gereği. Türkiye’de “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur !” belgisi ile, bilimsel anlamda işçi sınıfının bilimini kendine rehber edinen ilk bu denli yığınsal ve saflarında sadece öğrenci gençliği değil, işçi gençliği de barındıran gençlik örgütlenmesi deneyinin bugünün mücadele içindeki genç kuşaklara aktarılması bizce yararlıdır.

Bu söyleşiyi o dönem İGD’nin kuruluş sürecine giden yıllarda görev ve sorumluluk üstlenmiş olan arkadaşlarımızdan ikisi ile gerçekleştirdik. Bugün Politika Gazetesi’nin Yayın Kurulu üyesi olan Orhan Demirbağ arkadaşımız, o yıllarda İGD’nin kuruluş çalışmalarında merkezi düzeyde görev almış ve İGD’nin kuruluşu öncesinde yayınlanan İLERİCİ YURTSEVER GENÇLİK gazetesinin taşıyıcılarından birisidir. 12 Eylül sonrası derin illegalite koşullarında PROLETER İSTANBUL gazetesinin yayınlanmasını örgütlemiş bir arkadaşımız, yoldaşımızdır.

Ömer Ağın ise, İGD kuruluş sürecinde TKP’li olarak görev üstlenen ve bugün de o idealler doğrultusunda yeni kuşakların çalışmalarına aktif katkıda bulunan bir arkadaşımızdır. Diyarbakır’da Mehmet ÇAKMAK’ı kaybettiğimiz olayda ağır yaralanıp aylarca yaşam mücadelesini komünist inanç ve iradesi ile kazanan, 80’lerde faşist diktatörlük koşullarında Diyarbakır işkencehanelerinden ve zindanlarından başı dik çıkan, yıllarca zindanlarda yatan, TKP MK üyeliği ve Kürdistan Yöre Sekreterliği görevini onuruyla yerine getirmiş bir yoldaşımızdır. Ömer AĞIN, bugün de güncel politik gelişmelerin değerlendirilmesi ve devrimci mücadelenin stratejileri konusunda görüş alış verişinde bulunduğumuz bir arkadaşımız, yoldaşımızdır.

Şimdi sözü Orhan ve Ömer arkadaşlara bırakalım...

Politika
 

Politika: Soru sormamıza gerek yok. Bizi İGD’nin kuruluşuna giden süreç ilgilendiriyor.

İlerici Gençler Derneği'nin etkinliğiOrhan Demirbağ: 12 Mart darbesi sonrasında üniversite gençliği yavaş yavaş bir araya gelmeye başlamıştı. İlk olarak 1973 Kasım’ında İstanbul’da İYÖKD (İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği), Ankara’da ADYÖD (Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği), EYÖD (Erzurum Yüksek Öğrenim Derneği) kuruldu. 12 Mart öncesi farklı görüşlere sahip gençler bu örgütlenmelerde aktif olarak yer aldı. Akademik-demokratik istemler öne çıksa da, genel politik af, özerk üniversite, NATO’ya hayır, vb. kampanyalar örgütlendi. Ben de Vatan caddesindeki Vatan Mühendislik Yüksek Okulu öğrencisiydim. Okulumuzda önemli bir ilerici-devrimci öğrenci potansiyeli vardı ve hemen hemen her gün de faşistlerle kavga ediyorduk. Okula 500 metre uzaklıkta faşist işgal altındaki Edirnekapı Öğrenci Yurdu’nda toplanıp sürekli saldırıyorlardı. Biz de çevrede devrimci öğrencilerin etkinliğinde olan Niğde, Bitlis yurtlarından sıkça destek alıyorduk. Faşist saldırılar giderek artıyordu. Yıldız Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi öğrencisi İYÖKD Yönetim Kurulu üyesi Şahin Aydın böylesi bir saldırıda okuldaki mescitte toplanan gerici-faşist karması saldırganların bıçak darbeleri ile okulun önünde katlediliyordu. 12 Mart dönemi sonrası katledilen ilk devrimci gençti. 19 Aralık 1974’tü. Cenazesini Sultanahmet’ten yığınsal bir eylemle memleketi G.Antep’e gönderdik.

İYÖKD’ün merkezi Aksaray’daydı. Hemen her gün derneğe uğrar, çalışmalara katılırdık. Bugünün ünlü sanatçılarının fotoğrafçılarının, film yapımcılarının o zaman içinde çalıştıkları, Sanat, Foto - Filim, Tiyatro vs. Gibi bürolarımız da vardı. Geceler düzenlerdik. Sürekli eylemlerde yer alırdık.

Üniversitelerin yoğunluğuna göre şubeler de açılmıştı. Vatan Mühendislik, Aksaray İktisat ve Gazetecilik okullarının bulunduğu bölgede Fatih, İstanbul Üniversitesi çevresi Eminönü, Galatasaray Mühendislik, İTÜ, Nişantaşı Diş Hekimliği, Yıldız DMMA Şişli şubeleri kuruldu. Daha sonra İGD Genel Başkanı olan Ahmet Muhtar Sökücü de Eminönü şubesindeydi.

Yüksek öğrenim öğrencileri olmamıza rağmen Alibeyköy ve Silahtar gibi semtlerde fabrika önlerinde yığınsal olarak bildiriler dağıtmaya gidiyorduk. İşçi sınıfının hakları, sendikal mücadele, NATO’ya karşı mücadelenin önemini vurgulayan bildiriler... 1970 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin de önemli katılımcılarıydı bu fabrikalar. Bizim ağırlık verdiğimiz fabrika Demirdöküm’dü.

Bu tür çalışmalara genellikle aynı arkadaşlar gidiyorduk. İYÖKD içerisinde değişik gruplaşmalarda oluşmaya başlamıştı. Hatırlıyorum, biz onlara “kovboy” diyorduk eylemlerde, faşistlerle kavgada silah çekip havaya ateş ederek en önde kaçan bir ekip vardı. Zamanla İYÖKD içinde biz de bir grup olduk. Birlikte davranmaya başladık. Fatih Şubesi ve Eminönü Şubesi’nde bizimle birlikte davranan arkadaşlarımız yönetimde yeralıyordu. İYÖKD çalışması içinde Ömer Ağın ile tanıştık. 1974 başıydı, Ömer bize ATILIM (TKP Merkez Organı) getirmeye başladı. Ayrıca küçük, parmak kadar TKP pulları vardı. Birlikte yapıştırıyorduk. Sonra eğitim grupları oluşturup birlikte kitap okumaya başladık. ATTF (Avrupa Türkiye Toplumcular Federasyonu) Korosu’nun marşlarının sözlerini serigrafi ile çoğaltıp dağıtıyorduk.

Sivas Öğrenci Yurdu faşist işgal altındaydı. Onun karşısındaki Site Yurdu devrimcilerin, yurtseverlerin kontrolündeydi. Site yurdunda çalışan Abdi Gönel adlı bir arkadaşımızı faşistler öldürdü. Abdi’nin cenazesinde ilk defa toplu olarak TKP Marşı söylendi.

Politika: Öğrenci gençlik çalışması nasıl politik gençlik çalışmasına evrildi?

Orhan Demirbağ: Ömer ve Sait (Güven) ile tanışınca işçi sınıfının politik örgütlülüğüne yöneldik. İYÖKD içindeki diğer gruplar buna gerek duymadılar ve aynı yollarında yürümeye devam ettiler.

Bilen yoldaşın SAVAŞ YOLU kitabını getirmişti Ömer, okuduk ve yaygın olarak okutmaya başladık. Politik eğitimlere ağırlık verdik. Mesela, Vatan Mühendislik öğrencileri olarak TÖB - DER’in Aksaray’daki salonunda 100 öğrencinin katıldığı eğitimler yaptık. Eğitimleri ben ve Sinan Metin verirdik. Daha sonra S. Üstüngel imzasıyla yayınlanan GÜ- NEŞLİ DÜNYA kitabı geldi. ATILIM (TKP Merkez Organı), İŞÇİNİN SESİ (Londra’da yayınlanan) ve KURTULUŞ (Berlin’de yayınlanan) elimize geçiyordu. ATILIM, Diyarbakır Öğrenci Yurdu’na posta ile geliyordu.

15 - 20 kişilik bir grup olarak her gün Yenikapı’da “KÖMÜRLÜK” adını verdiğimiz çay bahçesinde toplanıyorduk. İYÖKD’den ayrıldık, ayrılacağız derken, o dönemde KÖMÜRLÜK’te çalışmaları planlıyorduk ve iyice örgütlenmiştik. Kömürlük’te genellikle, Bahattin Seven (İYG’nin ilk sorumlu yazı işleri müdürü), Serter Ersin (İYG’nin ilk sahibi), Sait Güven, Necmettin Meriç, Ömer Ağın, Sinan Metin, Mehmet Yenigün, Salih Turcan, Mustafa Doğan Özbay, Ahmet Sağlıcak, Asaf Tan, Bekir Budumlu, Cemal Bağcı, İbrahim Kaya, İbrahim Akın, Mehmet Ali Güngör, M. Ali Ülkü, Nevzat Yenigün ve Ahmet Hamdi İslamoğlu birlikte oluyorduk.

13 Nisan 1975’te İYÖKD’ün Olağanüstü Kongresi Beyazıt’ta Beyaz Saray Düğün salonunda toplandı. Biz de yönetim için liste çıkaracaktık. Ancak kongre divanı, başkanın konuşmasından sonra verilen yeterlilik önergesiyle bizim adımıza konuşacak arkadaşımızın konuşmasına izin vermedi. Grup olarak kongreyi terkettik. Ağustos 1975’de Harun Karadeniz’in cenazesi İYÖKD ile tamamen kopuşumuz oldu. Cenazede tartışma, hatta kavga çıktı. İGD henüz kurulmamıştı, İYG yayınına başlamamıştı ama bizler partilenmiştik. 1974 sonu partilendik. Parti Gençlik Komitesi’ne bağlı olarak üniversite komiteleri oluştu. Vatan Mühendislik’te 20 kadar partili vardı. 1975’te başka gençleri de partiledik.

Ömer Ağın: (araya giriyor) 1974 yılında Parti Gençlik Bürosu Adil Demirci, Mehmet Taş ve Ömer Ağın’dan oluşuyordu. Daha sonra, 1975’de Salih Turcan ve Zülfikar Özdoğan’ın katılımıyla beş kişilik bir büro olduk. Zülfikar SGÖ’den (Sosyalist Gençlik Örgütü) geldi. TİP EMEK grubunun gençlik oluşumu. Aydın Meriç ile ilişkiliydiler ve büroya partilenmiş olarak geldi.

Beş kişilik büronun ilk toplantısı Tophane’de Mehmet Taş’ın ayarladığı bir evde yapıldı. İYG’deki Parti Komitesinin sorumlusu Zülfikar’dı. Aslında gazete için TİP’li Zeki Erginbay ve Kürşat İstanbullu ile görüşüyorduk. Birlikte, İLERİCİ GENÇLİK adıyla bir gazete çıkarmayı planlıyorduk. Onlar bizimle görüşürken bir yandan da bizi bilgilendirmeden GSB’li Baykal Gürsoy’larla beraber İLERİCİ GENÇLİK’i çıkardılar. Biz de kendi gazetemizi çıkardık. Adını mecburen İLERİCİ YURTSEVER GENÇLİK olarak belirledik. İYG’nin amblemini tespit ederken, yurda gelen ATILIM’ların arasından çıkan, üzerinde heykel olan bir afişten esinlendik. Heykeldeki genç erkek ve kadının ellerinde tuttukları orakçekiç yerine, kadının elinde kitap – erkeğin elinde lokma anahtarı vardı. İYG’nin amblemi de böyle oluştu.

Politika: Kasım 1975 ile Ocak 1976 arasında, İGD’nin kuruluşuna kadar geçen kısa dönemde İYG’nin nasıl bir işlevi oldu?

Orhan Demirbağ: İYG, bir gazete olarak, bilinen “kollektif ajitatör, kollektif örgütleyici” işlevini yerine getirdi. İGD’nin tüm ülkede yaygın örgütlenmesi başlatmak için bir araç vazifesi gördü. Yüz yüze ulaşamadığımız binlerce gence İYG vasıtasıyla ulaştık. Bu süre içinde İYG Temsilcilikleri kuruldu. Üç sayı, yani bir buçuk ay sonra İGD kuruldu.

İYG’nin çıkış tarihi 17 Kasım 1975 idi. Bu tarih Uluslararası Öğrenciler Birliği (UÖB)’nin kuruluş yıldönümü ve 10-17 Kasım “Uluslararası Öğrenci ve Gençlik Haftası”nın son günüydü. Bu tarih bilinçli olarak tespit edildi.

İGD örgütlenmesinin omurgasını İYG Temsilcilikleri ve İstanbul’dan giden kadrolar oluşturdu. Gençlik örgütlenmesi Parti örgütlenmesi ile atbaşı yürüdü. İstanbul, Kocaeli, Zonguldak, Ankara, İzmir, Adana ve Diyarbakır’da Parti Gençlik Komiteleri vardı. Onun dışındaki illerde İGD çalışmaları bağımsız gelişti ve İGD’lilerin içinden seçilenler sonradan partili oldu.

Politika: İYÖKD döneminde sizde iz bırakan ilk aklınıza gelen olay veya gelişme nedir?

Orhan Demirbağ: 23 Ocak 1975 günü faşistler kudurmuştu. İstanbul’da her yere saldırıyorlardı. İstanbul Üniversitesi’nden başladılar, sonra 150-200 faşist bizim okula, Vatan Mühendisliğe geldi. Biz de okulda 30-35 kişi kadardık. Aramızda değerlendirdikten sonra, dışarı çıkmaya ve kavga etmeye karar verdik. Daha önce de söylediğim gibi hemen hergün okulda hır gür çıkıyordu. Kavga döğüş eksik değildi. Yine öyle olur sandık, onlar çok kalabalıktı, biraz fazla dayak yeriz diye düşündük. Okuldan çıktıktan sonra faşistler etrafımızı sardılar. Önümüz, arkamız, iki yanımızda bizimle birlikte yürüyorlardı. Laf atıp, küfür ediyorlardı. Fatih’e çıkan dar bir sokaktaydık. Önümüzdekilerin hepsi silahlıymış. Ateş etmeye başlayınca bizlerde sakladığımız sopalarla yarmaya çalıştık. Bu saldırıda Kerim Yaman öldürüldü, Erdinç Demirpolat ve Erol Erdoğan ağır yaralandı. O gece İÜ’ni işgal ettik. İGD daha kurulmamıştı, İYÖKD’deydik. Tüm üniversitelerden yaklaşık 50.000 öğrenci işgale katıldı. Bu eylem 12 Mart sonrası ilk üniversite işgalidir. 12 Mart sonrası silahlı saldırıda öldürülen ilk kişi Kerim Yaman’dı. Bu olayı unutamam.

Politika: Ömer arkadaş, kuruluş öncesi süreç konusunda siz nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

İlerici Gençler Derneği'nin etkinliğiÖmer Ağın: Orhan ile aynı gelişmeleri beraber yaşadık. TKP’nin Büro olarak adlandırılan Gençlik Komitesi vardı. İYG ve İGD’nin kuruluşundan 7-8 ay önce oluşturulmuştu. İYÖKD’deki çalışmalar parti olarak bu komiteden yönetiliyordu. Ulusal çapta örgütlenen, kitlesel, birleşik bir gençlik örgütü hedefleniyordu. Bu yönde eğitim ve tartışmalar yürütülüyordu. 12 Mart’tan yeni çıkıldığı için gençlik kitleleri bu düşünceye yatkındı. 12 Mart’ın baskı ortamının psikolojisi buna etkide bulunmuştu. İYÖKD içinde bu çalışmaları yürütenler; bizden Naci Öztürk, TSİP’li Orhan Doğançay, TİP’li Kürşat İstanbullu, İYÖKD YK’dan Umberto, THKP-C’den Kayhan, İYÖKD YK’dan Mehmet Çakıcı, daha sonra CHP’li olan Yusuf Doğan ve İYÖKD Başkanı olan Mehmet Ali Pekmezci idi. Bu kadrolar, o dönemde birleşik, kitlesel bir gençlik örgütü fikrine yatkın İYÖKD’lülerdi. Bu konu ile ilgili toplantıları TSİP bürosunda yapıyorduk.

İlhan Özcan ve 12 Eylül sonrası TKP operasyonlarında “Kızıl Doktor” olarak tanınan şu anda Rize’de doktor olan Mehmet Yelkenci, TSİP’e yakın Genç Sosyalistler Birliği (GSB)’den TKP’ye gelen ilk iki kadrodur.

Tartışmalarda işçi sınıfı ve Sovyetler Birliği’ne yaklaşım konusunda TSİP ile birlikte davranıyorduk. TİP yoktu. Gruplaşma olmuştu. Onun için Cağaloğlu’ndaki TSİP bürosunda toplanıyorduk. Yalçın Yusufoğlu ve daha sonra TKP’li olan İsmail Keresteci de kimi toplantılara katılıyordu. TSİP Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz da bir toplantıya katıldı.

İYÖKD’ün Mecidiyeköy Kongresinde biz ayrı liste çıkardık. İlhan Özcan, Ahmet Muhtar Sökücü, Mehmet Taş, Yaşanur Parlak, Salih Turcan ve Ömer AĞIN listeyi oluşturuyordu.

Orhan Demirbağ: (araya giriyor) Bu konuda Ömer’le anlaşamıyoruz. İYÖKD’ün Mecidiyeköy Kongresinde ben yönetimden yanaydım. Ayrı liste çıkardığımız kongre I. Olağanüstü Kongreydi ve Beyazıt’ta Beyazsaray düğün salonunda toplanmıştı.

Ömer Ağın: (devam ediyor) Ankara Grubu yani ADYÖD adına kongreyi izlemek üzere Abdullah Öcalan konuk olarak katılmıştı. Bu kongrede İYÖKD’den koptuk ama Fatih, Eminönü ve Taksim şubeleri bizim arkadaşların etkin olduğu şubelerdi. Asıl kopuş Fatih Şube Kongresi’nde oldu. Kongre Aksaray TÖBDER’de yapıldı. Divan Başkanlığına bizden olan Sait Güven seçildi. Konuşmalar yaptık, seçim gündemine geçilmeden Sait Güven ayağa kalktı ve divan istifa etti. İYÖKD’den ayrıldığımızı açıkladık ve Parti Gençlik Bürosu’nun kararıyla İYG ve İGD çalışmaları hızlandırıldı. Biz İYÖKD’de çalışmaya devam edebilirdik ama parti merkezi kararıyla ayrı örgütlenme süreci başladı.

Politika’dan bir Anekdot: Orhan ve Ömer arkadaşların bu “fikir ayrılığında” aralarında gelişen “diyaloğun” bize anımsattığı 80’li yıllarda o dönemin görevdeki emektar komünistleri Bilen yoldaş ile İsa yoldaş (Boz Mehmet) veya İsa yoldaş ile örneğin Şahabettin Bakırsan ve Şoför İdris (İdris Erdinç) arasındaki “sert” tartışmalardı. Demek ki bizim İGD kurucu kuşağı da artık “ihtiyar delikanlı” yoldaşlar kategorisine giriyor. “Emektar yoldaş” oldular ama kesinlikle emekli olmadılar. Çünkü komünist olmanın emekliliği yoktur. Saygıyla.

Politika: Parti Gençlik Bürosu kendisine bağlı komitelerle nasıl bir yapılanma yürüttü?

Ömer Ağın: İGD’nin kurucuları arasında TKP Gençlik Büro üyeleri yoktu. Büroya bağlı ana kadrolar da İGD’de görev almadılar. Biz bir tek Ahmet Muhtar Sökücü’nün partili olduğunu biliyorduk. O dönem diğer kurucuların hiç biri partili değildi. İşçi Gençlik, Öğrenci Gençlik, Eğitim, Basın-Yayın, Sanat ve Ortaöğrenim Büroları aynı zamanda Parti Gençlik Bürosuna bağlı idi. Ortaöğrenim gençliği çalışmasına çok önem veriyorduk ve bu çalışmayı Ali Haydar Çınar, Ahmet Özbay ve Emin Yılmaz bir komite olarak yönetiyordu. Basın- Yayın alanında İYG’de Zülfikar’ın sorumluluğunda, Orhan Demirbağ, Sinan Metin, Serter Ersin, Bahattin Seven, Ufuk Gündüz, Bogos Mildanoğlu ve Rıfat Güler vardı. İşçi Gençlik komitesi, benim sekreterliğimde, Fahrettin Ozan, Baki Güncü, Mustafa Erdoğan ve Adnan Sel’den oluşuyordu.

Politika: İGD’nin kısa zamanda bu kadar örgütlenmesi, yaygınlaşması ve yığınsallaşması sizce nasıl oldu?

Ömer Ağın: Bu sorunuza maddeler halinde yanıt vermek istiyorum.

1. Parti’nin 1973 Atılım’ı çok önemli rol oynadı. Gençlik içinde müthiş ilgi ve potansiyel yarattı. Sovyet tecrübeleri bu konuda çok etkili oldu.

2. 12 Mart faşizminden sonra kitlelere dayanmayan grupsal çıkışların sonuç alıcı olamayacağı düşüncesi yaygındı. THKP-C pratiğinden gelen kimi kadroların bu düşünceye yönelmeleri de rol oynadı. Burada belirleyici olan işçi sınıfının rolü meselesidir.

3. Embriyon döneminde Sovyet çizgisinde olan ama TKP ile ilişkisi olmayan gençlik grupları vardı. Bunlar vardı, böyle bir örgütlenmeye hazırdı ve katıldılar.

4. İYÖKD içinde olup İGD örgütlenmesine yönelen Kürt gençler vardı. Sovyet ve TKP yanlısı idiler. Teorik, ideolojik ve politik olarak Kürt gençlerini örgütleyecek durumdaydı. Öğrenci yurtlarında etkinlikleri vardı ve o alanları örgütlenme alanı olarak görüyorlardı. Kürt ulusal sorunu çözüm açısından tartışılır hale geldi ve Kürt gençleri TKP’ye ilgi duymaya başladı.

5. İşçi sınıfının öncülüğü yaklaşımı ile Kürt ulusal sorununa yaklaşım birleşince ortaya bir güç çıktı. Bu iki hat yığınsallık konusunda iki en önemli faktör idi.

6. Pratik, fiili mücadelenin içinde, atak, gençlik içinde, mitinglerde, yürüyüşlerde, çatışmalarda olundu. Geri duran, pasif bir örgütlenme değildi. Mücadeleci bir ruh vardı. Düşüncesini söyleyen, koşan, çatışan bir gençlik vardı. Her bir yeni mevzii kavga ile elde edildi.

7. GSB’nin İGD’ye katılması, İGD’ye ayrı bir güç kattı.

Politika: 150’yi aşkın İGD’li 4-5 yılda yaşamını yitirdi.

Orhan Demirbağ: Evet. Bu bedeller maalesef her dönem ödeniyor ve ödenmeden de olmuyor. Bizim için temel olan bu arkadaşlarımızın ve yoldaşlarımızın en verimli yaşlarında uğrunda can verdikleri davanın, mücadelenin bugün sürdürülmesi ve onların anılarının yaşatılmasıdır. Onların boşuna ölmediklerini ancak bugün aynı kararlılıkla mücadele edersek gösterebiliriz.

Politika: İGD’nin yasal dönemi ne zaman sona erdi?

Orhan Demirbağ: İGD, 1978 Maraş Katliamı’ndan sonra ilan edilen sıkıyönetim döneminde yasaklandı. Merkez ve şubeler kapandı. Önce yarı legal çalışıldı, 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra da illegal çalışmaya geçildi. Ben 1978 sonundan itibaren İGD çalışmalarında yoktum, partinin basın-yayın çalışmalarına katıldım. 1983 Eylül’ünde TKP İstanbul İl Komitesi Organı olarak PROLETER İSTANBUL gazetesini illegal koşullarda 3 yıl yayınladık.

Daha sonra bu görevi başka bir yoldaşıma devrettim.

Politika: O günkü ruhla bugün nasıl buluşulur?

Orhan Demirbağ: Ben bu konuda sadece Politika Gazetesi’nin ve çevresinin üzerine önemli görevler düştüğünü söylemekle yetinmek istiyorum.

Ömer Ağın: ZOR!!! ama imkansız değil. O günkü ruh hali ile bugünkü politik ortamı buluşturmak lazım. Faşizm tırmanıyor, 12 Eylül’den daha köklü bir şekilde devrimci örgütleri yok etme tehlikesi var. 12 Eylül döneminde devrimci örgütler bir anlamda direnmeyerek kendi kendilerini yok ettiler. 12 Eylül tekellerin önünü açmak ve onun önündeki engelleri kaldırma hareketiydi. Devrimci örgütler ve sendikaları bu anlamda saldırı altına aldılar. Şimdi durum daha farklı. İktidar için tehlike oluşturan ve iktidarla göğüs göğüse mücadele eden ve kitlesel tabana sahip güçler mevcut. Onun için iktidar daha sert.

Bugün devrimciler, sosyalistler, komünistler iktidarın karşısında bir numaralı güç değiller. Bu güç Kürt Özgürlük Hareketi’dir. Buna uygun ve bunu dikkate alan bir strateji geliştirmek gerekiyor. Ancak, bu dikkate alınırsa ve işçi sınıfının öncülüğünü temel alan bir bilinçte bir örgütlenme Kürt gençlerinin mücadelesi ile buluşturulursa belki de o günden daha güçlü, daha yığınsal ve daha savaşkan bir gençlik örgütlenmesi ve mücadelesi yaratılabilir.


Konuyla ilişkili diğer makaleler